kapat

ÇARŞAMBA 29 NİSAN 1998

Çetin Altan (e-posta:caltan@sabah.com.tr )

"Ebedi Şef", "Milli Şef" hipnozlarının değişik sahneleri

İsmet Paşa'nın "Milli Şef" olduğu dönemlerde, Ankara Etnografya Müzesi'ndeki katafalkın altında yatan Gazi'ye de "Ebedi Şef" unvanı verilmişti.

"Milli Şef"in geniş çaplı kadro değişikliğinden yararlanmış olanlarla, zarara uğramış olanların, biri "Ebedi" öteki "Milli" olan her iki Şef hakkındaki değerlendirmeleri birbiriyle taban tabana zıttı.

"Ebedi Şef"den yana olanlar, İsmet Paşa için:

- Gazi'nin tırnağı bile olamaz, derlerdi.

"Milli Şef"den yana olanlar ise şöyle derlerdi:

- Şükür ki millet eski Çankaya taifesinden kurtuldu.

* * *

Yaşlı yazarlar, siyasetçiler, gazeteciler arasında nüktenin bini bir -paraya giderdi.

Hemen her akşam Karpiç'in Amerikan-Bar bölümündeki ünlü yuvarlak masasında, enseye doğru, uçları hafif kıvrık ve seyrek beyaz saçları, sakin mavi gözleriyle Akagündüz, uzun viski bardağına konmuş beyaz rakısını, aceleci olmayan aralıklarla içerken bazen kısa bir fıkra anlatır:

"Paşa'nın konağına yeni bir aşçı yamağı gelmiş. Arkadaki mutfak bahçesinde dolaşan tepeli tavukları görünce Aşçıbaşı'ya sormuş yamak:

- Usta bunların adı ne?

Aşçı da adlarını bilmediği için:

- Bunlar onlardır, demiş.

- Ya tepelerindeki ne öyle?

- Onlar onsuz olamazlar."

* * *

Akagündüz'ün kırk yılda bir anlattığı bir başka fıkra da yine konağa yeni gelmiş aşçı yamağı üstüneydi.

Yamak bu kez Plymouth'ları göstermiş:

- Adı ne bunların usta, demişti.

Usta:

- Onların adını ben de bilmiyorum, demişti Paşa'ya sormak gerek.

- Peki Paşa bilir mi?

- Paşa da bilmez ama, onun dediği dediktir.

* * *

İsmet Paşa zamanında "Ebedi Şef"in adı öyle beş vakit ezan gibi, sabahtan akşama tekrarlanıp durmazdı.

İsmet Paşa'ya Atatürk'ün en büyük tarafının ne olduğu sorulduğunda da şöyle derdi:

- Her yanıyla büyüktü o. Ama en büyük yanı politikacılığıydı.

Nedense İnönü, Gazi'nin politikacılığını askerliğinden daha önde görürdü.

* * *

İsmet Paşa, muhalefete düştükten sonra, eski TBMM'deki CHP'nin küçük grup odasında bazen çarpıcı anlatımlar yapardı. Bir gün de kendi kuşağınının militerleri arasında siyasal eğilimlerin, daha askeri okuldayken başlamış olduğunu belirttikten sonra şöyle demişti:

- Onun için biz Kuleli ile Harbiye'ye, değil kitap, gazete falan; Karagöz'le Köroğlu gibi basit dergilerin bile girmesini yasaklamıştık.

İnönü asker kökenli siyasetçilerden sanırım pek hoşlanmazdı.

* * *

Bizdeki bazı siyasetçi generallerin, Karamanlis'in rotasını dahi algılayamamış ve iç politikada "iti ite kırdırma" formülleriyle, "donumuza kadar her şeyimizi Amerika veriyor" propagandalarına savruluvermiş olmalarını anımsarsak; İsmet Paşa'nın kaygılarına da hak vermek gerekir belki.. Emekli Oramiral Erkaya dahi İmam-Hatip okullarının pıtıraklaşmasına Evren Paşa'nın öncülük ettiğini açıklama gereğini duymuştu...

Günümüz politikasındaki sığlıklar ve ilkel kurnazlıklar, Soğuk Savaş yıllarındaki görgüsüzlüklerle çapsızlıkların suladığı osuruk otları gibi her yanı kaplamada...MDemagojilerin yerini saydamlık aldığı ölçüde, bu tür aşırı yozlaşmalar da kendi kendini arıtmaya başlar inşallah..


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr