kapat

ÇARŞAMBA 01 TEMMUZ 1998

Fatih Çekirge (e-posta:fcekirge@sabah.com.tr )

Kritik gün Meclis'in tatil günü

Deniz Baykal, değişik bir muhalefet psikolojisi uygulamaya başladı...

Soru şu:

-Vergi Yasası çıktıktan sonra Başbakan Meclis'i tatile sokacak mı?

Ve ardından gelen soru:

-Seçim kararı almadan Meclis tatile sokulursa, CHP ne yapacak?

Baykal dün muhalefet stratejisini işte bu iki kritik sorunun cevabı üzerine oturtacağının sinyallerini veriyor:

Çok açık bir üslupla şöyle diyor:

-Bu şekilde Meclis'i tatile sokmak demek tatile kaçmak anlamına gelir...

Deniz Bey'le dün uzun uzun önümüzdeki birkaç haftalık bu kritik dönem üzerine konuşuyoruz.

Aldığım izlenim şu:

- Yapılan mutabakata rağmen, gerçek anlamda bir "güven" yok. Özellikle Yılmaz'ın, Cindoruk ve Ecevit'le seçim takvimi üzerine yaptığı görüşmeler sonrasında, ortaya çıkan "boşluk", "belirsizlik" ve "sessizlik" Baykal'daki güvensizliği körüklüyor.

Bütün bunlara bir de, Meclis'in seçim kararı almadan tatile sokulması eklendiğinde, krizin ve güvensizliğin boyutu artıyor.

CHP lideri dün açıkça şöyle diyor:

- Eğer, Mesut Yılmaz böyle bir yola başvurursa, bu bizim karşımıza dikilmesi anlamına gelir.

Aslında, Baykal'ın bu noktada ortaya koyduğu sorun, "Yılmaz'la karşı karşıya gelememe" sorunu diye adlandırılabilir.

Şimdi görülüyor ki, eğer Yılmaz, Baykal'la imzaladığı mutabakatın aksine, yasaları çıkarmadan ve seçim kararı almadan Meclis'i tatile sokarsa, bu önümüzdeki bir-iki ayın Türkiye açısından ciddi bir bunalım ayı olacağı anlamına gelir.

Baskın seçim

Böyle bir aşamada, Deniz Bey'in espri de olsa yakın çevresine telaffuz ettiği çok önemli bir ayrıntı var.

Baykal, şöyle diyor:

- Eğer, sözünde durmaz ve böyle bir güvensizliği yaratırsa, biz de, O'na (Hadi öyleyse, Ekim'de erken seçime gidiyoruz) dersek, ne olacak?

Böyle bir ihtimal var mı?

Siyasette falcılık, kehanet, hiç de akılcı olmuyor. O yüzden, ihtimaller üzerine konuşurken bile, zaman içinde gelişecek dengelerin oluşturacağı yeni durumları dikkate almak gerekiyor.

Bu yüzden, Yılmaz'la Baykal arasında "parçalanmış", güvensizlik nedeniyle, "yırtırılıp" atılmış bir mutabakatın ardından gelecek bunalım aylarında, "Ekim'de erken seçim olmaz" demek, yanlış olur.

Nitekim, ANAP içinde yaptığım nabız yoklamaları, Mesut Yılmaz'ın kafasında da böyle bir "Erken seçim" ihtimalinin yer ettiğini gösteriyor.

Öyle ya...

Hükümeti ayakta tutan CHP'nin, muhalefet kılıcını çekip, saldırıya geçmesi halinde, ANAP'ın yapacağı bütün savunmalar belki de ancak böyle bir erken seçim taarruzuyla başarılı olabilecektir.

Bu yüzden, birkaç gündür Ankara kulislerinde, "Erken seçim" ya da "Baskın seçim" ihtimalleri, yüksek tondan dile getiriliyor.

Bu bağlamda, şimdilik Ankara kulislerinin "sessiz", "gizli", "derin"den dalgalanmalarına bakarak, söylenecek tek şey var.

O da şu:

- Seçimler de dahil olmak üzere, bunalımdan istikrara kadar birçok alternatifin yeraldığı, önümüzdeki dönemin miladı Meclis'in tatile girip-girmemesi olarak gözüküyor.

Öyleyse her şey, Meclis'in tatile girip-girmeyeceği veya hangi şekilde gireceği ya da tatile girmeden önce seçim kararını alıp almayacağına bağlı.

Bunu da vergi tasarısından hemen sonra göreceğiz.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr