kapat

CUMARTESİ 04 TEMMUZ 1998

Mehmet Altan (e-posta:maltan@sabah.com.tr )

13 bin orkestra...

Yaz mevsiminin "ilk günü" sayılan her 21 Haziran'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'ndan Kumkapı'daki seyyar triolara kadar bütün müzisyenler ülkenin meydanlardan sokaklarına çağıl çağıl çağlasalar...

Saz semaileri, senfoniler, pop, rap, arabesk her isteyen her istediğini ortalığa dökse...

Türkiye bir günlüğüne de olsa şarkıya dönüşse...

* * *

Eski Fransa Kültür Bakanı Jack Lang'ın başlattığı böyle bir geleneği Fransa tam onsekiz yıldır sürdürüyor.

Bu yıl da öyle oldu...

Üçbini Paris'te, onbini taşrada orkestralar coştukça coştu...

Dünya kupası maçları, özellikle de 21 Haziran günü oynanan İran-Amerika karşılaşması bu geleneği hiç etkilemedi.

Büyük bir katılım büyük bir coşkuya, büyük bir coşku büyük bir katılıma dönüştü. Ne var ki eşit paylaşılmadı.

Rebuplique Meydanı'nda 20 bin kişi şimdi yeniden yükselen reggae müziğini paylaşırken, Millet Meclisi'ndeki konsere sadece beşyüz kişi katıldı...

* * *

Fransa'nın Avrupa'ya da yaymak istediği bu şölen geleneğine ülkede yaşayan ve bulunan tüm yabancılar da katıldı.

Jamaikalılar, Arjantililer, Brezilyalılar, Faslılar, Karaibliler ellerine geçirdikleri yerel çalgılarıyla, rengarenk bayraklarıyla ortalardaydılar...

* * *

Paris'in en yüksek tepesi Monmartre da ezgilere alışkın sokaklarını bayrama açtı.

Dalida Meydanı'nda Blues Brothers türü, klasik parçaları blues tarzında yorumlayan bir grup vardı.

Oralara giden bütün turistlerin aşina olduğu Tertre Meydanı'nda ise Django Reinhardt türü bir caz...

Sacre-Coeur'de ise Afrika ile Magrip birbiriyle yarış etmekteydi...

* * *

Tabii violan ve kabiliyetli akerdeon da devredeydi...

Hatta bir iki orkestra yanında, kendi sanatını hiç aldırmadan usulca icra eden bir akerdeona bile rastlanıyordu. Yetmişli yılların Charlie Haden ve Carla Blaye'nin ihtilalci melodilerini seslendiriyordu.

Tepeden aşağı indikçe, müziğin her türüne rastlanıyordu. Bir kahvede Rock'n Roll yapanlar vardı.

* * *

Devlet katında da kutlamalar renkliydi.

Büyük Millet Meclisi'nde askeri bando vardı. Dışışleri, Afrika müziğini yeğlemişti.

Senato'nun bahçesi Luxembourg Parkı'nda Amerikalı bir orkestra ülkelerinin folklorik, dinsel ve milliyetçi şarkılarını çalıyordu.

Sıraya ordu korosu ve oda müziği de girmişti.

Başbakanlık hem klasik müziğe, hem popüler halk şarkılarına ağırlık veren bir repertuarı tercih etmişti.

* * *

İnsan, gazetelerin satır aralarında Fransa'nın her 21 Haziran'da yaşadığı keyfi okuyunca kıskanıyor.

Onüç bin orkestranın aynı geceyi nağmelendirmesi, toplumsal bir yaşam kıvancının da resmi.

* * *

Kuruduğumuz için mi dertlerimiz çoğalıyor, dertlerimiz çoğaldığı için mi kuruyoruz, belli değil...

Yazın "ilk günü" müzik şölenleri düzenlemiyoruz...

Şiir matinelerini bırakalı zaten çok oldu... Üstelik en kitlesel şairlerimizi bile tanımayanlar artıyor.

Heykel yaşamımızda zaten yok.

Bahçe mimarisi gündemin en altında bile hiçbir zaman yeralmadı.

"Sanatçı" tanımını bile yapamaz olduk.

* * *

Diyorum ki, bu kısır çemberi gelecek 21 Haziran'dan itibaren kırsak...

Avrupa'ya yaygınlaştırılmak istenen şöleni benimsesek.

Hakkari'den Kars'a aynı gece davullar, zurnalar, kemanlar, viyolenseller çağıldasa...

Yaşadığımızı fark etsek.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr