CUMARTESİ 12 EYLÜL 1998
Yüzlerce örnek sergileyebiliriz. Şablon aynı... Şekil aynı... Kalıp aynı... Çeteleşme modeli hep aynı... Devlet hastanesi yönetirken de, belediyenin su borusunu döşerken de, otoyol yaparken de çeteleşme birbirinin aynı... Otoyol çetesinde kilometre maliyeti çok yüksek tutulur ve ihale partiye para aktaracak firmalar arasında pay edilir. Otoyol, bölüm bölüm bölünür, 10 ayrı parça halinde 30 müteahhite "ana yüklenici firma-taşeron firma ilişkisi içinde" ihale edilir. Hem partiye komisyonlar gelir, parti fonlanır... Seçimlerde bol harcama... Cahil halkın gözünü boyama... Gelsin oylar... Hem de partinin adamı müteahhit hakettiğinin çok üstünde para kazanır. Türkiye ise kaybeder...
Beş gündür yazıyoruz...
Vurdukça tozuyor...
Hastane çetesi de aynı...
Devlet hastanelerinde de şablon değişmiyor. Hastanelere giren parayla satın alınan mal ve hizmetlerin trafiğinden sorumlu olan saymanlarla müdürler özellikle politikacıların atadığı kişilerden seçilir, seçiliyor.
İktidara ANAP mı geldi...
Hastanenin saymanı değişir...
Liberal sayman bulunur...
Hastanenin başına konur...
İktidara DYP mi geldi...
Hastanenin saymanı değişir...
Hem liberal hem muhafazakar...
Sayman bulunur...
Hastanenin başına konur...
Getirmezler ya...
İktidara Fazilet mi geldi?
Saymanlar hocadan, imamdan...
İktidara CHP'mi geldi?
Saymanlar sosyal içerikçi...
Oylar bölünürde koalisyon çıkarsa, sağcı partiler cephesi kurulursa; MHP'nin, BBP'nin ilk istediği Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Eczacılık Hizmetleri Genel Müdürlüğü kadroları olur. Kadrolar bir gecede değişiverir. Sağlık Bakanlığı Teftiş Heyeti başkanları, yardımcıları da atanıverir...
Çeteleşmenin alt yapısı...
Böylece hazırlanıverir...
Ve hastanelerin ihtiyaçları olan mallar, hizmetler, ürünler alınması için kitabına uygun açılan ihaleleri hep iktidar partisine yakın firmalar alıverirler. Temizlik hizmet ihalelerini, yemek servisi ihalelerini hep parti yakını firmalar kazanıverirler...
Gazlı bez, pamuk, karyola, yatak, çarşaf, bardak, çanak, diyaliz makinesi, rontgen cihazı, bio-kimya kitleri gibi her türlü malın satıcısı firmalar hep aynı oluverirler...
Fakat fiyatlar katlanır...
100 kat fazlaya...
Az söyledim 200 kat...
Hayır hayır 1.000 kat...
1.000 kat bile az geldi...
4.000 kat...
Pahalıya satıverirler...
Yazdıklarım için belge mi soruyorsunuz? İşte size belge: Ankara Tabibler Odası 1994-1998 dönemi Genel Sekreteri Dr. Cihad Ongun'un gönderdiği raporu "Hastanelerde bio-kimya çetesinin suçüstü yakalanmasının belgesi" olarak seçkin dikkatlerinize sunuyorum: "Bundan yaklaşık altı ay önce Ankara Tabibler Odası Sağlık Hizmetlerinin Denetimi Komisyonu, devlet hastanelerinde kit karşılığı otoanalizör kiralanması yöntemi ile 25 lira (sadece yirmibeş TL) ile 750 lira (sadece yediyüzelli TL) arasında maliyeti olan birim test fiyatının ortalama 100.000 liraya (yüzbin TL) satıldığını ortaya çıkartmıştır."
25 liralık birim testi...
100 bin liraya...
Yani 4.000 kat pahalıya...
750 liralık birim testi...
100 bin liraya...
Yani 130 kat fazlaya...
Hastanelere satıyorlar...
Ve Ankara Tabibler Odası'nın bu soygun tespitini Sağlık Bakanlığı müfettişleri de "aynı cins kit alımlarında fahiş fiyat farkı olduğunu biz de gördük" diye rapor veriyorlar... Soygunun boyutu şöyle: Devlet hastanelerinin bir yılda satınaldığı bio-kimya kitine ödedikleri para 30 trilyon lira... Asılında devlet hastaneleri 7.5 milyar liraya mal edebilecekleri bio-kimya kitlerine 30 trilyon ödüyorlar. Yani 29 trilyon 992 milyar 500 milyon lira daha fazla. Bu da yaklaşık 110 milyon dolar ediyor.
Bio-kimya çetesi...
Devlet hastanelerinden...
30 trilyonu soyuyor...
İktidar, partiler seyrediyor...
Çünkü şablon aynı...