SALI 04 AĞUSTOS 1998
Ankara- Meclis Başkanı Hikmet Çetin, Refahyol Hükümeti'nden sonra Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) parlamentonun yerini aldığına ilişkin eleştirilere katılmadığını belirterek, "Gönül rahatlığıyla söylüyorum ki, parlamento vesayet altında değil. Demokrasinin işlediği kanısındayım" dedi.
Partilerarası transferler ile milletvekillerine dönük yolsuzluk suçlamalarını "bireysel yanlış" olarak gördüğünü kaydeden Çetin, bu yanlışların genelleştirilerek, parlamentonun yıpratılmaması gerektiğini söyledi.
Çetin, parlamentonun yasama yılını tamamlayarak tatile girmesi dolayısıyla dün düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında Meclis'in bir yılını değerlendirdi ve gazetecilerin çeşitli sorularını yanıtladı. Çetin'in değerlendirmeleri özetle şöyle:
MGK'nın parlamentonun yerini aldığı iddialarına katılmıyorum. MGK da Anayasal bir kurumdur. MGK tavsiyesini yapar, ondan sonrası hükümetin ve parlamentonun işidir. Bir dönemden sonraki yeni hükümet, anayasa çerçevesinde kurulmuştur. Gönül rahatlığıyla söylüyorum ki, parlamento vesayet altında değildir. Demokrasinin tam işlediği kanısındayım. Bu hükümet parlamentodan güvenoyu alarak yoluna devam ediyor.
Geçici kabul aşamasındayız. Proje müellifi bazı eksiklik ve hataları kullanıma engel görüyor. Böyle olduğu için de kesin kabul yapamıyoruz. Ya bir süre vereceğiz bu eksiklikler tamamlanacak ya da mevcut haliyle açıp, eksik ve hatalar için para keseceğiz. Salonu açmama ya da erteleme gibi bir niyetimiz yok. Ancak alacağımız kararın yargı sürecini etkilemesini istemiyoruz. Amacım, 1 Ekim'de geçici kabul yaparak salonu hizmete açmak.
Meclis personeli için bir standarda ihtiyaç var. Belki sembolik bir rakam ama başkanlığım döneminde Meclis'in personel sayısı artmadı, üstelik 3 de azalma var.
1961 yılından bu yana geçen bütün dönemlere oranla, en az dokunulmazlık dosyası bu dönemde geldi. Bu dönem Başkanlığımıza gelen 216 dosyanın neredeyse tamamı sonuçlandırıldı. Parlamento bu konuda üzerine düşeni yapmıştır. 10-15 milletvekili için isnat edilen bir suçu, 550 milletvekiline genelleştirmek büyük bir haksızlıktır. Yüz kızartıcı suçu olduğu iddiası olup da, dokunulmazlığı kaldırılmayan kimse yok. Sayın Kalemli'nin dosyası da, son çalışma gününde geldiği için işleme konulamadı.
Parti değiştirmelerin bu dönemde biraz fazla olduğu bir gerçek. Türkiye bu dönem ciddi aşamalardan geçti. Hükümet ile toplum ve hükümet ile devletin bazı kurumları arasındaki anlaşmazlıklar, bunda bir ölçüde etkili oldu. Bu konuda da parlamentoya haksızlık yapıldığı kanısındayım.
Seçimlere Ekim'den itibaren 7 ay kalacak. Bu sürede seçim altyapısının tamamlanması gerektiğini düşünüyorum. Hakem halktır, sandıktır. 18 Nisan seçimleri, demokrasi ve MGK ilişkisine dönük tartışmaları da bitirecektir.
Türkiye'nin artık her seçime başka bir yasal düzenlemeyle gitmesinin önüne geçmeliyiz. Ülkenin koşullarına uygun, sık sık değişmeyecek bir Seçim Yasası yapmak gerek.
Siyasi Partiler Yasası'nda yapılacak bir değişiklikle, delege sistemi kaldırılmalı, partili üyelerin tümünün katılacağı bir önseçim yapılması yasallaştırılmalı. Partili üyeler adaylarının belirlenmesinde önemli rol üstlenmeliler. Ön seçim delegelerle değil, partiye kayıtlı üyelerle yapılmalı. Bu yapılmazsa, Türkiye'de yaygın anlamda demokrasi olmaz. Bana göre en ciddi mesele bu.
Seçimlerde dar bölge sistemi uygulamak, Türkiye'nin koşullarında yararlı bir sistem değil. Dar bölge sistemi Türkiye'de bazı şeyleri kemikleştirebilir.
Başkana deyyuslu soru
Basın toplantısında bir TV muhabiri Çetin'e, "Neyzen Tevfik bir şiirinde, (Kime sordumsa vermedi dosdoğru cevap/Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler/Künyeni almak için partiye ettim telefon/Bizdeki kayda göre şimdi o mebus dediler) diyor. Bugün halkın Meclis'e olan güvenini nasıl değerlendiriyorsunuz"'şeklinde bir soru yöneltti. Çetin, bu soruyu şöyle cevaplandırdı:
"Meclis'e ve milletvekillerine haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Milletvekilliği biten binlerce arkadaşımız var. Bunların dokunulmazlık zırhları yok. Acaba kaç tanesi cezaevlerine girmiş? Meclis yargılama yapmaz, yargıdan gelen talep üzerine yargılamanın önünü açar. Yargının talep edip de bizim sonuçlandırmadığımız dosya sayısı yok gibi. Sadece Mustafa Kalemli'nin dosyası yeni geldiği için komisyonda ele alınabildi, Genel Kurul'da görüşülemedi. Meclis bu dönemde 8 milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmıştır. Geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında bu rakam küçümsenemez. Burası bir seçkinler Meclisi değil. Toplumda olan şeyler elbette buraya da yansıyor."