PERŞEMBE 02 TEMMUZ 1998
Enflasyonla savaş, bir hükümeti kahraman da yapar, mezara da gömebilir. Yılmaz hükümetini bekleyen akibet ne?
Türkiye'yi çıkmaza sokan hastalıkların baş sebebi, çeyrek yüzyıldır uygulanan enflasyonist politikalardır.
Enflasyon ülkeyi kurtlar sofrasına çevirdi.
Haklıya değil güçlüye egemenlik tanıyan ekonomik kargaşada haksızlığa uğradığını, yolsuzluklarla soyulduğunu farkeden yığınlar rejime güvenlerini kaybetti.
Düze çıkmanın şartı, hastalıkların asıl sebebini, yani enflasyonu yenmektir. Adil bir ekonomik düzeni kurmanın başka yolu yok.
Bu gerçeği herkes görüyor, fakat şimdiye kadar enflasyonla savaşın siyasal faturasını göze alacak bir iktidar çıkmıyordu.
Bu tarihi göreve Mesut Yılmaz hükümeti talip oldu.
Bir azınlık hükümeti için haddini aşan bir cüret mi bu?
Hem evet, hem hayır..
Böyle zor görevlere genel olarak seçimden yeni çıkmış çoğunluk hükümetleri cesaret edebiliyor. Çünkü bu bir kurtuluş savaşıdır ve büyük özveride bulunacak olan halk yığınlarının iktidara güvenmeye ihtiyacı vardır.
İlk başlarda ekonomi küçülecek, işsizlik, yoksulluk büyüyecektir.
Savaş halksız kazanılamayacağına göre, kitlelerin belli bir özveri dönemi ardından feraha çıkacağına inandırılması şarttır.
Türkiye son yıllarda kısır döngüye girdi.
Enflasyon savaşını göze alamayan iktidarlar yüzünden partiler küçüldü, koalisyon iktidarları da bu zor göreve cesaret edemedi.
İktidardaki azınlık hükümetinin cesareti Türkiye için şanstır.
Bu şansın iyi kullanılması Türkiye'yi sadece enflasyondan kurtarmayacak, "heykeli dikilecek siyasetçiler" de kazandıracaktır.
O zaman siyasi dağınıklık kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Hükümet enflasyonla mücadele kararını kendi iradesiyle verdi. Seçim rüzgârlarına rağmen bütçe disiplinine uydu.
Ve yarattığı bu güvenle IMF'yi uluslararası piyasalar karşısında Türkiye'ye kefil olmaya ikna etti.
Başlangıç için büyük bir başarıdır bu.
Ama haberi kamuoyuna açıkladığı basın toplantısında Başbakan Mesut Yılmaz, sıradan bir Maliye tebliği okuyan bürokrat havasındaydı. Ciddiyet iyi ama bu kadarı fazla..
IMF desteği girilen savaşta stratejik bir imkân, hayati önemde bir avantajdır.
Bu başbakanı heyecanlandırmıyorsa halkı niçin heyecanlandırsın?
Ancak umutlanan ve güven kazanan bir halk enflasyon savaşının fedakârlıklarına katlanır. Başbakan Yılmaz, milletin maküs talihini yeneceği inancını halka kazandırmak için ne lâzımsa yapmalıdır.
Bize bugün, ezik bir azınlık başbakanı değil, girdiği tarihi mücadelede bütün milletin güven ve desteğini isteyecek iddiaya sahip bir lider lâzım.
Kendini lâyık görmüyorsa oynasın..
Çünkü bu tarihi fırsat, kişisel bir nedene feda edilemez!