ÇARŞAMBA 29 NİSAN 1998
Sedat SERTOĞLU yazıyor,
Şemdin Sakık'ın, döneminin en önde gelen politikacılarından biri olan Olof Palme'yi PKK'nın öldürdüğü açıklaması üzerine, İsveçli diplomatlarla konuştuk..
Haber onlar için de çok büyük sürpriz olmuştu.. İsveç'in İstanbul Başkonsolosu Büyükelçi Henrik Liljegren bu konuda Ankara tarafından kendilerine verilecek resmi açıklamayı beklediklerini, bunu Stockholm'e derhal ulaştıracaklarını söyledi..
Henrik Liljergen, İstanbul'dan önce İsveç'in Washington Büyükelçisi görevinde idi. Eşi Türk olan büyükelçi, Washington'daki görev süresi bitince kendi isteği ile 1980'li yıllarda görev yaptığı ve çok sevdiği Türkiye'ye dönmüş.. Tünel'deki İsveç Konsolosluğu'nda kendisi ile dün yediğimiz öğle yemeğinde, bu konuda yukardaki açıklama dışında bir şey söylemedi..
Öğrendiğimize göre, İsveç'in Ankara Büyükelçiliği, kendilerine verilen bilgileri, Dışişleri Bakanlığı'na gönderecek.. Dışişleri Bakanlığı da bunu, hem polise, hem de parlamentoda kurulu olan Palme Komisyonu'na iletecek.. Bundan sonra ne olacağına onlar karar verecekler..
Büyükelçi Liljergen ile konuşmadan çıktıktan sonra hafızamızı biraz zorlamaya başladık.. Bütün dünyada büyük şok yaratan Palme cinayeti yıllarına döndük..
Yani kendimizi bir tür zaman makinesine koyduk..
Ve vardığımız yerde, karşımıza Stockholm polis şeflerinden Holner çıktı.. Holner, PKK'lıların konuşmalarını dinlemiş ve Apo'nun Palme'yi öldürten emrinin kod adı olduğu öne sürülen "Düğün" kelimesinin geçtiği cümleyi tespit etmişti.. İsveçli polis şefi bundan sonra PKK üzerindeki vidaları sıkmaya başlamıştı. PKK'lıların telefonlarını dinliyor, ev hapisleri, gözaltılar, takipler uyguluyordu.. Ama gücü yetmedi.. İsveç'te PKK'nın müthiş etkisi altında olan baskı grupları Parlamento'yu etkiledi ve polis şefi Holner görevinden alındı.. O da mesleğinden istifa ederek buna karşılık verdi..
Demek ki Apo'nun "Evet, adamı düğüne gönderin" cümlesini İsveç polisi 1986 yılından beri biliyordu..
Bu durumda, Şemdin Sakık'ın şimdi söyledikleri ile, İsveç polisinin 12 yıl önce tespit ettikleri arasında ciddi paralellikler var..
Yani Şemdin Sakık, Olof Palme'nin öldürülmesi konusunda doğruyu söylüyor olabilir..
Tabii burada birkaç engel de var.. Bunlardan birincisi, Palme'nin eşi Lizbeth'in bundan birkaç ay önce Christer Pettersson isimli alkolik ve uyuşturucu bağımlı bir kişiyi, eşinin katili olarak teşhis etmesi. İsveç polisinin birkaç aydır üzerinde durduğu Pettersson sabıkalı bir kişi..
İkinci ise cinayette kullanılan silah ortada yok..
Ancak İsveç polisinin Palme dosyasını kapatmadığını görüyoruz. Çünkü gerek polis, gerekse Parlamento'da o dönemde kurulan özel komisyon, hâlâ bu konu üzerinde çalışıyor..
Peki şimdi ne olacak?
Bu sorunun cevabını İsveçliler verecek..
Dün dünyanın dört bir tarafından meslektaşlarımız aradı.. Sorular sordular. Şimdi herkes soruların cevabını bekliyor.. İsveçliler'in ellerini çabuk tutmaları lazım..