kapat

PERŞEMBE 02 TEMMUZ 1998

Özür dilerim ama...

Hırsızlık yapıyordu. Birgün, bir eve girdi. Evden çıkarken cebinde 11 milyar vardı. Hayatı boyunca yapmak istediği şeyi yaptı, tatile gitti. Ve sonra...

KENAN TAŞKIN (SHA)

27 Mayıs 1998... Trabzon'un Çukurçayır beldesinde mütevazı bir apartman dairesi. Ev sahibi Cahit Bulak ve ailesi evde yok. Karanlık. Karanlıkta siyahlar içinde bir genç. Sessizlik giysi hışırtısı ile bölünüyor belli belirsiz. Siyahlar içindeki genç, dairenin içinde dört dönüyor. Bir an önce, bir şeyleri alıp gitme telaşında. Birden gözleri parlıyor. Öylesine açtığı bir çekmecede karşılaştığı dolarlar, marklar gözlerine bu ışığı yayan. Hemen ceplerini doldurup hızla ayrılıyor daireden.

21 yaşındaki Namık Avcı yaşamının fırsatını yakalamış sevinçle koşuyor dışarıda gözcülük yapan arkadaşı Hüseyin Sadıklar'a doğru. Bir çırpıda anlatıyor bulduğu paraları. İki arkadaş sevinç çığlıklarını içlerine gömerek çevirdikleri bir taksi ile doğruca eve gidiyorlar.

Say say bitmedi

53 bin Alman Markı, 13 bin Amerikan Doları ve 10 milyon Türk Lirası... İki arkadaş bir daha, bir daha saydılar paraları. Doğruydu. Yaklaşık 11 milyar lira karşılığı mark ve dolarları vardı. Uzun süre düşündüler. Parayı bölüp çeşitli şeyler satın alabilirlerdi. Ya da bankaya faize yatırabilirlerdi. Araba, ev alabilir, borsada oynayabilirlerdi. Hüseyin heyecanla birbiri ardına bu düşüncelerini sıralarken düşünceli görünen Namık "Hayır" dedi. "Bunların hiçbirini yapamayız. Poliste sabıkamız var. Bizi elleriyle koymuş gibi bulurlar. Yapacağımız tek şey yakaladığımız bu şansı en iyi şekilde değerlendirmek ve yaşamımız boyunca unutamayacağımız günler yaşamak. Yoksa eninde sonunda bu parayı alacaklar bizden" dedi.

Ver elini Antalya

Hüseyin kısa bir süre düşündükten sonra, "Doğru" diye yanıtladı arkadaşını. "Ne yapalım peki?"

Namık planını çoktan yapmıştı. Önce dikkati çekmemek için İstanbul'a gidecek bir araba satın alacaklardı. Sonra da ver elini güney sahilleri. Yaşamlarının en güzel günlerini geçireceklerdi burada. Sonra konuyu Namık'ın amcası Mustafa Avcı'ya da açtılar. O da destekledi yeğenini, "Birlikte gidelim" dedi.

Üç kafadar önce İstanbul'a gittiler. Bir buçuk milyar lira peşin para verip altlarına bir araba çektiler. Sabırsızdılar. Hemen Antalya'ya doğru yola çıktılar. Arabayı 5 yıldızlı lüks bir otelin kapısına çekip üç tane oda istediler. Bir iki gün geçti. Ama umduklarını bulamamışlardı Antalya'da. Antalya sessiz sakindi. Onlar eğlenmek istiyorlardı, çılgınca eğlenmek.

Gazetelerde Marmaris'le ilgili haberler ilişti gözlerine. Yaz sezonunun çılgın partilerle açıldığından, tüm ünlülerin Marmaris'e akın ettiğinden söz ediliyordu haberde. Hemen yola çıktılar. Soluğu Marmaris'te aldılar. Yine 5 yıldızlı bir otelin kapısına çektiler arabayı. Marmaris'te aradıklarını bulmuşlardı. Kendilerini bir holding patronunun har vurup harman savuran oğulları diye tanıttılar. Servet avcısı genç kızlarla bir araya gelmeleri de uzun sürmedi. Sabahlara kadar eğleniyor, su gibi para harcıyorlardı. Beraber oldukları kadınlardan çabucak sıkılıyor, üç günde bir sevgili değiştiriyorlardı. Mustafa 10 gün kaldı yeğeni ve arkadaşıyla birlikte. Sonra Trabzon'a döndü.

Jandarma iz peşinde

Çukurçayır belde jandarması yaptığı kısa bir araştırmanın ardından üç kafadarın bölgeden ayrıldığını belirlemişti. Tüm ipuçları Namık ve arkadaşlarını işaret ediyordu. Ve Mustafa kente geldikten birkaç gün sonra tutuklanarak cezaevine konuldu. Onun verdiği bilgiler doğrultusunda jandarma iz sürmeye devam etti.

Bu arada Hüseyin de ayrılmıştı Marmaris'ten. Kayıplara karışmıştı. Namık ise her şeyi boşvermiş, parasını son kuruşuna kadar harcamayı sürdürmüştü. Hatta son birkaç gün parası bitince bir buçuk milyar liraya aldığı arabayı bir milyar liraya satıvermişti. Jandarma onu bulduğunda otelde havuz başında dinleniyordu. Hiç şaşırmadı. Kaçmaya kalkışmadı. Biliyordu, bekliyordu...

'Hiç pişman değilim'

"İyi ki geldiniz" dedi. "Trabzon'a dönecek param kalmamıştı. Cebimde yalnızca 600 bin lira var."

Jandarma kelepçeyi takıp oteldekilerin şaşkın bakışları altında Namık Avcı'yı attı cemsenin arkasına ve Trabzon'a doğru yola çıktı.

Trabzon Adliyesi koridorlarında mahkeme saatini bekleyen genç hırsız hiç pişman olmadığını söyledi basın mensuplarına. "Hayatım boyunca unutamayacağım bir serüven yaşadım. Hiç ummadığım bir yerde, hiç ummadığım bir zamanda ortaya çıkan bir paraydı bu. Hayatım boyunca tatil yapmak istemiştim. Şimdi yaptım da. Hem de en iyi şekilde. Yalnızca 11 milyar lira parayı bu kadar kısa sürede bitirebileceğimizi düşünemememiştim" diye konuştu.

'Tek kuruşum kalmadı'

Adliye koridorlarından paraların sahibi Cahit Bulak'a da bir mesaj yolladı genç hırsız. "Bir tek şeye üzülüyorum. Paraların sahibine artık bu parayı iade etmem mümkün değil. Çünkü tek kuruşum kalmadı. Onlardan özür diliyorum, yapacak bir şey yok."

Cahit Bulak kimbilir ne için biriktirdiği paraları uçup gittiği için üzülürken, Namık Avcı da Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce tutuklanarak cezaevine gönderildi.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr