SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
  » Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Rodin İstanbul'da
Rodin Kimdir?
Yapıtları
Kronoloji
Öğrenci programları

Yapıtları

Sanat Dünyasını Şaşırtan Bir İlk Yapıt: Tunç Çağı
Rodin'in ilk önemli yapıtı Tunç çağı, mücadele ve araştırmalarla geçen uzun bir yetişme sürecinin sonunu simgeler. Heykeli bitirdiğinde Rodin otuz yedi yaşındaydı. Amacı da insan boyunda bir "çıplak" yaparak yeteneğini herkese kanıtlamaktı. 1877 başlarında Brüksel'de sergilenen ve henüz bir adı olmayan heykelin canlılığı, görenlerde büyük hayranlık uyandırdı. Rönesans dönemi ustalarını anımsatan bir sağlamlık ve incelik vardı bu çıplakta.

Buna karşılık heykelin şaşırtıcı canlılığına açıklama arayan bir eleştirmen, onun modelden kalıp alınarak dökülmüş olabileceğini ileri sürdü. O dönemde bazı heykeltraşların başvurduğu bir yöntemdi kalıp alma. Ama Rodin bunu ağır bir hakaret gibi algıladı.

Birkaç ay sonra heykeli Tunç çağı adıyla Paris'e, Fransız Sanatçılar Sergisi'ne gönderdiğinde kalıp alma suçlaması yeniden ortaya atıldı. Heykel sergiye kabul edildi ama heykeltraşın tüm çabalarına karşın devlet tarafından satın alınmadı. Ne var ki, Tunç çağı'yla ilgili tartışmalar sürecek ve Rodin'e arka çıkan önemli sanatçıların etkisiyle devlet, üç yıl sonra hem heykeli satın alacak, hem de Rodin'e, uzun bir dizinin başlangıcı olacak ilk büyük siparişini, Cehennemin kapısı işini verecekti.

Antik Heykelden "Parçalanmış Figür"e
Rodin'in az bilinen yanlarından biri, büyük bir antik sanat koleksiyoncusu olmasıdır. Sanatçının altı bini aşkın parçadan oluşan koleksiyonu, 1890'larda yaşamını değiştiren bir yenilenme arzusunun içinden filizlenmişti. Antikçağa bu dönüş, Michelangelo'yla ve Dante'yle geçirdiği uzun, kasvetli bir dönemin ardından geliyordu. Antik yapıtlar "yaşama sevinci, dinginlik ve denge" sunuyorlardı ona; yaşamının son dönemini, yaşlılık ve dünyadan elini eteğini çekme yıllarını karşılama gücünü veriyorlardı. 1893 yılında Paris'ten Meudon'a taşındığında ilk parçaları satın almaya başladı. Parasal durumu düzeldikçe antik yapıtlar evi ve atölyeleri doldurdu. Eksiksiz, sağlam heykeller almaya çalışmıyor, kırık dökük parçaları yeğliyordu daha çok. 1890'lardan başlayarak "parçalanmış figür" konusu her zaman kafasını kurcalamıştı; topladığı antik heykellerde de bunun karşılıklarını aramaktaydı.

İşin ilginç yanı, 1913 yılında Paris'te açtığı bir sergide ilk kez Roma döneminden üç mermeri, kendi on sekiz heykeli ve desenleriyle birarada sergilemiş olmasıdır. Böylece, Antikçağ'a borçlu olduğu şeyleri açık bir biçimde göstermeye çalışmıştır Rodin.

İyi Bir Portre, Bir Yaşamöyküsüyle Eşdeğerdir
İnsan yüzü gerçek bir tutku uyandırır Rodin'de. Ona göre: "bir insanın ruhunu okumak için yüzüne bakmak yeterlidir."

Karşılık veremeyeceği hizmetlere teşekkür etmek, iyilikbilirliğini göstermek ya da hayranlığını dile getirmek için, sanat yaşamının en başından beri portreler yapmıştı. Babasının büstünü yaptığında yirmi yaşındaydı ve o yıllardan başlayarak, yaşamı boyunca ünlü ünsüz bir çok yüzü, usta elleriyle ölümsüzleştirmişti.

Başlangıçta yaptıkları daha çok erkek portreleriydi. Ama yakınlarından birkaç kadının yüz çizgileriyle de özel biçimde ilgilendi. Örneğin yaptığı birçok kadın heykeline, ölene dek ayrılmayacağı eşi ve ilk modeli Rose Beuret'nin yüz ifadesini verdi. Sevdiği bir başka kadının, Camille Claudel'in de 1884'te portresini yapacak ve onun yüz çizgilerini de daha sonra, Veda ya da Düşünce gibi geç dönem alegorilerine yansıtacaktı.
"Büst ve portre kadar kavrayış gerektiren bir başka sanatsal çalışma daha yoktur" diyordu Rodin; ve iyi bir portre "bir yaşamöyküsüyle eşdeğerdir."

Yaşamının Heykelleştirilmiş Günlüğü: Cehennemin Kapısı
1880 yılında Rodin, proje aşamasındaki bir müze için, Dante'nin İlahi komedya'sından sahnelerle bezenecek bir kapı siparişi aldı ve büyük bir coşkuyla, beş metreyi aşkın bir kapının hazırlık çalışmalarına gömüldü. Önce Floransa vaftizhanesindeki Cennetin kapısı'nı andıran bölmeli kanatlar düşündü, ama sonra bölmeleri ortadan kaldırdı. Konu olarak Dante'nin şiirinin Cehennem bölümünü seçti. Çalışırken durmadan küçük heykeller yaratıyor, onları Kapı'daki öbür figürlerin arasına koyuyor, sonra yerlerini değiştiriyor ya da parçalarını başka çalışmalarda kullanmak üzere kırıyordu. Böylece, bir tür doğaçlamayla gelişti yapıt. Bir yandan da onun için tasarlanıp daha sonra bağımsızlığını kazanan Adem, Havva, Düşünen adam ya da Öpüşme gibi birçok ünlü heykelin doğumuna yol açtı.

Ne var ki, başka işler Rodin'i Kapı'dan uzaklaştırdı; onu ancak yüzyıl sonunda yeniden ele alabildi ve ilk kez 1900'da sergiledi. Bu arada tüm çıkıntılı parçalarını söktürerek onu büyük ölçüde yalınlaştırmıştı. Bu tarihten sonra Kapı, Rodin'in ölümüne dek bu "boşaltılmış" halinde kaldı. Bugünkü biçimine de ancak 1917'de, sökülen parçaların Rodin'in isteği doğrultusunda yeniden yerlerine takılmasıyla ulaştı. Rodin'in aldığı ilk büyük sipariş olan ve hiçbir zaman bitiremediği Cehennemin kapısı, onun tüm sanat yaşamının özeti ve bir yazarın ünlü tanımıyla "yaşamının heykelleştirilmiş günlüğü" gibidir.

Çağını Aşan Anıtlar
Rodin uzun sanat yaşamı boyunca çok sayıda anıt siparişi almış, bu yapıtların çoğu sanatçının bitip tükenmez araştırmaları yüzünden zamanında teslim edilememiş ve genellikle daha geleneksel işler bekleyen müşterileri düş kırıklığına uğratmıştı. Açılışı 1892'de yapılan Claude Lorrain anıtı, Rodin'in yetişme yıllarını Balzac'la doruğa ulaşacak özgürleşme döneminden ayıran noktayı simgeliyor. Rodin "ışığın ressamı" diye tanınan bu 17. yüzyıl sanatçısını, güçlü olduğu kadar gizemli bir anıtla onurlandırıyor.

Edebiyatçılar Derneği'nin 1891'de ısmarladığı, Rodin'in de uzun arayışlar ve yön değişiklikleri sonunda ilk kez 1898'de sergilediği Balzac, döneminde büyük bir skandale yol açmış olmasına karşılık Rodin'in belki de en önemli, sonraki kuşakları en derinlemesine etkilemiş heykeli. Burada, değişik çalışma aşamalarını gösteren bronzlarla temsil ediliyor. Yürüyen adam'sa, Rodin'in "parçalanmış figür", anıtsallık ve heykel kaidesi konusundaki araştırmalarının çarpıcı bir bileşimini oluşturuyor. Rodin'e 1890'ların başında ısmarlanan ve yine uzun araştırmalarla kararsızlıkların ardından ancak 1906'da teslim edebildiği Victor Hugo anıtı'nın tam boy bir bronz dökümü de Sakıp Sabancı Müzesi'nde Boğaz'a karşı yerini alıyor.

Tunçtan Bir Kahramanlık Öyküsü: Calaıs Burjuvaları Anıtı
1884 yılında Calais Belediyesi, tarihlerindeki önemli bir olayı bir anıtla ölümsüzleştirme kararını aldı. Yüz Yıl Savaşları sırasında kentin anahtarını Kral III. Edward'a teslim etmek üzere kendilerini feda eden altı kentlinin öyküsüydü bu ve Belediye, bu iş için, Paris'te oturan Calais'li bir ressamın önerisiyle Rodin'e başvurdu. Heykeltraş öneriyi kabul etti. Öyküyle ilgili tarihsel kaynakları inceledi ve yıl sonunda ilk maketini sundu. Maket beğenildi ve belediye Rodin'den çalışmaya devam etmesini istedi. 1885 yazında Rodin, figürlerini biçimlendirdi ve alçı döküm işlemlerine girişti. Ancak yerel basın, figürlerin "kahramanca" bulunmayan duruşlarını ve geleneksel anıt tarzından uzaklaşan kompozisyonu eleştirmeye başladı. Tartışmalar sürerken yaşanan büyük bir ekonomik kriz de projenin sonunu getirdi.

Böylece heykeltraş tüm baskılardan kurtuldu. Yöreden insanları ve dostlarını model alarak çok sayıda ayrıntı çalışması yaptı. 1889'da Paris'te sergilediği bir alçı model, büyük ilgi gördü. 1892'de de Calais Belediyesi projeyi yeniden canlandırdı ve sanatçı, 1895'te anıtını törenle açma onuruna erişti. Bir dökümü de 1915'te Londra'da, Parlamento'nun önüne yerleştirilen Calais Burjuvaları anıtı, çarpıcı kompozisyonu ve figürlerinden taşan dramatik ifadeyle Rodin'in en etkileyici yapıtlarından biridir.

Parçalama, Birleştirme Ve Çeşitlemeler
Rodin'in atölyesi, görenlerde hep aynı şaşkınlığı uyandırıyor, ziyaretçiler her şeyden çok ortalıktaki irili ufaklı heykel kalabalığından etkileniyorlardı. Rodin, üretiminin bolluğuyla ve "halkım" diye adlandırdığı heykellerinin kalabalıklığıyla ün salmıştı. Çağdaşları, erken dönemlerden başlayarak Rodin'de, başka başka heykeller yaratmak amacıyla yapıtlarını bölüp çoğaltma eğilimini saptamışlardı. Tanıklar, atölyede gerçek birer anatomi galerisi niteliğinde birçok camlı dolap gördüklerini, yüzlerce parça ve etüdün dört bir yana yayıldığını söylüyorlardı. Rodin sürekli olarak bunları üretiyor, birleştiriyor, yeniden parçalıyor, başka kompozisyonlarda bir araya getiriyor ve bu işlem sonsuza dek sürüyordu.

Burada sergilenen örneklerde de görüldüğü gibi Rodin'in birçok yapıtı, birbirine yabancı öğelerin, bir biçimde yan yana gelip yeni kompozisyonlar oluşturmasıyla doğmuştur. "Bakıyorum, parçalara ayırmaya, yeniden birleştirmeye çalışıyorum"der sanatçı, "prova yapan bir terzi gibi. Ve bunu yirmi yıldır yapıyorum." Rodin'in birleştirmeleri, günümüz sanatındaki montaj ve yerleştirmelerin öncüleridir.


DERLENEN HABERLER
Rodin'in eserleri halkla buluşuyor
Rodin'in eserleri halkla buluşuyor
'Heykelin Büyük Ustası Rodin İstanbul'da" sergisi dolayısıyla Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde kokteyl düzenlendi. Kokteylde, müze müdürü Nazan Ölçer'in eserler hakkında...devamı
Heykel üstadı Rodin İstanbul'da
Heykel üstadı Rodin İstanbul'da
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde gerçekleştirilecek ünlü heykel sanatçısı Auguste Rodin'in eserlerinin yer aldığı ''Heykelin Büyük Ustası Rodin İstanbul'da'' sergisi, basına...devamı


Dünya Anıtlar Fonu'nun koruma altına aldığı 100 anıt 2006 listesi
Ölmeden önce bu yerlere gidin! Çünkü bir sonraki kuşak göremeyecek!

Tehdit altında bulunan...
Galatasaray Şampiyon
Turkcell Süper Ligi'nde 2005-2006 sezonun şampiyonu nefes kesen bir mücadele sonunda GALATASARAY oldu.
El salladı gitti
Yönetmen el salladı, gitti. Boşluğu hissettiniz mi? Adı Atıf Yılmaz' dı; hep gülümsedi. Çok milli ve...
Tuzla'daki atıklar yabancı değil
Tuzla'da ortaya çıkan zehirli varillerle yeniden gündeme gelen tehlikeli atık konusunu aslında Türkiye 18...
Sorularla Sosyal Güvenlik Reformu
SOSYAL GÜVENLİK TASARISI METNİ...
Şemdinli iddianemesi
Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın, Orgeneral Büyükanıt'ı 'yargıyı etkilemeye çalışmak', 'örgüt...
Akıllı hasta olmayı bu kitapla öğrenin
Prof. Dr. Mehmet Öz, satış rekorları kıracak yeni kitabını çıkardı. Bu kez öğütler, bilinçli hasta olmak...
78. Oscar Ödülleri sahiplerini buldu
Akademi ödülleri olarak da bilinen Oscar Ödülleri'nin 78'incisi Los Angeles'ta düzenlenen muhteşem bir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu