Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ekim 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
* Dizinin tutması, izlenmesi neye bağlı?
Broadway'de de her yıl yüzlerce oyun sahneye konuyor. Ama hepsinin aynı oranda izlenmesinin imkânı yok. Bu, televizyon için de böyle. İzlenmesinin kesin bir koşulu yok ama bazı yapım şirketleri vardır ve televizyon için neyin başarılı olacağını bilirler. Kaliteli olmasının tutmasıyla da ilgisi yoktur. Neyin ne zaman tutacağı belli olmadığı gibi, tutmaması kalitesiz olduğu anlamına da gelmez.

* FM Yapım'ın bu sezon yeni çalışmaları neler?
Sıla devam edecek. Bunun yanında Sır Gibi, Komiser Nevzat bizim çalışmalarımız arasında. Stokta da yapımlar var.

* Birçok dizi yayından sessiz sedasız kalkıyor...
Bunun birkaç nedeni var. Birincisi kanalın diziyi beş bölümde kesmek istemesi ve final yapılamaması. Diğer bir neden ise yapımcının diziyi ileride başka bir kanalda devam ettirmesi durumunda final yapmamasını gerektirmesi. Meslek birlikleri daha fazla ortak hareket etmeli.


Ahu Türkpençe "50'Lİ YAŞLARDA HÂLÂ PİYASADA OLAN BAŞARILIDIR"

* Başka sektörlerden gelen oyuncular sizce başarılı olabiliyor mu?
Konservatuvardan mezun olan bütün oyuncular muhteşemdir gibi bir kaide olmadığı gibi; okullu olmayan biri bu işi yapamaz diye de bir kaide yok. Bence gerçek cevap zamanda gizli; zaman geçip de bugünün oyuncuları 50'li yaşlarına geldiğinde kimler hâlâ inatla mesleğini sürdürüyorsa; bu iş için emek harcıyorsa, asıl emektarlar, gerçek oyuncular onlardır.

* Dizilerin yarattığı şöhretler sizce kalıcı mı?
Bu şöhret denilen şey azalıp çoğalan bir şey. Bence önemli olan işine odaklanmak.

* Sizce oyuncunun güzel olması şart mı?
Görsel bir iş yapıyoruz. Fizik tabii ki çok önemli, ama şunu unutmamak gerekiyor ki; birçok güzel insan işlerini çok iyi icra ettikleri için o karizmaya ve güzelliğe sahipler.

* Canlandırdığınız karakter yüzünden başınızdan geçen en ilginç anıyı paylaşır mısınız?
Bir İstanbul Masalı'nı çekerken, Selim'le Esma'nın en uzun süren ayrılığı döneminde, dışarda çekim yaptığımız her gün; en az 5-6 kişi "barışın" diye bağırarak yanımızdan geçiyordu; bu böyle bir hafta sürdü; bence çok eğlenceliydi. Sonunda barıştığımıza, seyircinin rahatlamasına ben de sevindim.


Dolunay Soysert'HEMEN UNUTULUYORUZ'

Diziler yaşadığımız topluma ayna tutmaya çalışıyor. Meselelerimizi hikâyeleştirerek seyirciye ulaşmayı, güzel vakit geçirirken, bir yandan da kendimizle yüzleşmemizi sağlıyor. Ben hikayesine inandığım, sevdiğim, duruşu ve söyleyecek sözü olan rolleri seçmeye çalışıyorum. Seyirci dizilerdeki kahramanlara inanmakta ve sevmekte gösterdiği cömertliği, onları hatırlamak konusunda göstermiyor. Hoş, televizyon böyle bir şey zaten. Hızla tüketiliyor, yeni şeylere heyecanlanılıyor. Biz de bu sistemin içerisinde ertesi hafta unutulacak, gelecek sene adı bile anılmayacak performanslar için çalışmaya devam ediyoruz. Aslında dışardan bakıldığında pek de adil bir dünya değil. Seyirciyi vefasızlıkla suçlamak istemiyorum ama ortada bu kadar kolayca tüketilmemesi gereken bir emek var. Kadın sorunlarının bu kadar çok ve gündemde olduğu bir toplumda, kadına dair hikayelerin azlığı, erkek egemen dizilerin çokluğu kadın oyuncular olarak en büyük sıkıntımız.