CUMARTESİ 04 TEMMUZ 1998
Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir Paşa'yla bir kokteyl partide karşılaşan bir kaç ünlü plaza yazarı gazeteci; "Paşam ne olacak bu irticanın hali..." diye çanak açtılar, Paşa da çanağı dolduracak sohbet cümlesini "İrtica tehlikesi devam ediyor, Fazilet Birinci Parti olma durumunu koruyor..." diye kurdu. Yazarlar da kokteyil bölgesinde çok zor şarlarda büyük özveri ve az bulunur gazetecilik heyecanıyla çalışarak yakaladıkları bu "özel haberi" halkımızın bilgilenme hakkı eksik kalmasın diye hemen yazıp yayınladılar. Böylece Adana depremine benzer bir sarsıntı Ankara'da yaşandı.
Ankara'da siyaset...
Zangırdayıp, titredi...
Önce DSP'nin başkanı Ecevit buruldu; "Laiklik, her gece irtica korkusu ile yatıp, her sabah irtica kabusu ile kalkarak korunamaz" deyiverdi. CHP'nin Genel Sekreteri ise, "Kendi memurunla neden tartışmaya girersin" diye Ecevit'i azarladı...
Tartışma büyüdü, yayıldı..
Entel demokratlar...
Soyut demokratlar...
Mollakratlar...
Naylon aydınlar...
Mütefekirler....
Çevik Bir Paşa'nın bir kokteyl parti mekanındaki; "İrtica tehlikesi devam ediyor..." şeklindeki tesbitini "Generaller siyasetten vazgeçmiyor. Olur mu böyle demokrasi, hukuk...." diye değerlendirdiler...
Evet hiç olur mu?
Asker siyasete...
Bu kadar karışır mı?
ABD'de bir general, "ülkenin tapusu bizden sorulur" türü bir tavır koyamaya kalksa komutanın apoletini sökerler. Fakat Çevik Bir'e kokteylerde "konuş Paşam... Biraz daha konuş...." türünden çanak sorular soruyorlar.
Niçin?
Problem derinde...
Onun için...
Türkiye'nin çok önemli problemi: Sivas'ta Madımak Oteli'nde 37 kişiyi diri diri yakanları hiç eleştirmeyen, kınamayan aksine avukatı olup onları savunanların şimdi demokrat kesilmeleri kimseye güven vermiyor. Bu yüzden generaller, ülke yönetiminin mollatipi bir din diktatörlüğü isteyenlerin eline geçebileceği ihtimalini dile getiren generalleri toplumun büyük çoğunluğu destekliyor.
Çünkü korkusu var...
Sivas'ta 37 kişi yakıldı...
Ve bugün "asker diktatörlüğüne hayır diyenlerden" hiçbiri "dinsiz de olsa otelde insan yakmanın demokrasiye uymayacağını" söylemediler, haykırmadılar, ne bileyim belki de haykıramadılar.
Temel soru şu:
Müslümanlıkla gelişme..
Müslümanlıkla demokrasi...
Birarada gider mi?
Verilen cevap da şu:
Bir tane demokrat İslam ülkesi yok ve bir tane gelişmiş Müslüman ülke yok. Bu açmazı kırabilecek, kırabilme umudu olan yani "Müslümanlıkla gelişmeyi, Müslümanlıkla demokrasiyi birarada götürebilecek" durumda olan tek ülke Türkiye var. Türkiye'nin de kazaya uğrayıp, Sivas'ta otelde insanları diri diri yakanları hiç görmezden gelenlerin eline geçme ihtimali var.
Bu ihtimal çok korkutuyor...
Çevik Bir de gücünü...
Halkın bu korkusundan alıyor.
Çevik Bir'i tıpkı Amerikan Ordusu'nun generalleri gibi siyaset dışı bırakmak ve Türkiye'ye gerçek bir demokrasi gelmesini isteyenler proje geliştirmek zorundalar. Bu proje de; mollatipi yönetime sıcak bakanların; "Biz anladık Türkiye'de kuvvetler dengesi bizim yönetime gelmemize izin vermez, ayrıca yaptığımız yanlıştır" diye açıklama yapıp, toplumu ikna etmeleri gerekir. İkna ederlerse zaten plaza gazetecileri Çevik Bir'e kokteylerde yanaşıp, "Paşam ne olacak bu irticanın hali..." diye çanak sorusu sormazlar. Çünkü bu haber olmaz.
Karnımızdan konuşmayalım.
Çevik Bir'i siyaset dışı...
Bırakacak projenizi görelim...
Afet altında ezildi Afet...
Adana'da yıkılan binalar arasında Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün yaptırdığı "afet konutları" da yerle bir oldu.
Bu da depremin kara mizahı..
Afetle mücadele etmek için kurulmuş bir kurumun binaları deprem afetinin altında eziliyor.
Uyan Türkiye...
Kurum kurum soyuluyorsun...
Soru sormayı öğren Türkiye...
Durma sor: Adana depremi sonrasında; polis raporları, savcılık raporları, itfaiye raporları, belediye raporları, hastane raporları tutuldu mu? Bu raporlar biraraya getirilip, 145 kişinin diri diri mezarlara gömülmesine yol açan bu depremden bir ibret dersi çıkartılıyor mu? Meclis, bu dersten ders alarak "depremlere dayanıklı bir toplumsal seferberlik açabilecek" ne yapıyor?
Uyan Türkiye...
Sadece paranı soymuyorlar...
Sorunları erteleyerek...
Geleceğini de soyuyorlar...
Gözlerini aç artık Türkiye...
Uyanmadıkça soyulacaksın...