Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Haziran 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Futbolun Ordinaryüs’ü Lefter Galatasaray’lı Metin Oktay ile bir FB - GS karşılaşmasında.

Futbolun ruhu Lefter Küçükandoniadis

Onu izleyenlerin kimseyle karşılaştırmaya yanaşmadığı, bu girişimi bir günah gibi ördüğü, yeni bir binyılın ilk yüzyılında, tümüyle farklılaşmış bir zamanda da anlatılmaz bir saygıyla kutsanmış, ülkenin biricik futbol değeriydi o. Futbolun Ordinaryüs’ü deniyordu ona.
Üzerinde yaşadığımız topraklarda nice büyük yetenek, parıltılı yıldız top koşturdu, oyunuyla takdir edildi, unutulmazlar arasına adını yazdırdı. Ne var ki bir futbolcu vardı ki önünde eğilmeyen bir futbolsevere ya da taraftara rastlanmadı. Onu izleyenlerin kimseyle karşılaştırmaya yanaşmadığı, bu girişimi bir günah gibi gördüğü, yeni bir binyılın ilk yüzyılında, tümüyle farklılaşmış bir zamanda da anlatılmaz bir saygıyla kutsanmış, ülkenin biricik futbol değeriydi o. Futbolun Ordinaryüs'ü deniyordu ona. Taçsız Kral Metin Oktay'la birlikte ulaşılmaz bir enginliğin ifadesi olarak onu görme kıvancına erişememiş kuşakların bile baş tacıydı. Futbolun ruhuna dair ne bilip düşünüyorsak hepsini üzerinde toplamış zamandışı bir anıttı Lefter Küçükandoniadis.

Kendini tüm verili gerçekliğin ötesine öyle sessiz ve derinden taşımış bir futbol bilgesidir ki Lefter, onun bir gayrimüslim, bir "öteki" olarak gördüğü kabulü, toplumun istisnasız tüm katmanlarında uyandırdığı saygıyı tek olay anlatmaya yetişir. 6-7 Eylül 1955 tarihlerinde korkunç bir kışkırtmayla İstanbul'daki gayrimüslimlerin ev ve işyerlerine saldırılar düzenleniyordu. Aşırı milliyetçi gruplar mavnalara doluşarak Adalar'a da akın ediyorlardı. Büyükada'da birçok evi basıp, zarar verdikten sonra kalabalık grup yeni bir eve dalmıştı. Ancak kapının önünde hiç ses çıkarmadan dikilen adamı gördüğünde öfkeli kalabalık taş kesilerek geri çekilmişti. Efsane futbolcu Lefter Küçükandoniadis'in evinden hızla uzaklaşmışlardı. Ertesi gün adaya gelen Fenerbahçe taraftarı intikam almak
için Lefter'e yağmacılardan tanıdığı olup olmadığını sormuş, ancak "Ordinaryüs", öfkeli taraftarı sakinleştirerek adadan uğurlamıştı. O, köklerine, yaşadığı topraklara eksilmeyen bir sevgiyle bağlıydı. Diğer Rum futbolcular gibi Yunanistan'a göçmeyi hiç düşünmemişti.

1925 yılında dünyaya gelen Lefter, Büyükada'da çok genç yaşta oynadığı futbolla dikkatleri çekti. 1941 yılında, ağabeyi Beyoğluspor'da oynarken, Taksim Kulübü'nün lisanslı oyuncusu olmayı seçti. Bunun için yaşı büyütüldü. İstanbul Mahalli Ligi'nde fırtına gibi eserken bir anda askere alınma durumuyla karşı karşıya kaldı. 17 yaşında Diyarbakır'da askere alındı. Tam dört yıl sürecek uzun mu uzun askerlik görevinin ardından 1946 yılının aralık ayında İstanbul'a döndü. Döner dönmez Fenerbahçe'ye geçme teklifi alan Lefter, sarı-lacivertli kulübün yolunu tuttu. 1951-52'de İtalya'da Fiorentina, sonraki sezondaysa Fransa'da Nice formalarını giyse de, kendi deyişiyle "memleket hasreti" onu Fenerbahçe'ye geri getirdi. Toplam 17 sezon formasını taşıdığı sarı-lacivertli takımda 125 takıma karşı, 615 maçta tam 423 gol kaydetmişti. Bu rakamlar bugün bile kırılamamış bir rekoru işaret etmektedir. Fenerbahçe'yle profesyonel ligde üç Türkiye şampiyonluğu ve bir kez gol krallığı yaşadıktan sonra, 1963'te 38 yaşında yaptığı jübilesiyle futbolculuk dönemini noktaladı. Milli Takım formasını 50 kez giyerek Futbol Federasyonu'nun "Altın Şeref Madalyası"nı alan ilk futbolcu oldu.

Lefter Küçükandoniadis, 1963'ten sonra Yunanistan'ın Egaleo ve Güney Afrika'nın Johannesburg takımlarında zaman zaman top da koşturarak teknik direktörlük yaptı. Türkiye'ye dönünce Samsunspor, Orduspor, Boluspor ve Mersin İdman Yurdu'nun başında sahaya çıktı. Mersin'de bir taraftar tarafından iki yerinden bıçaklandı. Bir süre spor yazarlığı yaptıktan sonra Büyükada'daki köşesine çekildi. Oyunculuğu sırasında "Ver Lefter'e, yazsın deftere" tezahüratıyla özdeşleşen 82 yaşındaki Ordinaryüs, futbolumuzun yaşayan son efsanesi.

Barış Tut / Bahar Kader