ÇARŞAMBA 29 NİSAN 1998
İnternet'ten Olof Palme dosyasını istiyorum...
Aradan 12 yıl geçmiş...
Altavista'da bir süre bekliyorum...
İnternet örümceği milyonlarca dosyayı tarıyor ve nihayet Olof Palme dosyası yavaş yavaş ekranda belirmeye başlıyor...
İsveç Radyosu, üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen suikasta kurban giden sosyal demokrat Başbakan'ın yaşamını bütün canlılığıyla İnternet dosyasında diri tutuyor...
Bir başka deyişle, Palme'yi İnternet ağından bütün dünyaya açık tutuyor...
Kısa da bir not var:
"Herkes ölebilir, ama özgürlük ve barış öldürülemiyor..."
Evet, PKK'nın ikinci adamı Şemdin Sakık'ın bütün detaylarıyla aktardığı Palme suikasti 12 yıl sonra aydınlanma eşiğine geliyor...
Dün sabahtan itibaren yabancı ajansların, büyükelçiliklerin telefon yağmuruna tutuluyorum...
Dünya, SABAH Gazetesi'nden öğrendiği bu gerçeği netleştirip, detaylandırmak istiyor....
Tabii şu soru var:
- Şemdin Sakık'ın söyledikleri ne denli doğrudur? Acaba bir komplo olabilir mi?
Yabancı ajansların bir bölümünden gelen bu soru, Sakık'ın ifadesindeki detayların ortaya çıkması üzerine değerini yitiriyor...
Öyle ya, Sakık ifadesinde Palme'yi vuran kişinin ayağındaki espadrillere ve bu espadrilin Fransız polisinin nasıl dikkatini çektiğine kadar birçok detay veriyor.
Elbette, bu denli hayal gücü olamaz...
Nitekim, Palme cinayetine hassasiyet gösteren Bülent Ecevit de itirafların ciddiyeti üzerinde duruyor...
Bülent Bey, demokratik sol anlayış açısından İsveç'le ve tabii Olof Palme'yle
neredeyse aynı zihniyet ikliminde siyaset yapar...
Bu yüzden itirafları dikkatle inceliyor, aşırı titizlik gösteriyor...
Ve şöyle diyor:
- Bu itirafları çok ciddiye alıyoruz. Ve tabii ki İsveç yetkililerine aktarıyoruz. Onlar suikasti soruşturdukları için çok daha iyi değerlendireceklerdir. Çünkü itiraflarda çok önemli detaylar var.
Sakık'ın başta Olof Palme cinayetiyle ilgili itirafları ve PKK'ya destek veren ülkelerle ilgili bağlantıları açıkladığı ifadeleri değişik perspektiflerden değerlendiriliyor.
Dışişleri Bakanlığı, verilen ifadeler doğrultusunda dosyalar oluşturuyor. Ve bir "eylem planı" haline getiriliyor...
Bir başka deyişle, Dışişleri Bakanlığı, teröre destek veren ülkelere karşı bir yeni "eylem planı" hazırlıyor.
Kamuoyunda teröre destek veren ülkenin Suriye olduğu bilinirken, son ifadeler Yunanistan'ın verdiği desteği açıkça ortaya koyuyor...
İsimler, görüşme yerleri, lojistik destek, teknik destek, maddi yardım açık açık ortaya konuyor...
Evet, Şemdin Sakık'ın Palme suikastiyle ilgili itirafları başta Stockholm olmak üzere birçok istihbarat merkezinde değerlendirilecek...
Nitekim, İsveç Büyükelçiliği dün bu itirafları resmen Türkiye'den alıyor...
Sakık'ın Palme suikastiyle ilgili ifadeleri iki ülke arasında resmi bir araştırma zeminine oturtulmuş oluyor...
Sakık'ın itiraflarını okurken bir an donup kalıyorum...
Düşünsenize, İsveç'de bir başbakan, dünyaya bir "barış güvercini" gibi kanat çırpan bir sosyal demokrat, o kendi barış ikliminde bir akşam sinemaya gidiyor...
Eskortlar, konvoylar, zırhlı araçlar, sirenler, ambulanslar yok...
Sinemayı polisler sarmamış...
Kimse başbakanıı koruyan korumalar tarafından taciz edilmiyor...
Trafik tıkanmamış...
Yalnızca İsveç Başbakanı, bir İsveç vatandaşı olarak sinemaya gidiyor...
Ve sinemadan çıkarken, belki de haritada yerini bilmediği, dilini ve kültürünü hiç tanımadığı birisi tarafından sırtından kurşunlanarak öldürülüyor...
İşte terör bu...
Ve bugün, dünya terörünün PKK uzantısı Sakık'ın ifadeleriyle gün ışığına çıkıyor...
Dün Olof Palme'yle ilgili haber nedeniyle gelen sorulardan bir tanesi de şuydu:
- Sakık, böylesine önemli bir suikasti neden açıklıyor?
Bir başka soru daha:
- Bu itiraflardan mahkemede vazgeçebilir mi?
Sorularla ilgili yorum çok net:
- Öylesine çok detay vermiş ki, artık itiraflar kendi kendini doğruluyor...
Benzeri bir yorumu Ecevit de yapıyor...
Bunca detayın yalan ya da yanıltma olamayacağını söylüyor...
Ve dün akşam saatlerinde uluslararası terörle mücadele örgütleri, Dışişleri Bakanlığı'na başvurmaya başlıyor...
Aynı anda İnterpol, Türk İnterpol'ü ile bağlantıya geçiyor...
İnterpol'e Sakık'ın ifadelerinin detayları aktarılıyor...
Tabii bu arada ifadelerdeki "beyaz espadril" detayı İnterpol uzmanlarının dikkatini çekiyor.
Uzmanlar, suikastçinin Fransız gümrüğünden çıkarken ayağındaki beyaz espadrilin dikkat çektiği şeklindeki ifadeyi büyük bir titizlikle değerlendiriyorlar...
Çünkü Sakık ifadelerinde Harun kod adlı suikastçinin eylemden sonra elbise değiştirdiğini, ancak ayağındaki espadrilleri değiştirmeyi unuttuğunu açıklıyor...
Bu yüzden "beyaz espadril"lerin önemi artıyor.
O tarihlerde Fransız gümrüğünde görev yapan polisin bile bulunması söz konusu...
Evet, 12 yıl sonra Palme suikastini aydınlatacak kadar önemli görülen bu ifadeler artık dünya kamuoyunda...
Şimdi sıra "Barış güvercini"ne kıyan o kanlı elleri bulmaya geliyor...