Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Mart 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Ekonomi Gündem Siyaset Dünya Spor Yaşam
 
24 Saat
24 Saat
* Reflü hastalığında ameliyat hangi koşullarda gerekir?
Bir reflü hastasında ilaçların hastayı rahatlatıyor olduğunu bilmemiz aslında ameliyatın başarılı olacağının da en önemli göstergesidir. "İlacımı aldığım zaman süperim, kesince bir-iki gün içinde hemen acı sular geliyor" diyen genç bir hasta anti-reflü cerrahiden en fazla yarar görecek kişidir! 70'li yaşlarında kalp ve akciğer problemleri olan bir reflü hastasında, durum ne denli ciddi ve eskiye dayanır olursa olsun, ameliyattan kaçınmamız gerekir. Bunun tam tersine 40'lı ve hatta 50'li yaşlardaki uzun süreli bir reflü hastasında, eğer ilaçlardan tam yarar sağlanamıyorsa ameliyat kararı verilmelidir. Yani hastalar genç oldukları oranda daha fazla ameliyat adayıdırlar. Bunun nedeni; genç yaş gruplarında ameliyat riskinin son derece düşük olup, beklenen yaşama süresinin ise tam tersine çok uzun oluşudur. Dolayısı ile genç yaşlarından itibaren ömür boyu ilaç almanın ve sosyal hayatı kısıtlayıcı çeşitli önlemler uygulamanın yerine, soruna en radikal çözüm olan cerrahi tedavinin uygulanması daha uygun olacaktır. Erken ve zamanında yapılan bir anti-reflü ameliyatı; ileriye dönük olarak yutma borusu alt ucu kanseri riskini bile ciddi oranda azaltabilecektir.

AMELİYATIN BAŞARI ORANI YÜZDE 98
* Anti-reflü cerrahisi nedir?
50 senelik, uzun dönem sonuçları bilinen bir cerrahi yöntemdir. Bu, nerdeyse 20 yıldır karnı kesmeden yaptığımız 'laparoskopik' bir ameliyat. Karında birkaç adet milimetrik delik açarak yutma borusunun alt ucuna bir 'hokka' mekanizması yapıyoruz. Nasıl mürekkep hokkasını ters çevirdiğimizde mürekkep dökülmüyorsa, bu ameliyatı olduktan sonra da mideden yukarı doğru kaçak olması imkansız hale geliyor. Ameliyat sonrasında hasta, 24 saat içinde taburcu olabiliyor ve 5-6 gün sonra da işinin başına dönebiliyor. Kesi olmadığı için estetik sonuç da mükemmel oluyor. En önemlisi; artık hastanın hiçbir ilaç almasına gerek kalmıyor. Ağza acı su gelmesi, göğüs arkasındaki yanma hissi, sık sık ses kısıklıkları gibi tüm belirtiler süresiz biçimde hiç ilaç almadan ve diyet uygulamadan tamamen ortadan kalkıyor. Ameliyatın başarı oranı yüzde 98'leri bulabiliyor.

KALICI YAN ETKİSİ BULUNMUYOR
* Reflü ameliyatın yan etkisi var mı?
Ameliyattan sonra en sık karşılaştığımız problem yutma güçlüğü. Hastaların yüzde 5-10'unda oluyor, ancak genellikle 1.5 ay kadar sonra kayboluyor. Kalıcı ve müdahale gerektirebilecek yutma güçlüğü ise hastalarımızın yüzde 1'inden azında oluşuyor. Ama bunun da tedavisi mümkün. Dolayısıyla ameliyat sonrasında katı gıdaların yenmesine bir müddet sonra izin veriyoruz. Ancak bu durum da ameliyat öncesi manometre yapmaya başladığımızdan beri giderek az oluşuyor. Çok nadiren de olsa ameliyat sonrasında gaz çıkartmada artma, geçici hıçkırık ve bazen de ishal gözlenebiliyor. Ancak bunlar kalıcı problemler değil.

ALTERNATİFİ HENÜZ YOK
Günümüzde birçok endoskopik yöntem deneniyor. Bunların hiçbiri henüz laparoskopik anti-reflü girişimlere bir alternatif olamadı. Pahalı ve tehlikeli olan bu yöntemlerin etkinlikleri de çok düşük. Gelecekte işe yarayabilecek bu teknolojilerin ön ürünleri, şu an araştırma kapsamında kullanılıyor.