kapat

SALI 04 AĞUSTOS 1998

Hasan Cemal (e-posta:hcemal@sabah.com.tr )

Bulanık olan, berrak olmayan...

Berrak olmayan bulanık olur! Nedir bulanık olan? Türk siyaset sahnesi. Niye? Çünkü kapının arkasında ne var ne yok pek bilinmiyor.

Ne kapısı?

Erken seçim kapısı...

Ama karar alındı.

Evet, geçen hafta. Türkiye, 18 Nisan 1999'da çifte genel seçime gidiyor. Ama insanlar hâlâ sorabiliyor, seçim olacak mı diye...

Tuhaf değil mi?

Hem de nasıl! 550 sandalyelik Meclis'te, dile kolay tam 488 milletvekili erken seçim için oyunu kullandı. Fakat hâlâ kuşku duyanlar var, seçim olabilecek mi diye...

Niye bu kuşku?

Bazı zihinlere takılan soru sır değil: Ya asker izin vermezse? Bu soruda düğümlenen kuşkular siyaset sahnesini bulandırıyor.

İlk tuhaflık demek böyle.

* * *

Başka tuhaflıklar da var.

Nedir?

Seçime gidiyoruz ama bu seçimden de bir şey çıkmaz havası... Seçim sonucuyla ilgili olarak siyasi istikrar ya da güçlü hükümet beklentileri çok cılız. "Yine aynı tablo çıkar, ne diye seçime gidiyoruz ki?" diyenler çok fazla...

Daha karamsarlar da var.

Evet öyle. "Bu seçimin sonu kaostur" diyenler... "Bu koşullarda, yani Seçim Yasası'nı, Siyasi Partiler Yasası'nı değiştirmeden seçime, üstelik aynı gün çifte seçime gitmenin askere davetiye çıkarmak" anlamına geldiğini söyleyenler...

Bir tuhaflık da bu anlaşılan.

Öyle. Seçimlere daha dokuz ay var. Ama şimdiden seçim sonucu konusunda umut beslenmiyor. Değerlendirmelerde istikrar sözü az geçiyor.

Bir başka tuhaflık?..

Bu da seçim sonuçlarıyla ilgili.

* * *

Nedir ki?

Seçime gidiyoruz ama hiçbir parti lideri kalkıp tek başına iktidar olacağını söyleyemiyor.

Bu da garip!

Tabii, partisinin sandıktan birinci çıkacağını söyleyen çok. Ama seçmene tek parti iktidarı vaat edebilene rastlanmıyor.

Bu durumda olan yalnız parti liderleri değil. Bak etrafına, en babayiğidi koalisyon hükümeti diyor.

Ve bir de temenni...

"İnşallah bu defaki çoğunluk koalisyonu olur!" temennisi...

Elbette. Yılmaz-Ecevit ikilisinin ANAP'la DSP arasında bir çoğunluk koalisyonu oluşturmayı hedef alan gayretleri ilgi çekiyor.

Özellikle iş dünyasında...

Büyük iş çevrelerinin bazı kesimleri, çok içlerine sinmese de, muhtemel bir ANAP-DSP koalisyonunu seçim sandığından çıkabilecek en iyi sonuç olarak görme eğiliminde...

Ecevit'e güveniyorlar mı?

Güvenip güvenmeme meselesi değil. Reel politik koşullarda çıkabilecek en iyi hükümet olarak görüyorlar Yılmaz-Ecevit ikilisini. Ayrıca Ecevit'in uzlaşmacı, kavga istemeyen havası etkili olmuş anlaşılan. Bu arada özelleştirme, vergi, memur zammı, sekiz yıllık eğitim, Ford-Koç ortak yatırımı gibi konularda Ecevit'in sergilemiş olduğu esneklik de büyük iş çevrelerinin bazı kesimlerinde olumlu karşılanmış...

Ya CHP lideri Baykal?

Bu dediğim çevrelerde, Türkiye'yi seçime götürdüğü için CHP liderine bozuk atılıyor. Ayrıca kavgacı, hırçın üsluba sahip olmakla da eleştiriliyor Baykal...

Bir başka tuhaflık?

Herkes koalisyona razı ama çoğunluk koalisyonuna demiştim. Yani bugünkü Anasol-D gibi yamalı bohça koalisyonu istenmiyor. Üç parti ve bağımsızlardan oluşan, fakat yine de azınlıkta kalan, dış desteğe muhtaç bir koalisyon yok gönüllerde. En çok iki partiden oluşan rahat bir çoğunluk koalisyonu için duacı olunuyor.

* * *

Tutar mı bu dualar?

Maalesef bu da bilinmiyor. Hesaplarını, Yılmaz-Ecevit ikilisinden oluşacak bir çoğunluk koalisyonuna göre yapanlar, bu senaryolarının tutup tutmayacağını kestiremiyorlar.

Biliyorum. ANAP'la DSP'nin başbaşa koalisyon kuracak kadar milletvekili çıkaracağına inananların sayısı çok fazla değil.

Tabii liderler farklı.

Yılmaz ANAP'ın bir, DSP'nin iki olacağını söylüyor. Ecevit ve çevresi de DSP'nin seçimi kazanacağına ve bu kez başbakan yardımcılığı koltuğuna Yılmaz'ın oturacağına ciddi olarak inanmaya başlamış...

İşte böyle. Tabii henüz seçim havası esmiyor ortalıkta. Ama siyaset sahnesi daha şimdiden bulanık... Çünkü kapının arkasında Türkiye'yi bekleyen nedir, kestirilemiyor.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr