kapat

PERŞEMBE 02 TEMMUZ 1998

Necati Doğru (e-posta:ndogru@sabah.com.tr )

Mişten Mühendis... Karpuzcudan Müteahhit... Rüşvetçi Belediye... Betonu bilmez ev sahibi... Başımızda da 30 yıldır Baba...

Depremde biz ölmeyelim de kim ölsün... Adana ile Ceyhan'da can verenlerin sayısı 144'de çıktı. Karpuzcudan müteahhit, Mişten mühendis, gelirlerinin yarısını kaçak, çürük, kanun dışı yapılmış binaların sahiplerinden "vakfa yardım" adı altında toplayan rüşvetçi belediye, betonu bilmez, tanımaz fakat ucuz olduğu için çok sever cahil ev sahibi ve başımızda da 30 yıldan beri meydana gelen ve yüzbinlerce can alan 6 büyük depremin hepsinde insanlar öldükten sonra bölgeye giderek, yüzüne kederli, çok üzüntü, yüreği yanmış bir ifade vererek "devlet yaraları saracaktır..." diye nutuk atan fakat çürük yapıldığı için yıkılan binaların yerine yeni çürük binaların yapılmasına izin veren ortamı değiştirmek için hiç bir çaba harcamamış Babamız Demirel durdukça; deprem bizi öldürmesin de kimi öldürsün?

Olana bitene bak...

TV'deki Yalan Rüzgarı...

Senaryosu gibi..

Seni seviyorum diyor...

Arkasından ihanet ediyor..

Ceyhan Cumhuriyet Savcısı, "Yakalayın depremde yıkılan evlerin müteahhitlerini..." diye Ceyhan Polisi'ne dün emir verdi. Maksat şekil-şartına uysun. Bu kadar insan öldü ya, Savcılık harekete geçip, soruşturma açmak zorunda. Ne olacak? Karpuzcudan müteahhitler Cumuhuriyet Savcılığı'na gelecek, bir Cumhuriyet çayı içecekler. Sonra mahkemeye gönderilecekler, mahkeme de onlara salıverecek.

Görüntü var, ses yok...

Çünkü tek suçlu karpuzcudan müteahitler değil. Bu yıkılan binalara inşaat ruhsatı ile "içinde oturulabilir iznini" veren rüşvetçi belediyeler de suçlu. Ayrıca yıkılan binaların yapımında sorumlu mühendis olarak imzaları olanlar da suçlu değil mi? Bu mühendisler; Mühendis ve Mimar Odaları'nın da üyeleri olmalarına rağmen, binlerce vatandaşın öldüğü bugüne kadarki depremlerden sonra hiç bir mühendis ya da mimarı bu Odalar "Sen çürük bina yapımına imza attın, mesleğin defolusu, çürükçüsü, hilebazı, düzencisi sayılırsın, seni üyelikten atıyoruz" demediler...

***

Mühendislik okutan üniversiteler.

Profesörler, doçentler...

Niçin susmaktalar?

Topraklarının yüzde 80'i deprem kuşağı içinde olan (Sadece Konya ve Ovası değil) Türkiye'deki üniversitelerin yüzde 90'ında inşaat mühendisliği bölümlerinde deprem tasarımı öğretilmiyor. Bir-iki deprem dersi ve yapı dinamiği dersi veriliyor, o kadar. Türk inşaat kodunda deprem ile ilgili hiç bir madde yok. Belediyelerin çoğunda, yapılan tasarımları inceleyecek ve hakkında teknik yönden karar verecek sorumlu, bilgili, eğitimli kişiler çalıştırılmıyor. Belediyeler sadece ve sadece kat sayısına ve bahçeye göre ne kadar alana inşaat yapıldığına bakıyorlar ve çoğunlukla da ölçüler aşıldığı için "ver rüşveti, al ruhsatı" yapıyorlar. Mimar ve Mühendis Odaları da kendilerine üye kabul ederken hiç bir mesleki ve bilimsel standart aramıyor. Diplomayı almışsan "otomatikman oda üyesi" oluyorsun.

Mühendislik biliminin...

Hakkını vermeden...

Miş gibi yaparak..

Mühendisler bina dikiyor...

Bir depremde...

Yüzlerce ölü, yaralı...

Acı, yıkılmışlık...

***

Modern ülkeler ne yapıyor?

Örneğin Japonya, ABD...

Avrupa ve diğerleri...

Örneğin ABD'nin deprem bölgesi California'da mühendis okulunu bitirdikten sonra, kendini kabul ettirmiş bir mühendisin yanında en az 5 yıl çalışmanız gerekli. Sonra sınavdan geçiyorsunuz. Son olarak da "mühendislik ahlakı" sınavına giriyorsunuz. Bu da yetmiyor, en az 5 profesyonel mühendisten referans almanız gerekiyor. Şartları yerine getirirseniz size mühendis olarak imza yetkisi veriyorlar. Hakkınızda bir şikayet olduğu zaman araştırma yapacak teknik gruplar var ve her yıl düzinelerce profesyonel mühendis derecesi geri alınıyor. Her eyaletin inşaat kuralları var. Bu kurallar her yıl gelişen bilimsel bilgi, inşaat yapım teknolojisine göre yenileniyor ve kitap halinde basılıyor. İmza yetkisi olan mühendisin bu kitabın her maddesini ezbere bilmesi gerekli... Belediyeler ise profesyonel mühendis çalıştırmak zorunda ve her bina yapılışında tasarım muhendisinin yanı sıra belediye mühendisinin de imzasını istiyorlar. Belediye mühendisi aynı zamanda inşa halindeki binayı yakından izlemek, kontrol etmek, denetlemek, üzerine titremek zorunda...

Bizde ise Mişten Mühendis...

Karpuzcudan Müteahhit...

Rüşvetçi Belediye...

Beton bilmez cahil ev sahibi...

Başımızda da 30 yıldır Baba..

Deprem bizi öldürmesin de Amerikalı'yı mı öldürsün?

YARIN: Kuran Kursu mu?

Tekniker Kursu mu?

Koy Kafes'i Şişli'ye...

İstanbul'da Dolmabahçe Stadı'nın yanında 10 yıldır yapımı süren, Beyoğlu Belediyesi'nin "yasalara aykırıdır" diye yıkmaya çalıştığı, fakat "Kafes"i yaptıranın her seferinde belediye yıkım görevlilerini dövdürüp püskürttüğü "Gök Kafes" adlı yapı için aniden "Koy Kafesi Şişli'ye" modeline geçildi. Yasalara göre, 8 kat yapılması gereken, ancak sahibinin 27 kat yükselmek istediği Gök Kafes'in üstünde yükseldiği arazi, Beyoğlu İlçesi'nin sınırlarından çıkartıldı. Şişli İlçesi sınırlarına konuldu. Bu kararı aniden İstanbul Valiliği aldırdı.

Uyan Türkiye... Soruyu sor...

14 yıldır Gök Kafes'in bulunduğu arazinin hangi ilçeye ait olduğu konusunda hiç bir itiraz, anlaşmazlık, kavga, çekişme yokken, Sayın Vali bu kararı niçin aldı?

Al Kafes'i Beyoğlu'ndan.. Koy Kafes'i Şişli'ye...

Uyan Türkiye soyuluyorsun...


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr