kapat

02 MART 1997 PAZAR
Fatih Çekirge
MGK'dan laiklik için 20 önlem

Milli Güvenlik Kurulu toplantısının sonunda yayınlanan bildiride özellikle, "yasalarla belirlenmiş kuralların gözardı edilerek, yapılan çağdışı uygulamaların da hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağı" ifadesinin kullanılması dikkat çekiyor. Ve bir başka önemli kelime bildirinin son paragrafında geçiyor: "Açıklanan bu esaslar aksine davranışların, toplumumuzda huzur ve güveni bozarak yeni yaptırımlara ve gerginliklere neden olacağı değerlendirilmiş..." İşte MGK'nın uzamasının nedeni "bu yaptırım" sözü...

Dokuzbuçuk saat süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısının en kritik anı, yayınlanan bildirinin içeriği ve komutanların ortaya koyduğu tedbirler paketinin görüşülmesi sırasında yaşanıyor.

Bildiride özellikle, "yasalarla belirlenmiş kuralların gözardı edilerek, yapılan çağdışı uygulamaların da hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağı" ifadesinin kullanılması dikkat çekiyor.

Bir yetkili buradaki "uygulama" sözünün "hükümet yetkilileri"ni kapsadığını söylüyor.

Ve bir başka önemli kelime bildirinin son paragrafında geçiyor:

"Açıklanan bu esaslar aksine davranışların, toplumumuzda huzur ve güveni bozarak yeni yaptırımlara ve gerginliklere neden olacağı değerlendirilmiş..."

İşte MGK'nın uzamasının nedeni "bu yaptırım" sözü...

Bu aşamada komutanlar bildiriye yaklaşık 20 tedbir eklenmesini istiyorlar.

Tedbirlerin detayına girmeden önce, bir konunun altını çizmek gerekiyor.

O da şu:

Bu MGK toplantısı, bu tarihten itibaren Milli Güvenlik Kurulu'nun hükümet uygulamalarında çok ciddi bir denetim hakkı elde etmesini sağlıyor.

Bir başka deyişle MGK "istişari organ" statüsünden kurtulup, bir "denetleme ve uygulatma organı" haline geliyor.

Az sonra detaylarını aktaracağım tedbirler paketi de dikkate alındığında, MGK önümüzdeki dönemde Türkiye ile ilgili bütün hassas kararlarda tavsiye boyutundan da öte bir etkinlik kazanacak.

Bu anlamda dokuzbuçuk saatlik MGK toplantısının Türkiye'nin hükümet etme sisteminde yeni bir dönemi başlattığını söyleyebilirim.

Evet, MGK bu boyutuyla takip edecek, denetleyecek ve gerekirse müdahale edecek.

Bu da Cumhurbaşkanı'nın daha etkin bir konuma geldiğini gösteriyor.

Çiller'in önerisi

Toplantıda Çiller'den de bir öneri geliyor.

Çiller, bildiriye, Avrupa Birliği'ne ait bölümün girmesini öneriyor.

Ve bir paragraf olarak "demokrasimiz hakkında kuşkulara yol açacak her türlü spekülasyona son vermek gerektiği" ifadesi bildiriye konuluyor.

Bu arada komutanların önerdiği tedbirler teker teker sıralanıyor. Tedbirler anlatılırken, hükümet kanadı, bazı maddeler üzerinde konuşulması gerektiğini söylüyor.

İşte bu arada bazı diplomatik "tartışmalar" yaşanıyor.

Örneğin, tedbirler arasında yeralan, "Kuran kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı denetimine verilmesi" maddesi üzerinde karşılıklı olarak konuşuluyor.

Ve bu noktada Cumhurbaşkanı tedbirlerin yeniden gözden geçirilerek yayınlanması konusunda görüş bildiriyor.

Aynı şekilde yine yasal dayanağı olmayan birçok İmam Hatip Lisesi'nin Meslek Lisesi'ne dönüştürülmesi de gündeme geliyor.

Ayrıca, birçok tarikatın da yasalara aykırı olarak faaliyet gösterdiği ve bu faaliyetlerin durdurulması gerektiği dile getiriliyor.

Bu doğrultuda Cumhurbaşkanı, tarikatlar konusunu gündem dışına çıkarıyor.

Böylece önlemler paketi bir süre erteleniyor.

Tedbirler ne?

Peki MGK bildirisinde yeralmayan, ancak önümüzdeki günlerde gündeme gelmesi beklenen bu tedbirler nedir?

Dün, birkaç yetkiliyle bu tedbirler üzerine konuşuyorum. Tedbirlerin ağırlık noktasını laiklik ve Atatürk devrimleri oluşturuyor.

Şöyle sıralayabilirim:

- Laiklik karşıtı akımlara karşı Ceza Yasası'nda düzenleme yapılması

- Atatürk devrimlerine karşı irtica modeline yönelik bir devlet oluşumunu önlemek üzere mahalli idareler ve yasalardaki boşlukların doldurulması

- Atatürk devrimlerinden bahisle, Tevhid-i Tedrisad Kanunu'nun uygulanması. (Burada Başbakan'ın, Atatürk devrimlerini içeren yasalara aykırı olarak tarikat şeyhleriyle Başbakanlık Konutu'nda yemek yemesi olayı hatırlanıyor)

- Kılık Kıyafet Yasası'nın geciktirmesiz uygulanması. (Kılık Kıyafet Yasası'na aykırı olarak mahkemelerde, kamu kurumlarında yaşanan olaylara izin verilmemesi)

- Bu uygulamaların takibini sağlayacak bir Koordinasyon Merkezi oluşturulması

- Belediye başkanlarının yaptığı uygulamaların hukuki sorumluluğu ve cezai müeyyidelerinin yeniden düzenlenmesi, bu konudaki yasal boşluğun giderilmesi. (Burada partileriyle olan ilişkilerine dikkat çekiliyor)

- Kuran kurslarının denetiminin Milli Eğitim Bakanlığı'na bırakılması

- Yargının bağımsızlığını arttırıp, üzerindeki siyasi baskı unsurlarının ortadan kaldırılacak bir düzenlemeye gidilmesi. Adalet Bakanlığı ile savcılık müessesesi arasındaki hukuki ilişkinin yeniden düzenlenmesi. (Adalet Bakanlığı'nın savcılar üzerinde etkili olması nedeniyle, yasaların uygulanmasında sorun çıktığı hatırlatılıyor)

- TSK'ya karşı yapılan bilinçli saldırılar için bir yeni yasal düzenlemeye gidilmesi (Ordudan atılanlara hükümet üyelerinin devlette iş vermesi sıkıntı yaratıyor. Bunu engelleyecek bir yasal düzenleme)

- Pompalı tüfek gibi ateşli silahların kayda alınmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılması

- Devlet içinde gerçekleştirilen kadrolaşmaların politizasyondan arındırılmasını içeren yasal düzenlemenin yapılması

- Devlete karşı Anayasa'nın temel ilkelerine yönelik medyadaki yayınlara karşı yasal düzenlemelerin ve uygulamaların bir an önce yerine getirilmesi.

Sincan ve İran

Evet, MGK'da gündeme gelen tedbirler başlıklar halinde böyle sıralanıyor.

Bu aşamada komutanlardan Sincan Belediye Başkanı konusunda da bir talep geliyor. O da, başkan hakkındaki yasal işlemlerin bir an önce tamamlanması ve bu tür faaliyetleri men edecek tedbirlerin alınmasını içeriyor.

Konu Sincan'a gelince İran üzerine de uzun konuşmalar gerçekleşiyor.

Toplantının bir başka ilginç anı ise, Erbakan ve Çiller'in laiklik üzerine yaptığı konuşmalar sırasında yaşanıyor.

Çiller'in laiklik sözü

Komutanlardan gelen keskin laiklik uyarılarının ardından Erbakan, ekonomik verilere ilişkin uzun bir "icraatın içinden" konuşması yapıyor ve ardından laiklik meselesine geçiyor.

Başbakan, "Laiklik din ve vicdan hürriyetidir. Bizim anladığımız laiklik Batı'daki gibidir" dedikten sonra, Almanya'dan, ABD'den örnekler veriyor.

İşte bu aşamada Çiller, laiklik üzerine Erbakan'la ters düşecek bir ifadede bulunuyor:

"Laiklik sadece din ve vicdan özgürlüğü demek değildir. Laiklik, İslam hukukunun kullanılmamasını ve kadın haklarının olduğunu kabul etmek ve içine sindirmektir."

Çiller bu sözleriyle, RP'nin İslam hukukuna yönelik isteklerine izin vermeyecekleri mesajını ortaya koyuyor.

Takip gerekir

Evet, dokuzbuçuk saat süren MGK toplantısında komutanlar, hükümet uygulamalarından doğan anti-laik atmosfer ve İran rejimine yönelik bazı hareketlenmeler konusunda duydukları rahatsızlığı açık açık dile getiriyorlar.

Başbakan Erbakan ise, bu rahatsızlığa neden olacak herhangi bir şey olmadığı düşüncesinde devam ediyor ve bu rahatsızlıkların "beslenme hortumları kesilmiş bir kısım holdingler" tarafından çıkarıldığı mesajını iletiyor.

Bu mesajı da uzun uzun anlattığı İcraatın İçinden konuşmasında veriyor.

Toplantının sonucuna gelince, MGK sonrası geç saatlere kadar Ankara kulisleri dalgalanıyor.

Çiller, arkadaşlarıyla yaptığı değerlendirme sırasında, ortada büyük bir sorun olmadığını vurgularken şöyle diyor:

"Sayın Cumhurbaşkanı, toplantının sağlıklı gidebilmesi için harika bir performans gösterdi, çok yardımcı oldu."

Erbakan cephesinde ise, resmi ve gayriresmi olmak üzere iki değerlendirme var.

Resmi değerlendirme şu:

"MGK, devletin istişari kuruludur. Bu bildiride bizim düşündüklerimizin dışında bir şey yoktur. Tansiyonun düşürülmesi gerekir."

Tabii bu RP'nin dışarı verdiği değerlendirme.

İçerde ise gerçekten durum farklı.

Tahmin ediyorum önümüzdeki günlerde RP teşkilatlarına çok sert genelgeler gidecek, sivriliklerden, aşırılıklardan kaçınılması istenecek. Yani, RP teşkilatları "örtünecek".

Evet, günlerdir gerilimle beklenen MGK toplantısı böyle bir bildiri ve 20'ye yakın tedbirle tamamlanıyor.

Şimdi önemli olan burada yapılan konuşmaların, alınan tedbirlerin takip edilmesidir. Önümüzdeki günlerin "gerilim hattı" bu noktadadır.

Eğer bu konuşmalar, bu bildiri metnindeki ifadeler ve ortaya konulan tedbirler konusunda ciddi bir çaba görülmezse, Türkiye'de daha keskin gerilimler yaşanabilir.

Umarım hükümet bugüne kadar sürdürdüğü "görmezlikten gelme" politikasından vazgeçer.


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Bu sayfa YÖRE Elektronik Yayımcılık tarafından hazırlanmıştır. Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr
YÖRE Elektronik Yayimcilik A.S.