CUMARTESİ 04 TEMMUZ 1998
Hak teslim eden kadirşinaslık olmazsa, başarının saygılı ve cesur yüreğini tanımak imkansızlaşır.
Vergi tasarılarının görüşmelerinde Fazilet Partisi, ilk 45 maddenin tümüne karşı çıkmış ve hiç olumlu oy kullanmamıştı. Üstelik kapsamlı ve etkin bir engelleme stratejisi uyguluyordu. Tasarının 46'ncı maddesi, bağış ve yardımlara ilişkin vergi muafiyetlerini düzenlemekteydi. Bu maddeye ilişkin dört değişiklik önergesinin dördünü de Fazilet Partisi vermişti.
Koalisyonu oluşturan partiler ile açıktan destek veren CHP milletvekilleri kültür ve sanat etkinliklerine sponsorluk sağlayacak kişi ve kurumların bağış ve yardımlarının vergi matrahından düşülmesi için önerge hazırladılar.
Sinema, tiyatro, opera, bale, Türk sanat müziği, plastik sanatlar ve müzeciliğe ilişkin araştırma, geliştirme ve etkinliklerine yapılan bağışların vergiden muaf tutulmasını istediler. ANAP'ı temsilen Yılmaz Karakoyunlu ve Bülent Akarcalı, DSP'yi temsilen Hakan Tartan, CHP'yi temsilen Ercan Karakaş ve Atilla Sav, DTP'yi temsilen Gencay Gürün imzaladı. Ancak önergenin görüşmeye alınabilmesi için Fazilet Partisi'nin önceden kapatmış olduğu önerge hakkından birini devretmesi gerekiyordu.
Vergi tasarısına başından beri keskin bir inatla karşı çıkan Fazilet Partisi'nin böyle bir imkanı kullandıracağına ihtimal verilmiyordu. İşte burada sağduyu devreye girdi ve fazilet anlayışı bir hoşgörü sergiledi.
Önce DYP önergeye destek vereceğini belirtti. DYP'yi temsilen Saffet Arıkan Bedük ve Necmi Dede önergeye imza koydular. Daha sonra Fazilet Partisi Grup Başkanvekilleri, Abdüllatif Şener ve Salih Kapusuz önergenin görüşülmesini sağlayacak katkıyı gerçekleştirdiler. Önergelerinden birini geri çektiler. Bununla yetinmeyip oylarıyla önergeyi destekleyeceklerini de belirttiler.
Vergi tasarısının görüşülmesinde Fazilet Partisi'nin katkısı ve oylarıyla Meclis'in ittifak ettiği tek örnek bu önerge oldu. Bu başarı sanıldığı kadar kolay olmamıştır. Oturumu yöneten Başkanvekili Kamer Genç, yasaların düzenlediği bütün imkanları kullanarak önergenin görüşülmesini sağlayan keskin otoritesini gösterdi ve milletvekillerinden alkış aldı.
Bu ayrıntıyı niçin veriyorum? Hak teslim eden kadirşinaslık olmazsa, başarının saygılı ve cesur yüreğini tanımak imkansızlaşır.
Fazilet Partisi, hem önerge sırasını değiştirerek, hem de olumlu oy vererek, sinema, tiyatro, opera, bale, Türk Sanat Müziği ve plastik sanatlara mali açıdan önemli katkıların sağlanmasını gerçekleştirmiştir. Bu davranış, hakkı teslim edilmesi gereken örnektir.
İşin Türkçesi şudur: İstenirse her şey olur. Sağduyu kullanılır ve erdemli davranışın ahlakına uyulursa gerçekleştirilmeyecek şey yoktur. TBMM güzel bir örnek vermiştir.
Anayasamızın sosyal hak ve ödevler bölümünde sanatın ve sanatçının devlet tarafından korunmasını en geniş kapsamıyla düzenlenmiştir. Sanatın, sanatçının desteklenmesi ve sanat sevgisinin gelişmesi için gereken her şeyin yerine getirilmesi devletin sorumluluğu olarak tanımlanmıştır. Her şey özel otobüsle Ankara'ya gelen gerçek sanatçıların yürekli ve saygılı istekleri ile başladı. Türk sanat camiası bu yürekli sanatçılara çok şey borçludur ve haklarını teslim etmelidir.
Türk maliyesinin Pir'i Tarhuncu Ahmet Paşa'dır. Göreve geldiğinde vergileri arttırmak için sineğin yağını çıkarırdı. Örneğin, sahipsiz kimseleri temiz pak giydirir, esnaf arasında dolaştırır, sonra "vay namussuz vergini vermiyorsun ha" diyerek meydan dayağı attırırdı. Böylece esnafın gözünü korkutup tahsilatı hızlandırdı. Bunu yapmadan önce insanlara mesleğini sorardı. İçlerinde tüccardan, kâtibe; imamdan, ameleye kadar çeşitli meslekten insanlar bulunurdu ve hiçbiri arasında ayrım yapmazdı. Günün birinde kendi halinde olgun birini getirdiler. Tarhuncu ilk bakışta tam istediğini bulmuş gibi sevindi. Sonra mesleğini sordu. Minyatür ustası olduğunu öğrenince durdu ve Osmanlı'nın gerçeğini dillendirdi:
"Başkasını bulun, bu memlekette sanatkar çok zor yetişir, üç kuruş vergi toplayacağız diye yetişmiş sanatçıyı yok etmeyelim..."