E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Ekonomi Gündem Siyaset Dünya Spor Yaşam
 
24 Saat
24 Saat
Zihinsel engelli çocuklar, Yaşam Evi'nde ayaklarının üstünde durmayı öğreniyor. Sonrası toplumun onlara kucak açmasına bağlı
Türkiye'de zihinsel özürlü çocuğa sahip olan ailelerin en büyük sorunlarının başında "Biz ölünce çocuğumuza ne olacak?" kaygısı geliyor. Kurucu 15 kişilik mütevelli heyetindeki herkesin çocuğu zihinsel engelli olan İstanbul Zihinsel Engelliler Vakfı (İZEV) bu amaçla Türkiye'nin ilk Zihinsel Engelliler Yaşam Evi' ni geçtiğimiz yıl İstanbul'da hayata geçirdi. Vakfın yapımını gerçekleştirip devlete hibe ettiği Saadet İlköğretim Okulu ve ardından İş Okulu'ndan mezun olan çocuklar eğitimlerine Yaşam Evi'nde devam ediyor. Amaç bu evden sonra çocukların ömür boyu yaşayacağı bir kampus oluşturmak ve kapasiteleri oranında hayata, üretime katılmak.

GÖNÜLLÜLER İŞBAŞINDA
Bin bir ekonomik zorluklarla, devlete olan sigorta borçlarıyla varlık mücadelesi veren vakıfta eğitim gören 42 çocuk sebze, meyve yetiştiriyor, kazlar ve köpeklerle birlikte yaşıyor. Haftanın birkaç gününü Yaşam Evi'nde yatılı olarak da geçiren çocuklar kendi ayakları üzerinde durmayı öğreniyor. Resim, seramik, boncuk, İngilizce dersleri alıyor, garsonluk, çaycılık, çiftçilik gibi meslekleri öğreniyor. Sabah sporunun ardından evde günlük yaşam ve dersler başlıyor. Çocuklar kümeslerden kazların yumurtalarını topluyor, bahçeyi belliyorlar. Öğle yemekleri hep beraber hazırlanıyor. Günlük bakımlarını eğitimcilerinin gözetiminde kendi başlarına yapıyorlar. Yaşam Evi'nde uzman eğitimcilerin yanı sıra, dünyanın dört bir yanından gelen gönüllüler de görev yapıyor.

VAKIF DESTEK BEKLİYOR
Berti Beşer (İZEV Başkanı):
Maddi durumu en yerinde aileler dahi kendilerinden sonra çocukları ne olacak kaygısını yaşıyor. Bu Yaşam Evi'ni çocuklarımızın ömür boyu yaşayabileceği bir hale getirmek istiyoruz. Maddi gelirlerimizin yüzde 80'i rehabilitasyon merkezimizden gelen para. 50 yetişmiş eleman çalıştırıyoruz. Maddi zorluklar nedeniyle okulumuzda aylık yemek programı dahi yapamıyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu'na borçlarımızı ödeyemedik. Zira hayat devam ediyor, çocukların yemeklerini, ihtiyaçlarını kısamayız. Öncelik onlar. Daha büyük mekânlara ihtiyacımız var, önümüzdeki yıl gelecek öğrenciler için yerimiz kalmadı. Vakıfların elindeki medreseler nargile salonu, çay evi olacağına bu çocukların eğitimi için tahsis edilebilir. Böylece o eserleri vakfedenlerin ruhları da rahat eder.

BABALAR ZOR KABUL EDİYOR
Yeni doğan bebeklerinin zihinsel engelli ya da beyin hasarlı olduğunu öğrenen aileler sorunu öğrendiklerinde genelde derin ve karmaşık psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalıyor. İlk zamanlar şok ve inkâr duygusu yaşayan aileler, korku, ümitsizlikle öfke içinde bir suçlu arama derdine düşüyorlar. 'Neden biz' diyen ailelerde çiftler bazen işi birbirlerini suçlamaya kadar götürüyor. Daha sonra durumu yavaş yavaş kabullenmeye başlayan aileler çocuğun eğitimine önem veriyor ve onun olduğu haliyle ailenin bir bireyi olarak görmeye başlıyor. Ancak gerçek olan bir şey var ki bu engelli çocukların bakımı ve eğitiminde bütün yük genelde annelerin omuzlarına çöküyor. Babaların bir kısmı durumu kabullenemediklerinden ortada görünmek istemiyor. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Hıfzı Özcan kimi babaların "Benim böyle bir çocuğum olamaz" diye ailelerini dahi terk edip gittiklerini söylüyor.