Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Mart 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Ekonomi Gündem Siyaset Dünya Spor Yaşam
 
24 Saat
24 Saat
1- Merkezdeki yıllık olgu sayısı nedir?
Bu sorunun yanıtı mutlaka 100 civarı olmalıdır. Anti-reflü girişimler hayat kurtarıcı ya da yaşamı uzatıcı ameliyatlar değildir. Temel amaç daha iyi yaşam kalitesi sunmak olduğundan girişimin muhtemel yan etkileri ya da komplikasyonları, az ve önemsiz olmalıdır. Bu ancak ve ancak deneyimle mümkündür ve merkezin yıllık olgu yükü, başarının tek belirleyicisidir. Anti-reflü ameliyatları tek tük yapan cerrahlar, hastalar için büyük tehlikedir!

2- Cerrah öğrenme sürecinde mi?
Ameliyatı yapacak cerrah hem laparoskopik ve hem de açık cerrahi alanlarında ciddi deneyim sahibi olmalıdır. Laparoskopik antireflü girişimler açısından ise öğrenme sürecini tamamlamış olmalıdır. Tercihen en az 100 laparoskopik anti-reflü girişimi, başkasından destek almadan tamamlamış olan bir cerrah, bu konuda yetkindir.

3- Merkezin sonuçları nasıl?
Ameliyat olunacak merkez ve cerrahın laparoskopik anti-reflü cerrahi ile ilgili elde ettiği sonuçların mutlak surette bilinmesi ve bunların ya kongrelerde ya da hakemli yayın organlarında rapor edilmiş olması gerekir. İdeal bir merkez, sonuçlarını belli aralıklara yayınlamak zorundadır. 5 yıllık takipte, reflü kontrolü oranı da yüzde 90'lar civarında ise bu hastalar için güven telkin edicidir.

4- Ekip tanı laboratuvarı, endoskopi ve girişimsel radyoloji açısından da deneyimli mi?
Anti-reflü ameliyatlardan sonra çok nadiren de olsa ortaya çıkabilecek problemler kimi zaman acil ve kimi zaman da planlanmış endoskopik ve radyolojik girişimler gerektirebilmektedir. Bu sadece, 24 saat hizmet verebilen deneyimli endoskopist ve radyoloji ekibi varlığı gerektirmektedir.

HER LOKMAYI 10 KEZ ÇİĞNEYİN
Yapın

* Üç öğün bol yemek yerine, 2-3 saatte bir; az az, sık sık yeme alışkanlığı edinin. Temel prensip mideyi fazla doldurmamak olsun.
* Besinleri, yavaş ve bol çiğneyerek yemek lazım.
* Diş problemleri varsa mutlaka çözümleyin.
* Her lokmadan sonraçatalı bırakın ve her lokmayı en az 10 kez çiğneyin.
* Sıvıları yemek sırasında değil, yemekten bir saat önce ya da yemek sonrasında içmeye dikkat edin.
* Kilo verin. Bazı kilolu hastaların tüm reflü şikayetleri, 10-15 kilo verdiklerinde kaybolabiliyor.
* Kabız kalmamak için bol lifli gıdalarla beslenin. Kabızlıktan kaynaklanan ıkınma sonucu, karın içi basıncı, dolayısıyla dareflü artar.

Yapmayın

* Yemeklerden sonra en az 2-3 saat boyunca kesinlikle uzanmayın, yatmayın.
* Alçak yastıkla yatmayın.(Yatağın başucunu yastık vetakozlarla 15 cm. kadaryukarı kaldırın.)
* Dar kemerler ya da beli daraltıcı kor-se ve benzeri giysilergiymeyin.
* Geceleri uyurkentercihen sağ tarafınızayatmayın.
* Sakız çiğnemekten, bonbon şekeri yemekten kaçının. Bunlar hava yutmanıza neden olup, daha fazla reflüye sebep olabilir.
* Sigara içmeyin. Sigaranın içerdiği nikotin, yutma borusunun alt ucunu gevşetipmide asitini artırır.

AĞIR EGZERSİZDEN UZAK DURMALISINIZ
* Kilo durumu reflüyü nasıl etkiler?
İdeal vücut ağırlığının üstünde olmak ya da 'şişmanlık', reflü hastalığının en önemli ve tek giderilebilir risk faktörüdür. Dolayısı ile zayıflamak reflüyü kesin kez azaltacak ve bazı hastalarda da bertaraf edecektir.

* Her egzersiz türü reflü için iyi midir?
Bazı ağır egzersizler, reflü açısından önerilmez. Ağır sporlar, sert aerobik egzersizleri, ağır kültür-fizik hareketleri, ağırlık çalışmaları; karın içi ve dolayısıyla mide üstündeki basıncı artırarak reflünün artmasına yol açabilir.