kapat

ÇARŞAMBA 29 NİSAN 1998

Cengiz Çandar (e-posta:ccandar@sabah.com.tr )

Çözüme doğru mu?

Richard Holbrooke, Amerikan Başkanı tarafından "Kıbrıs sorunu"na el atması için atandığında, bu iş, yani soruna çözüm ihtimalleri her zamankinden daha fazla diye düşünmüştük. Ve, defalarca vurguladık: "Holbrooke'un Kıbrıs'ta nasıl bir çözüm yöntemi geliştireceğini ve çözüm formülü ortaya atacağını anlamak için, Dayton Anlaşması'na bakmak yeter"...

Washington'dan gelen haberler, Henry Kissinger'dan bu yana Amerika'nın ortaya çıkardığı en yetenekli diplomatın, "Daytonvar” bir Kıbrıs çözümü" için hafta sonunda Kıbrıs'a yola çıkacağını, "çantası"nda Kıbrıs Türk ve Rum liderleri Rauf Denktaş ile Glafkos Klerides'i 15 Temmuz'da "anlaşma sağlanana kadar" Washington yakınlarında bir yere "kapatmayı" tasarladığına ilişkin...

Holbrooke, ileri sürüldüğüne göre, tarafları uzlaştırdıktan sonra Bill Clinton'un katılmasıyla "Amerika'nın mührü"nü anlaşmanın üzerine vurduracak...

Tam tamına Dayton usžlü...

Ve, bu "usžl", mayıs sonunda Türkiye'yi ziyaret edecek olan Amerikan Dışişleri Bakanı Madeleine Albright tarafından açıklanacakmış... Yani, dünyanın tek süperdevleti olarak neredeyse tüm ağırlığını, dünyanın çözüm rotasına girmemiş pek az sorunundan biri olan Kıbrıs'ın üzerine bırakacak.

Gerçekçi olmak gerek, Amerika, bir kez, bir soruna çözüm yönünde el atıp, olanca ağırlığını koyarsa, bu "ağırlık"ın altından kıvrak bir hareketle sıyrılabilmek pek kolay değil.

Yakın geçmişten örnek mi istiyorsunuz? Alın, Kuzey İrlanda sorununu... Yüzyıllara dayanan ama en azından 77 yıllık, şiddet boyutu itibarıyla ise 1969'dan beri süregelen sorun, Clinton'un temsilcisi George Mitchell'in gözetiminde yürütülen müzakereler neticesinde "çözüm rotası"na en uzlaşmaz unsurlar biraraya getirilerek sokuldu.

Dünyada "kangren" haline gelmiş iki sorundan söz edilir: Kıbrıs sorunu ve Keşmir... Keşmir, dünya jeopolitik haritasında sapa bir yerde. Kıbrıs öyle değil. Avrupa yani Batı coğrafyası içinde, Doğu Akdeniz'de bir sorun. Üstelik, iki NATO ve dolayısıyla Amerikan müttefiki, biri Avrupa Birliği üyesi, diğeri AB'yi hedefleyen iki ülke, Türkiye ve Yunanistan arasında cereyan ettiği için, çözümü, Keşmir'e oranla "aciliyet" kespeden bir sorun.

Geçen yıl, Amerika'nın eski Kıbrıs Özel Koordinatörü Nelson Ledsky, bir sohbetimizde, "Holbrooke, acele etmeyecek. Avrupa ve hatta BM, enerjisini tükettikten bir yıl sonra devreye girecek" demişti. Gelişmeler ve Amerika'nın ağırlığını koyma zamanlaması, Ledsky'yi doğruluyor. Aralık 1997'deki Lüksemburg Zirvesi'nden sonra, Türkiye-AB ilişkilerinin kararması, Avrupa'nın Kıbrıs'a ilişkin rolünü bir hayli sakatlamıştı. Ayrıca, Türk diplomasisi, Avrupa manevra alanından mahrum kalınca, Amerikan diplomatik alanına dayanmaktan başka kendine bir alan da bulamaz hale gelmişti Amerika, Kıbrıs'a yönelik tüm ağırlığını, Türk tarafını da büyük ölçüde tatmin edici biçimde koyarsa, buna kolay direnilemeyeceği hükmüne varılabilir.

Dikkat ederseniz, bu köşede "Türkiye-KKTC Ortak Deklarasyonu" türünden pek önemsenen "diplomatik gelişmeler"e pek değinmedik. Esas olan, bu gibi diplomatik manevralardan ziyade, Holbrooke'un atacağı adımların zamanlaması ve içeriği idi.

Peki, "KKTC'nin ayrı bir devlet olarak tanınması"ndaki Türkiye pozisyonu ne olacak? Bu soruyu daha önce de sormuş ve cevabını, "Dayton Anlaşması'na bakın bulursunuz; orada Bosna-Hersek devleti içinde yarı bağımsız, kendi ayrı siyasi kişiliği olan Republika Srpska'nın statüsüne bakın; KKTC'nin muhtemel statüsünü görün" diye vermiştik. Washington'dan sızan haberler, bunun böyle olacağına işaret ediyor.

Kısacası, 1998 çıkmadan, Kıbrıs'ta çözüm çıkabilir; bu ihtimal ile seçim tarihi arasında bağlantıyı da kurabilirsiniz...

NOT: Hepinize ve herbirinize çok çok teşekkür ediyorum...


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr