SALI 04 AĞUSTOS 1998
Suçluydu, cezasını çekmeliydi. Aradan zaman geçmişti, ailesi bize geldi. Karısı, 'kocam bilerek can almadı' diye ağlıyordu. Beş çocuğu vardı. Tek kazanç kaynakları o taksiydi. Dört aydır evlerine ekmekten başka bir şey girmiyordu. Kiralarını ödeyemedikleri için evden atılmışlardı.
Ya affedemedik ya da biraz kuvvetliydik. Mahkum edildi. Sonra, neden bilmiyorum, avukatımızın kanalı ile aileyi ziyarete gittim. Yanımda amcam da vardı. Aile yok olmuştu. En büyük iki çocuktan biri 10, diğeri 8 yaşındaydı ve okuldan ayrılmışlardı. Evi geçindirmek için ne yaparlardı?
Bu iki çocuk ayakkabı boyarlar, mendil satarlar ya da dilenirlerdi veya altı kişinin karnını doyurmak için çalarlardı. Bu iki çocuğun yüzlerini görseniz, bize bakışlarına ağlardınız, rüyalarınıza girerdi. Öfke vardı; bize karşı değil, okulu bıraktıkları için, hayatın acımasızlığı için... Ne yapmıştık?.. Bir tane giden can için yedi tane can almıştık.