kapat

ÇARŞAMBA 29 NİSAN 1998

Can Ataklı (e-posta:ataklic@sabah.com.tr )

Mişa'yı göndermeye kıyamadık

Pazar günü başımızdan geçenleri anlatmaya çalıştığım yazı beklemediğim kadar büyük ilgi görmüş. Öncelikle şahsen tanıyan pekçok dost ve arkadaşımız evi ve gazeteyi arayarak "Geçmiş olsun" dileklerini iletti. Ayrıca yine çok sayıda okur da faks, mektup, telefon ya da e-mail kanallarını kullanarak üzüntülerini bildirdiler. Herkese çok teşekkür ederiz. Böyle zamanlarda hatırlanmak ve sevgi görmek insanı tarifsiz mutlu ediyor. Hemen belirteyim, Begüm'ün burnu iyi, ameliyata gerek kalmadı. Komşumuz Şaylan Yalnızoğlu iyileşti, köpeği ise hayata döndü, yakında yine yürüyüp koşabilecek.

Bu arada yakınlardan ve okurlardan arayan pekçok kişi "müthiş köpeğimiz Mişa'nın" akıbetini öğrenmek istiyor. Bu kişilerin büyük çoğunluğu da "Mişa'yı başka yere gönderme kararınıza üzüldük" diyorlar.

Bu konudaki uyarıların başında şu geliyor: "Köpekler eve ve ev sakinlerine çok bağlanırlar. Bu nedenle, başka bir yere gitmeleri halinde derin bir mutsuzluğa düşerler. Ayrıca, köpek sevgisi bir başkadır. Aynı mutsuzluğu siz de yaşarsınız."

Bunun ne kadar doğru olduğunu son birkaç gün içinde biz de gördük, anladık. Bütün mahalleye karşı zor durumda kalmanın heyecanı ve endişesi içinde bağrımıza taş basarak aldığımız "Mişa bir arkadaşımızın evine gidecek" kararını durdurduk. Şimdi Mişa ve Çinka için özel bir kulübe inşa edildi. Bahçenin etrafına konan ve estetiği bozmayan tellerle dışarı kaçacak yerler kapatıldı.

Yani Mişa, 4 yıldır olduğu gibi bizimle kalmaya ve yeni arkadaşı Labrador cinsi Çinka ile yaşamaya devam edecek.

Zararı yok

Yine arayan bizi tanıyan pekçok dostumuz arkadaşımız "Sizin Mişa da neler yapıyormuş öyle, artık size gelmeye çekiniriz" dediler.

Bu gerçek değil, kimsenin çekinmesine gerek yok. Çünkü Mişa inanılmaz uysal ve uyumlu bir köpek. Bugüne kadar ne birine saldırdığı ne de huysuzluk ettiğini hiç görmedik. Tek takıntısı var, o da kediler ve süs köpekleri. Sanıyorum süs köpeklerini kedi olarak algılıyor. Bunun dışında evin içinde gezinir, isteği yerde yatar uyur. Hele çocuklara karşı özel bir ilgisi ve yakınlığı vardır. Bir keresinde eve bebekli bir arkadaşımız gelmişti. Mişa onun bebek olduğunu farkedince, gidinceye kadar yanında oturup ayrılmadı, bir anlamda onu korudu.

Geçen yıl yine mahallede küçük bir olay yaşamıştık. Çocuklardan (4-5 yaşlarında) biri Mişa'yı seviyormuş. Mişa o sırada bir kedi görmüş ve peşine düşmüş. Tabii, güçlü hayvan, hızla koşunca çocuğu düşürmüş. Bir anda ortalık karıştı. Çocuğun annesi babası köpeğin saldırgan olduğunu ileri sürmek istediler. Bereket küçük çocuk araya girdi de gerçeği anlattı, herkes yatıştı.

İşte böyle. Mişa çok iyi bir köpek ve bizimle kalmaya devam edecek.

İnternet'i olanlar için hava durumunu öğrenmek çok kolay

Bir yere gideceksiniz ya da sürekli yağan yağmurdan bunaldınız ve hava durumunu öğrenmek istiyorsunuz. İnternet'i olanlar için artık bu çok kolay, üstelik galiba en doğrusunu öğrenmek için de çok etkili bir yol. Bunun için şunu yapın: İnternet'te Yahoo, Exite, Alta Vista gibi arama motorları var. Bunlardan Exite'a girince "Search" bölümüne "Weather Underground" yazın. Aramaya başlatın. Önünüze gelen satırlardan "Weather net"i seçin. Buradan "Turkey" bölümüne girerseniz, önemli merkezlerin hava durumu dökümü geliyor. bu listede Türkiye'deki bütün iller olduğu gibi önemli ilçeler de var. İstediğiniz kentin üzerine "tık"layın, burayla ilgili tüm hava tahminlerini anında görüyorsunuz. Özellikle seyahate çıkan ve gittikleri yerin hava durumunu merak edenler için çok kullanışlı. Hepinizin "hava"sı iyi olsun.

Kapalı garajdaki arabaya ceza

Mustafa Derya Almanya'da oturan bir yurttaşımız. Türkiye'ye geldiğinde kullanmak üzere istanbul'dan bir otomobil alıyor. Daha sonra Almanya'ya dönerken bu arabayı Çorlu'daki evinin garajına kilitliyor. Mustafa Derya Almanya'dayken oğlu bir gün telefonla arayıp "baba senin arabaya ceza geldi, Bakırköy'de kırmızı ışığı ihlal etmişsin" diyor. Mustafa Derya tabii ki çok şaşırıyor, çünkü cezanın kesildiği tarihte kendisi Almanya'da arabası ise Çorlu'daki kapalı garajda, anahtarı da kendisinde.

Mustafa Derya Türkiye'ye geldiğinde zorunlu olarak cezayı ödüyor.

Şimdi burada üç ihtimal var. Ya plaka güvenlik kuvvetleri tarafından pekçok zaman olduğu gibi kullanılmıştır ya da biri sahte plaka ile geziyordur. Son ihtimal ise trafik polisinin plakayı yanlış yazmış olması. Sonuçta Mustafa Derya haksız yere ödediği cezayı kime şikayet edeceğini kara kara düşünüyor.

Bari son iki hafta düşmanlık körüklemeyelim

Şunun şurasında iki hafta kaldı. Ak mı kara mı belli olacak. İster Galatasaray şampiyon olsun, ister Fenerbahçe. Bu lig bitecek. Ama ısrarla körüklenen "düşmanlıklar" bu ligle bitmeyecek, bizi çok üzecek olaylarla gelecek yıllara da yansıyacak.

Son hafta maçları izledik hepimiz. Şimdi, söyler misiniz Allahaşkına, tuttuğunuz takımın maçına gidince ne yaparsınız? Doğal olarak takımınızı destekleyen sloganları bağırır, iyi hareketleri alkışlar, kötü anlarda ise protesto edersiniz.

Ama gelin bir de bizim "büyük!" kulüplerin maçlarına bir bakın. Taraftarlar 90 dakikalık maçın neredeyse 70 dakikasında kendi takımlarını desteklemek yerine, o sırada başka yerde maç yapan rakipleri aleyhine, sinkaflı küfürlerle bağırıyor.

Bu, sanmıyorum ki dünyanın bir başka ülkesinde olsun. Belki o sırada oynadığınız karşı takım aleyhine bağırabilirsiniz ama olmayan bir rakibe bağırmak bize özgü birşey herhalde.

Bu lig ne yazık ki bu tür düşmanlıklarla bitecek anlaşılan. Ama yeni lig başlamadan önce, sporla ilgili herkes, kulüp yöneticileri, teknik heyetler, futbolcular, federasyon, spor yazarı olan olmayan gazeteciler, televizyoncular taraftar temsilcileri, amigolar, biraraya gelmeli futbolu çirkinleştiren, toplum içinde düşmanlıklara yol açan davranışların önlenebilmesi için elbirliği ile kararlar almalı.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr