kapat

ÇARŞAMBA 01 TEMMUZ 1998

Necati Doğru (e-posta:ndogru@sabah.com.tr )

Öldüren deprem değil Öldüren kolon kırılması

Adana'yı deprem vurunca beton kolonlar, kirişler, duvarlar, bir saniye içinde haince, gaddarca, sinsice üç aylık bebelerin, ilkokul çağına gelmemiş yavruların, genç gelinlerin, kocamış ihtiyarların başına çökünce ve beton leşi tuğla, sıva, kireç, çakıl, kapı pervazı, pencere demiri, cam molozu altında 120 kişi can verip 1.517 kişi de yaralanınca...

Suçlu aramaya çıkıyoruz...

Bul suçluyu rahatla...

Suçlu kim? Hırsız müteahhit...

Suçlu sadece müteahhit mi? Hırsız müteahhidi besleyen, vareden, kim? Depreme dayanıksız kamu binaları ile bir zelzelede karton kutu gibi devrilen evleri yapan, satan, büyük kârlar elde eden, siyah mercedeslerde gezen bu müteahhit sınıfına ortamı hazırlayan kim?

***

Biz mankafa mıyız?

Sadece miş yapıyoruz..

Karnımızdan konuşuyoruz. Sonra yeni bir deprem oluncaya, yeni bir sel vurgunu yiyinceye kadar unutuyoruz. Beton binaları, köprüleri, kooperatif evlerini, hastaneleri, apartmanları, gecekonduları "kolonlarla kirişler arasındaki dengeyi bilimsel mühendislik ölçülerine göre kurmadığınız zaman" depremlerde yük gidiyor tek kirişe, tek kolona biniyor. Tek kolon bütün yükü çekemiyor kırılıyor.

Öldüren deprem değil...

Öldüren kolon kırılması...

Japonlar, kolonları kırılmayacak bilimsel ölçülere göre yapıp, kontrol edip, sonra da oturma izni verdikleri için deprem onlara vız geliyor.

Biz mankafa mıyız?

Bu basit gerçeği görmüyoruz...

Miş yapıyoruz. Suçlu aramaya çıkıyoruz...

Bul suçluyu rahatla... Suçlu kim?

Hırsız müteahhit...

Tamam da "kim besledi, büyüttü, var etti" bu hırsız müteahhitleri?

***

Bu soruyu konuşmalı. Buyrun konuşalım...

Halk: Ucuzcu halk, betonperest olmuş, bilgisiz, cahil vatandaş. Bir bölümü hazine toprağını arazi mafyasından uygun fiyatla ve uygun taksitlerle alıyor, "bir keser bir mala yalancı inşaat kalfasını" buluyor ve ucuza yaptırıyor evini... Sonra o arazi mafyasını kendine belediye başkanı seçiyor, milletvekili seçiyor, seçim zamanı gelince oyunu şantaj olarak kullanıp "tapu tahsis belgesi" alıyor... Ama yapılan ev depreme dayanıklı mıdır, fay hattının üzerinde midir, dere yatağında mıdır, kolonlarla kirişlerin çekme gücü nedir, kullanılan betonun kalitesi nicedir? Sormuyor. Diğer bir bölüm halk ise kooperatif evlerine giriyor, fakat evi yapılırken betonun içine bakmak yerine fayansın rengine, banyonun musluğuna, ev yapılıp bitince ne kadar pirim yapacağına bakıyor. Kooperatif kurucusu müteahhidin niyetine, mühendislik bilgisine, dürüstlüğüne bakmıyor.

Mimar Odaları: Meslek odaları aslında kamu kuruluşlarıdır ve aynı meslekten olanlar kendi kendilerini denetlesinler, içlerinde çürükçü, hilebaz, düzenci tipleri cezalandırıp, ayıklasınlar diye kurulmuştur. Kanunu böyle. Ancak mimar ve mühendis odaları bugüne kadar çürük binaya sağlamdır diye imza atan hiç bir mimara ceza vermediler, onu odalarından ihraç etmediler. Depremde karton kutu gibi devrilen apartmanların mühendisliğini yapan hiç bir üyesini silkeleyip atmadılar. Onlar sadece Türkiye'yi kurtarma bildirileriyle günlerini geçirmekteler...

Belediyeler: Yapılmakta olan evlerin, apartmanların, kooperatif konutlarının sadece imar planına uygun olup olmadığını kontrol etmekteler. Biçime bakıyorlar ve " vakıf bağışı" adı altında yüksek rüşvetleri alıp, yapı iznini ve iskan iznini veriyorlar.

Süleyman Demirel: Türkiye'de son 30 yılda meydana gelmiş ve yüzbinlerce can alan 6 büyük depremin hepsinde Demirel, ülkenin yönetimindeydi. Deprem olur olmaz hemen bölgeye giderek ve yüzüne kederli, çok üzüntülü, yüreği yanmış bir ifade vererek "devlet yaraları saracaktır" nutkunu attı. Ve çürük yapıldığı için yıkalan binaların yerine yeni çürük binalar yapılmasına göz yumdu. Kaderin intikamına bak. Adana'da deprem olduğu saatlerde Demirel, İstanbul'da imar yasağı bulunan bir bölgede bir kolejin temelini atıyordu.

Biz avanak mıyız?

Öldüren deprem değil...

Öldüren kolon kırılması...

Civan'ın kardeşi...

Unutma Türkiye... Unuttukça soyulacaksın... Babası zengin değil, annesi zengin değil, ABD'de evlendiği karısı hem çalışmıyor hem de zengin değil... Kendisi Türkiye'de 1.5 yıl hapis yatmış Engin Civan, ABD'de yakalanınca 215 bin doları (62,5 milyar lira) nereden buldu da ödedi. Diyorlar ki, kardeş yüreği dayanmadı, parayı kardeşi Ergin Civan ödedi. Antalya'da çamaşırhane sahibi kardeş Civan bu parayı nereden buldu, nasıl yurtdışına çıkardı, vergilerini ödüyor mu, hangi kazanç üzerinden ödüyor?

Unutma Türkiye... Uyan Türkiye...

Unuttukça soyulacaksın Türkiye...


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr