kapat

CUMARTESİ 04 TEMMUZ 1998

İnanılmaz iddialar

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi ANAP'lı Naim Geylani'nin gündeme getirdiği iddialar tüyler ürpetti.

NURİ KAYIŞ

Ankara- ANAP Hakkari Milletvekili Naim Geylani, Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ne bağlı Ormancık Köyü'nde meydana gelen bazı olayları Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu gündemine getirdi.

Köylü kadınların yazılı ifadelerini de Komisyon Başkanı Sema Pişkinsüt'e veren Geylani, "Ormancık'ta fevkalade hazin ve hukuk dışı bir insanlık ayıbı işlenmiştir. Bu konunun Meclis'te enine boyuna tartışılıp sorumlulardan hesap sorulması gerekir" dedi. Geylani'nin yaptığı başvuruya ekli bulunan Ormancıklı kadınların ifadelerinde olaylar şöyle dile getirildi:

* Derecik Seyyar Jandarma Tabur Komutanı Yarbay A.Ç. askeri birlikle köyümüze geldi. Yarbay, kendisini görüp karşılamaya gelen köy korucularının silahlarına el koydurdu. Daha sonra bütün korucuların silahlarını topladılar. Yarbay'ın emriyle köyün bütün erkekleri helikopter pistinde toplatıldı. Bunun ardından evlerimiz boşaltıldı ve jandarmalar evlerimize doldular, kadınların çeyiz sandıklarını, erkeklerin kilitli dolaplarını aradılar, ne kadar döviz, Türk parası ve ziynet eşyası varsa hepsini aldılar.

* Jandarmalar ikinci aramada Kerem İnan adlı hasta bir köylüyü yatakta yakaladılar. Astsubay F.A, Kerem İnan'ı çeşmenin başına götürdü ve "Meydanda toplanın" talimatını uymadığı için kurşuna dizerek öldürdü. Askerler, yarbayın talimatıyla köyün erkeklerini çırılçıplak soyup dayaktan geçirdiler. Yarbay, PKK'lılarla işbirliği yaptığımızı, vatan haini olduğumuzu söyledi, Türk topraklarında yaşamaya layık olmadığımızı belirtti. Konuşması bittikten sonra jandarmalar bizi kovalamaya başladı. Dipçikle, tekmeyle, tokatla kovalandık. Köylümüz Amina Çelik, Yarbay'ın karnına indirdiği tekme sonucu 8 aylık bebeğini düşürdü. Askerlerin kovalaması Irak içlerine kadar sürdü. Sonra da köyümüzü ateşe verdiler. Aç, susuz, çıplak, çaresiz bir biçimde yabancı bir ülkenin topraklarında ortada kaldık.

'Köylünün ifadeleri'

Besna Selvi, Esmer Selvi, Azime Taşkın, Zübeyde Seçkin, Meryem Çelik, Anife İzgi, Kıymet Şengül, Bahar Şengül, Hammail İnan yazılı ifadelerinde olayın devamını şöyle naklettiler:

"Kuzey Irak'ta önce sınıra yakın olan Kürt köylerine sığındık. Niyetimiz ortalık yatıştıktan sonra Türkiye'ye geri dönmekti. Ancak gizlice sınırı geçip Şemdinli'ye giden erkeklerimizin getirdiği haberler hiç de iyi değildi ve geri dönmemiz halinde topluca kurşuna dizileceğimiz söyleniyordu. Bu arada, misafirliğimiz uzuyordu ve bizi konuk eden Iraklı Kürtler artık bizden bezmeye başlamıştı. PKK'nın baskıları yüzünden burada da rahat edemedik. Hıdır Samur adlı genç bir köylümüz, 'Bütün bunlar sizin yüzünüzden başımıza geldi' dediği için PKK militanları tarafından silahla vurularak öldürüldü.

Bizler Irak'a sürüldükten sonra Yarbay A.Ç ve emrindeki jandarmalar, gözaltına aldıkları köy korucularını önlerine katıp Derecik Seyyar Jandarma Taburu'na dönmeye hazırlanırken sabahleyin erkenden Şemdinli'den maaş alıp dönmekte olan köyün diğer korucuları ile Çiçek Tepesi'nde karşılaşıyorlar. Askerler, Yarbay'ın talimatıyla korucuları bindikleri iki tane Renault Toros marka otomobilden indiriyor ve silahlarını topladıktan sonra otomobilleri ateşe veriyorlar. Otomobillerin enkazı hâlâ Silo Yaylası'nda duruyor.

'Korucular kayboldu'

Jandarmalar, Şemdinli'den dönmekte olan korucular İsa Taşkın, Enver Samur, Rezzak Baskın ve Bahşi Samur'u, silahlarına el koyduktan sonra meydan dayağından geçirip serbest bırakıyorlar. Ama aynı araçtan indirdikleri diğer korucular Casım Çelik, Sıddık Şengül, Mihraç Çelik, Hurşit Taşkın, Aziz İnan ve Altınsu köyünden olan otomobil sürücüsü Hayrettin Öztürk'ü daha önce köyden aldıkları korucuların yanına katıp tabura götürüyorlar. Bu kişilerden daha sonra haber alamadık. Milletvekilimiz Naim Geylani araya girip bu kişilerin akıbetini sordu, askeri yetkililer, 'Irak sınırına götürüp serbest bıraktık' dediler. Orada her yeri karış karış aradığımız halde bir sonuç alamadık.

'Kurşuna dizdiler'

Milletvekilimiz Naim Geylani bu olayın görgü tanığı olduğu belirtilen itirafçı Kahraman Bilgiç isimli kişiyle Diyarbakır Cezaevi'de görüştü. Bilgiç'in anlattığına göre, 13 askerin şehit olduğu bir olayın ardından, komutanın emriyle Ormancık Köyü'nden 13 kişi tabura götürülmüş ve kurşuna dizilmiş. Bilgiç cesetlerin Derecik Seyyar Jandarma Taburu'nun güneybatısında bulunan küçük bir dereye atıldığını da belirtmiş. Şemdinli'ye gelindiği takdirde hepimize ulaşılabilir. Zaten bizi bulmanıza da gerek yok. Şemdinli ilçe merkezi ve çevre köylerinde Ormancık'ta gelişen olayı bilmeyen, duymayan yok."


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr