kapat

Ali Rıza Kardüz (e-posta:arkarduz@sabah.com.tr)

Kilise ve Cami

İstanbul'da Hasköy Ermeni Protestan Kilisesi'ni Beyoğlu Belediyesi sağlık ocağına dönüştürüyor. Bodrum'da Kale içindeki küçük kiliseye Kültür Bakanlığı minare yaptırıyor. Bu kiliselerin geçmişi nedir? Neler oluyor? Örendiklerimi sayın okuyucularıma aktaracağım.

Çıksalın Ermeni Protestan Kilisesi

Çıksalın, Haliç Köprüsü'nün Hasköy yakasındaki ayaklarının altında kalan toprakların ismi. Buralarda eskiden Ermeni asıllı Türk vatandaşlar yaşarmış. İki okulları, bir hastaneleri, bir yetimhaneleri ve bir de mezarlıkları varmış. Bu bölgedeki Ermeni vatandaşlarımız değişik nedenlerle Çıksalın'ı ve İstanbul'u ve Türkiye'yi terk etmiş. Haliç köprüsü yapılırken mahalle köprünün ayakları altında yok olmuş. Kala kala Ermeni mezarlığı ile bu mezarlığıa bitişik Çıksalın (Hasköy) Ermeni Protestan Kilisesi kalmış.

Ancaaaaakkkk... Türkiye'de halen sadece yüz Ermeni Protestan vatandaşımız yaşıyor. Gregoryan Ermeni vatandaşlarımızın sayısı ise yüz bin. Ermeni Protestan vatandaşlarımızın Çıksalın Kilisesi dışında iki kiliseleri daha var: Gedikpaşa ve Beyoğlu Aynalıçeşme Ermeni protestan kiliseleri. Ermeni Gregoryan vatandaşlarımızın ise Diyarbakır, Hatay, Kayseri'de birer, İstanbul'da 39 kliseleri var.

İçişleri Bakanlığımız, kilise vakıflarının, kilise çevrenide yaşayanlar tarafından oluşturulmasını ve yönetilmesini istiyor. Halbuki her kilisenin çevresinde yeter sayıda Ermeni vatandaşımız yok.

Örneğin Hasköy'de hiçbir Ermeni yok!.. Böyle olunca da Hasköy'deki Çıksalın Ermeni Kilisesi sahipsiz kalmış. Bu kilisenin tarihi 1852'lere gidiyor. 1859 yılında alt katı okul, üst katı kilise olarak bugünkü yapı inşa edilmiş. Okul 1922 yılına kadar öğretim yapmış. Kilise sahipsiz kalınca bölgedeki gecekondulaşmadan nasibsini almış. Yıkılmış, soyulmuş. Dört duvar haline gelmiş.

Beyoğlu Belediyesi iki yıl önce Beyoğlu Aynalıçeşme Ermeni Proteston Kilisesi adına kayıtlı kiliseyi kamulaştırmış.

Kilise sağlık ocağı olacak

Belediye kilisenin rölövesini çıkarttırmış. Tarihi eser statüsünde ve KİT alanı içinde bulunan yapı için Anıtlar Kurulu'ndan izin alınmış. Şimdi yerine kilise benzeri bir bina ve ona bağlı bir pavyon inşa edilecek.

Burasının kadın, doğum ve çocuk hastanesi olarak kullanılacağı belirtiliyor.

Ben belediyenin tüm duvarları yıkıp, rölöveye göre yeni bir bina yapacağını sanıyordum. Bir arkadaşıma rica ettim. Gitti. Son durumu gördü. Kilisenin ön cephe ve sağ duvarı duruyormuş. Restorasyon bu iki duvar konularak yapılıyormuş.

Ermeni bir vatandaşımız ile görüştüm. "Ermeni nüfusunun azalması, ve de kilise vakıflarının sadece çevrede yaşayanlardan oluşabileceği hakkındaki ısrarlar nedeniyle Çıksalın Ermeni Protestan Kilisesi'ne sahip çıkma şansı kalmamıştı. Bu durumda Ermeni vatandaşlar belediyenin binayı restore etme girişimine tabi ki olumlu bakıyor. Gönül bu tip yaklaşımlarda önceliğin müzeye verilmesini ister. Müze imkanı yoksa tabii ki ikinci tercih sağlık tesisidir. Ama önemli olan tarihi yapıların kimliğinin silinmemesi, yaşatılmasıdır. Benzerinin yapılması yerine, aslının korunmasıdır."

Bodrum Kalesi'ndeki camiin hikayesi

Şimdi de gelelim Bodrum Kalesi'nde küçük kilisenin camiye dönüştürülme hiyakesine...

Bu hikayeyi iki yazardan alıntı ile vereceğim. Avram Galanti Bodrumlu isimli yazar kale içindeki klisenin 123 yılında Sultan Süleyman tarafından camiye dönüştürüldüığünü, minarenin 26 Mayıs 1915 tarihinde Fransız Kruvazörü'nün topuyla yıkılmasına kadar buradan hergün ezan okunduğunu yazar.

(Avram Galanti Bodrumlu, Bodrum tarihi, Bosav Yayınları 1966, sayfa 74-75) Bodrum Kalesi Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen'in Dönmez Ofset tarafından yayınlanan Bodrum, Antik Halikarnassos isimli kitabında "Klise-Cami" ile ilgili olarak yazılanları aynen aktarmak istiyorum. Aynen aktarayım ki, işin aslını-faslını müze müdürünün kaleminden okuyunuz. Küçük kilise (şapel) gotik tarzında güzel bir yapıdır. Şovalyelerin şapelidir.

"Bu şapel kalenin yapımının başlamasıyla (1402-1437) öncelikle bitirilen yapılardandır. 159-1520 yılları arasında İspanyol şövalyeleri tarafından onarılmıştır. Plan ve süslemelerde İspanyol etkinliğini göstermektedir. Şapelin ön cephesi oldukça süslüdür. Giriş ortada büyük, yanda ise iki küçük kapıdan sağlanmıştır.

Yandaki kapıların hemen üstünde, kemerli birer pencere bulunmaktadır. Orta kapı üzerindeki üst üste iki pencere ve bitkisel süslemeler gerek yapım tekniği, gerekse özellikleri açısında geotik tarzın güzel örneklerindendir. Tam tepede ise akroter süslemesi bulunmaktadır.

Şapel tümüyle devşirme malzemeden yapılmıştır. Yan duvarlarda görülen yeşil taşlar Mavsoleion'dan getirilmiştir. Ön cephede, köşe taşları üzerinde şapelin onarımına katkıda bulunan İspanyol şövalyelerinin adları ve 1519-1520 tarihleri okunmaktadır. Kale ve yörenin Türkler tarafından fethedilmesinden sonra şapel, Osmanlı geleneğine uyularak bir minare eklenmesiyle camiye dönüştürülmüştür. Ön cepheye ise minareye çıkmak için taş bir merdiven ilave edilmiştir. 1671'de Bodrum'u ziyaret eden Evliya Çelebi buraya Süleymaniye Camii dendiğini söylemektedir. Şövalyelerden kalma ahşap iç süslemeler, Fransız bombardımanı sırasında yanmış, minare ise yıkılmıştır (1915). Sağ üst köşede minarenin halka taşı görülmektedir."

Bodrum Kalesi'ni gezenler, Müze Müdürü Oğuz Alpözen'in kitabında yazdığı yıkılmış minarenin "halka taşını" hatırlarlar. Şimdi bu halka taşının üzerine, 1915 yılında Fransız Kruvazörünün bombası ile yıkılan minare yeniden inşa edilmektedir. Ben bunları neyin ne olduğunu bilelim de, tartışırken yanlış şeyleri tartışmayalım diye hatırlatmak için yazıyorum.


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr