kapat

ÇARŞAMBA 02 EYLÜL 1998

Fatih Çekirge (e-posta:fcekirge@sabah.com.tr )

"Bu krize dayanırız"

"Dünya 1929 bunalımından bu yana en büyük ekonomik bunalımını yaşıyor."

Bu sözleri dün Başbakan Mesut Yılmaz, ekonomideki son gelişmeleri özetlerken söylüyor.

Gerçekten de Yılmaz'la yaptığımız ayaküstü sohbet sırasında ekonomi bürokrasisinden sürekli telefonlar, mesajlar geliyor.

Kocatepe Camii'nde, Savunma Sanayi Müsteşarı Yalçın Burçak'ın babası Prof. Rıfkı Salim Burçak'ın cenaze törenindeyiz...

Yalçın Burçak'ın sevilen ve dürüst bir bürokrat olması, babasının saygın kişiliğiyle birleşince, Kocatepe Camii'nin avlusu da siyaset ve bürokrasi zirvesine sahne oluyor.

Birara Mesut Bey'le başbaşa kalıyoruz.

Birkaç işadamı Borsa'daki düşüşü hatırlatarak, endişesini dile getiriyor.

Aynı anda ben soruyorum:

- Borsadaki düşüş, dünya ekonomisindeki bu çöküntü Türkiye'de olumsuz sonuçlar yaratmıyor mu?

Yılmaz kısa bir süre düşünüyor ve ardından "şimdilik şu kadarını söyleyebilirim" diyerek, ekonomi çevrelerini ve piyasayı yakından ilgilendireceğini tahmin ettiğim şu sözleri söylüyor:

"Dünya büyük bir bunalım geçiriyor. Latin Amerika ülkelerinde ekonomik depremler yaşanıyor. Bazı büyük çöküntüler meydana gelebilir. Asya'da da benzeri sarsıntılar var. Ama biz buna dayanıyoruz, dayanacak gücümüz var."

Yılmaz bu sözleri söylerken, dün yapılacak Hazine ihalelerinin faiz oranlarında çok ciddi yükselmeler olacağı haberi geliyor.

Nitekim öğleden sonra Hazine Bonosu faizleri yüzde 140'lar düzeyinde oluşuyor.

Bankacılarla toplantı

Mesut Yılmaz, dünya piyasalarında yaşanan bu depremi ve Türkiye'ye yansımalarını ekonomi bürokrasisinin çok ciddi bir şekilde takip ettiğini belirterek, şöyle diyor:

"Yarın (bugün) bankacılarla bir toplantı yapacağım. Çünkü bu kriz en çok onları zorluyor. Tabii bir de Borsa var. Bu toplantıdan sonra daha net bir değerlendirmeyle hareket edeceğiz."

Mesut Bey daha cümlesini bitirirken, en önemli soru geliyor:

- Bu yeni tedbirler anlamına mı geliyor?

Yılmaz, "evet" işareti yaparak, şöyle konuşuyor:

"Tabii, daha önce de krizin seyrine göre tedbirler alınabileceğini söylemiştik. Bankacılarla toplandıktan sonra bu yeni tedbirlerin içeriğini oluşturacağız. Bütün bu krize rağmen, Türkiye ekonomisi çok büyük sarsıntılara, depremlere sahne olmuyor."

Ve hemen akla krizin enflasyona olan etkisi geliyor. Yılmaz bu konuda da kararlı konuşuyor:

Enflasyon hedefi

"Krizin böyle seyretmesi enflasyon hedeflerimizi olumsuz etkileyebilir. Ancak, Ağustos ayı enflasyon verilerine bakıyorum, durum çok iyi."

Kocatepe Camii'nde Mesut Bey'le biz bu konuşmayı yaparken, Borsa'daki düşüş, piyasalarda ciddi gerilimler yaratıyordu. Ancak, Yılmaz'ın o saatlerde verdiği bilgilere bakılınca, devletin piyasalara ve faiz oranlarına müdahale etmeme kararında olduğu anlaşılıyor ve böylece gerilimin yumuşamaya dönüşeceği görülüyordu.

Akşam saatlerine doğru Hazine'nin düzenlediği 133 gün vadeli bono ihalesinde, yıllık stopajlı basit faiz, yüzde 112.48, bileşik faiz ise yüzde 156.58 oldu. Böylece, bonoların yıllık net faizi yüzde 105, bileşik faizi de yüzde 143.30 olarak tespit edildi.

Evet, 1929 yılından sonra dünya en büyük ekonomik bunalımlarından birisini yaşarken, Kocatepe Camii'nin avlusunda sohbet ettiğimiz Başbakan Yılmaz, "Dünya zor bir dönemden geçiyor, ama biz buna dayanırız. Piyasalar kısa sürede rahatlar. Kimse paniğe kapılmasın" diyerek, güven veriyor.

Nitekim akşam saatlerine doğru piyasaların rahatladığı haberi yayılıyor.

Aynı saatlerde Hazine Müsteşarı, yardımcılarıyla birlikte alınacak önlemleri tartışmak üzere toplantıya giriyor. Başbakanlık binasında ise, Bakanlar Kurulu toplantısı başlıyor.

Böylece Ankara yine basıncı bir düşüp, bir yükselen o geleneksel trafiğine devam ediyor.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr