kapat

CUMARTESİ 04 TEMMUZ 1998

Trajik bir sahne

Mekan, Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi Salonu. Sanık, bir trafik kazası yapmış. Bir kişinin ölümüne, bir kişinin sakat kalmasına yol açmış. Tanık şimdi yaralı ve bu kazada eşini yitirmiş. Bir dram sahnesi oynanıyor sanki.

DİLEK KANTOĞLU (SHA)

İstedikleri, bir bayram günü keyifli bir gezintiydi sadece. Çok sık beraber olamıyorlardı. Ali Özer polis memuruydu, eşi Fatma ev hanımı. Ali Özer'in gecesi gündüzü belli değildi. Bir fırsattı onlar için Kurban Bayramı.

Birbirlerine zaman ayırabilecekleri, hasret giderebilecekleri, stresten uzak, iş güç düşünmeden geçirebilecekleri kısacık bir zaman dilimi. Karı koca sabah erken kalktılar. Saat 11.00 gibi çıkıp dolaşmaya karar verdiler. Çocukları yakınlarına, komşularına emanet edip kolkola caddeye çıktılar. Keyifliydiler. Sahile doğru inmeye karar verdiler.

Sahile doğru yokuş aşağıya inerken tanımlayamadıkları garip bir sesle irkildiler. Bundan sonrası yoktu artık onlar için. Ali Özer bundan sonra artık hiçbir şeyi görmeyecek, duymayacaktı.

Geri dönmeyecek artık

Fatma Özer ise hastanede açtı gözlerini. Gözlerini açar açmaz da "Ali" dedi. odadakiler sessizce başlarını önlerine eğdiler. Anladı. Feryat etti, bağırdı, çağırdı, ağladı. Ama artık eşi, iki çocuğunun babası Ali geri dönmeyecekti. Hatırladığı tek şey o garip sesin ardından üzerine bir ağırlığın düştüğüydü.

Önceki gün katıldığı duruşmada anlattı bunları Fatma Özer... Hem anlattı, hem ağladı ve ağlattı...

Bir sabah gezintisini cehenneme çeviren adama duyduğu kini içinde saklamaya çalıştı hep. Yalnızca, "Ömür boyu sakat kalacağım. Karaciğerimin 3'te 2'si ve safra kesem alındı. Boynum hâlâ iyileşmedi. Ömür boyu sakat kalacağım. İki çocuğumu babasız bırakan bu adamı cezalandırın" diyebildi yalnızca.

10 yıl isteniyor

Sonra o adam konuştu. Kuyumcu Memduh Küçükcan. Tedbirsizlik ve dikkatsizlik nedeniyle ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermek suçundan 10 yıla kadar hapsi isteniyordu.

Sözlerine, "O sabah iki şişe bira içmiştim" diye başladı. Sonra "hiç suçu olmayan" bu olayda yola çakıl döküldüğü için kaymış ve takla atmıştı.

Özrü kabahatinden büyüktü. Olay yerine gelen polisler tarafından önce İnternational Hospital Hastanesi'ne götürülerek ilk müdahelesi yapılmıştı. Bir şeyi olmadığı anlaşılınca yasal prosedürü yerine getirilmesi ve herhangi bir tedaviye ihtiyacı olup olmadığının anlaşılması için Haseki Devlet Hastanesi'ne getirilmişti. Ayaküstü yapılan sohbette polisler, "Yakayı kolay kolay kurtaramayacağını, çok ceza alacağını söylemişti" anlattığına göre paniğe kapılıp kaçmıştı hemen. Olaydan bir buçuk ay sonra "tesadüfen", üzerindeki ruhsatsız tabanca nedeniyle gözaltına alınınca İstanbul'da da ölümlü bir kaza nedeniyle arandığı belirlenmişti. Hemen tutuklanmış cezaevine konulmuştu.

Suçlu: Yoldaki çakıl

Ve her duruşmada suçsuz olduğunu iddia etmiş, "Tüm suç yola o çakılı dökenlerde" demişti. Dava hâlâ sürüyor. Memduh Küçükcan yargılanıyor. Fatma Özer çocukları ve o kazadan geriye kalan sağlam organları ile yaşam savaşı veriyor.

Bu arada Fatma Özer bir de tazminat davası açmış Küçükcan aleyhine. Maddi ve manevi 45 milyar lira istiyor Küçükcan'dan. Kocasının diyeti değil bu. Kocasının ölümü bu adamın aklını başına getirmedi, belki maddi kayıpları bir daha başkalarının canına kastetmesine engel olur diye düşünüyor.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr