kapat

CUMARTESİ 04 TEMMUZ 1998

Zeynep Göğüş (e-posta:zgogus@sabah.com.tr )

Sırlar ve sırlar

Hayatında hiç muhabirlik yapmamış insanların köşe yazılarında gazetecilik dersi vermeleri tuhaf kaçıyor...

Sözgelimi Devlet Arşivleri'nin açık olmadığı gibi bir iddia varsa, gazetecilik birikimi olan köşe yazarı gidip Devlet Arşivleri Genel Müdürü ile konuşmadan yazı yazmaz. Arşivlerin kapalı olduğunu ileri sürenlere körü körüne inanıp bilgisayarın başına kurulmaz. Dünyanın heryerinde de doğru gazetecilik böyle yapılır.

Genel Müdür'ün size arşivlerin açık olduğuna dair beyanda bulunması da yetmez. Bunun için belge görmeniz de gerekir. Örneğin bu satırların yazarı, kimilerinin "ironik" diye karşıladığı Ermeni kökenli tarihçilerin Osmanlı arşivine girdikleri iddiasının doğruluğunu araştırmak için bu yöntemi denemiş, Ara Sarafyan ve Ara Markon adlarındaki iki Ermeni asıllı tarihçininin arşivde çalışmaları için verilen izin belgelerini görebilmiştir.

***

Aslına bakarsanız mesele ironiye yer bırakmayacak kadar ciddi; zira iddialar Türkiye'nin 1'inci Dünya Savaşı yıllarıyla ilgili araştırma yapan uluslararası çapta tek bir tarihçi olduğunu, onun da Alman arşivlerinden yararlanmak zorunda kaldığını içeriyor. UNESCO'nun dünya tarihini yazdırmak için seçtiği on tarihçiden biri olan Prof. Halil İnalcık uluslararası değilse, Bernard Lewis nedir? Ya Arnold Toynbee'ye ne buyrulur? Bu değerli tarihçiler belediyenin özel hizmet tarihçisi mi?

1'inci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni ve Rumlar'ın zorla göç ettirilmesinin doğurduğu acı sonuçları kendisi de çoğu göçmen olan Anadolu ahalisi kadar iyi kimse anlayamaz. Ne var ki iyi anlaşılan bir başka gerçek de, bugün birbirinden çok kopuk bir Ermeni diasporasının "soykırım tutkalı"na şiddetle ihtiyaç duyduğu...

***

Türkiye tutkal olmak istemiyorsa, arşivleriyle ilgili her türlü şaibeyi kaldıracak şekilde davranmak zorunda. Örneğin Ermeni olaylarını içeren yıllara ait evrak içinde yılların tahribatına uğrayanlar derhal restorasyon ünitesine alınmalı ve hiçbir araştırmacı Ermeni soykırım propagandasına yol verecek olumsuz bir cevapla karşılaşmamalı...

İkinci ve en ciddi meseleye gelince... Şu anda Başbakanlık'ta bulunan bir kanun taslağı var: İdari Usül ve Bilgi Edinme Kanunu... Taslağın 35'inci maddesinin yeni şekline göre, "devlet sırrı" niteliğindeki Cumhuriyet dönemi öncesine ait Osmanlı arşivleri, bilgi edinme hakkı kapsamı dışında bırakılmak isteniyor.

Taslak bu haliyle kanunlaşırsa, soykırım tartışmasını başlatanların ekmeğine yağ sürülmüş olacaktır.

Odundan kafa olur mu demeyin, olur!


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr