ÇARŞAMBA 29 NİSAN 1998
Fazilet Partisi Meclis Grup Başkanı Recai Kutan, Fazilet Partisi'nin Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir şiir okuduğu için 10 ay hapis cezasına çarptırıldığını söyledi. Yargıtay'ın da bu kararı onaması durumunda "Erdoğan gibi büyük bir kabiliyet"in siyaset yapamayacağını ifade eden Kutan, milletvekillerince uzun süre alkışlanan sözlerine şöyle devam etti:
"Tayyip Erdoğan bir şiir okudu, hakkında mahkumiyet kararı verildi. İleride birileri çıkıp, mutat okuduğumuz İstiklal Marşı'nın iki kıtasından sonraki kıtaları okuduğu takdirde onlar hakkında da bir ceza karar verilir mi, verilmez mi diye bir endiye içindeyiz. Akif, İstiklal Marşı'nın bir kıtasında, (Gönlümün ilahi budur senden emeli, Değmesin mabedimin üstüne namahrem eli, Bu ezanlar ki şahaadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli...) diyor. Bu mantıkla bu kıta da bir ceza soruşturmasına sebep verebilir."
Recai Kutan, Cumhurbaşkanı Demirel'in fıkra anlattığını, Tayyip Erdoğan'ın da şiir okuma modası getirdiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Ben de, Erdoğan'ın getirdiği bu modaya uygun olarak, içinde bulunduğumuz dönemi fevkalade iyi yansıtan Arif Nihat Asya'nın bir dörtlüğünü okumak istiyorum. Umut ediyorum ki, onun hakkında da bir cezai takibat yapılmaz:
Sessizce düşünsek duyacaklar bir gün,
Olmazları olmuş sayacaklar bir gün,
Onlar bu vehimle ellerinden gelse,
Rüyalara sansür koyacaklar bir gün...
Kutan, seçimin 28 Mart 1999'da yapılması yönünde verilen kararın son derece yanlış olduğunu söyledi. Türkiye'nin seçim havasına girdiğini, bu nedenle de zaman kaybetmeden seçimlerin en kısa sürede yapılması gerektiğini kaydeden Kutan, en iyi tarih olarak bu yılın Eylül, Ekim aylarını gösterdi.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın komutanlarla tartışmasında olduğu gibi, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile seçim tarihine ilişkin yaptığı toplantı sonrasındaki açıklamasından da (U) dönüşü yaptığını iddia eden Kutan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yılmaz, son basın toplantısında ve ondan sonraki toplantılarda fevkalade pembe bir tablo ortaya koydu. Meğer Türkiye'de işler o kadar iyi gidiyormuş ki... Eğer bundan samimi ise Yılmaz'da bir yönüyle görme bozukluğu da başlamış durumdadır. Bu ve buna benzer yalpalamalar, Yılmaz'ın artık bunaldığını, bu yükü kaldıramadığını ortaya koymaktadır."
Kutan, cep telefonlarının ihalesinin "çok büyük başarı" olarak nitelenmesini de doğru bulmadığını söyledi. Türkcell'in 900 bin ila bir milyon arasında abonesi olduğunu, buna karşı Telsim'in 250-300 bin abonesi bulunduğunu, her iki kuruluşun Hazine'ye 500'er milyon dolar ödeme yaptığını hatırlatan Kutan, "Demek ki 1 milyar dolar değil, 1 milyon 250, 1 milyon 300 bin abone karşılığında Hazineye 2.5 milyar dolar para girmesi lazımdı" dedi.
Yılmaz başkanlığındaki hükümetin bittiğini, CHP'nin oyuncağı haline geldiğini öne süren Kutan, muhalefet partileri olarak geçen hafta oluşturdukları "demokrasi platformuna" diğer partilerin de katılarak, Türkiye'nin biran önce seçime götürülmesini istedi.
FP Grup Başkanı Kutan, Şemdin Sakık'ın sorgulanması olayına da değinerek, sorguların gizli olduğuna işaret etti. Kutan, buna rağmen Sakık'ın ifadelerinin gazetelerde yayınlandığını, bu ifadelere göre de bazı işadamları, dernek mensupları, siyasiler, milletvekili, köşe yazarları ve bazı gazetelerin itham altında kaldığını bildirdi. Kutan, "Yayınlanan bu ifadeler nasıl ele geçirilmiştir? Gizli olması gereken bu ifadalerin yayınlanması suçtur. Savcılar neredeler? Kendilerine suç duyurusunda bulunuyorum" dedi.