SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
  » Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Durmay kardeşlerin 12 kişilik ekibi var
2003 Deniz Kuvvetleri Kupası anıları 2

Biraz izlediğiniz zaman yapılan işin dümen tutmaktan çok, kürek çekmeye benzediğini farkedersiniz. Yeke dümen bizimkisi o yüzden. Üstelik kürek gibi ritmik değil, gelen dalgaya göre değişken. Saatlerce süren boğuşma sonunda dümenci tükenir ve başkasına devreder. Devredecek birini bulursa tabii. Gecenin bir vaktinde uyumayan, yorgun olmayan, midesi her nasılsa o ana kadar bulanmamış, üstelik dümen tutmayı bilen adam bulmak zor olur genellikle. Bazen bulunmaz. O zaman dümenci kalan son enerjisinin bir kısmını ritmik olmayan hareketlerine eşlik eden ritmik olmayan küfürlerine ayırır. Yarışına da, ekibine de, rüzgarına da, dalgasına da. Bu son iki sövme anında karşılık bulur. Rüzgar daha sert esmeye, dalgalar acımasızlaşmaya başlar. Poseidonla dalaşılmaz. Son haykırış şudur: "NE İŞİM VAR YAHU BURDA!". Zordur dümencinin işi. Allah kolaylık versin.

Çevremizdeki üç beş tekneyle beraber dalgalarda kaydıra kaydıra gidiyoruz. Güneş ufku gittikçe kızıla boyayıp batmaya hazırlanırken Marmara Adası iyice belirginleşiyor. Hava kararırken navigasyon fenerlerini yakıyoruz. Gece bastırınca kuzey tarafındaki yerleşimlerin ışıkları seçilmeye başlıyor. Şarköy, Hoşköy, Mürefte uzaktan seçiliyor ama hangisi hangisi belirlemek zor. Marmara adasını iskelemize aldığımızda ilerlemiş gece gökyüzünde İstanbulda asla şahit olamayacağımız bir yıldız şöleni sunuyor bize. Bu son derece keyifli ortamda starta giderken yaşadığımız stresin benzeri tekrar geriyor bizi. İki sene önce çok fena dayak yemiştik tam buralarda, adayı az geçince. Yine olurmu? Olmaz herhalde. Şimdi ekip daha tecrübeli ve en azından daha bir ekip. Biz yine de fona bir korku filmi müziği koyup yola devam edelim.

Marmaranın ortasında çekmeyen cep telefonları yine aktif oldu ve doğal olarak ilk çalan Uğurunkiydi. Doktor olmakta böyle bir iş. Gecenin bu saatinde denizin ortasında bulurlar seni. Uğur bir gün öce aldığı kameralı, fiyakalı telefonuyla cevap verdi çağrıya. (Bu arada korku filmi müziğinin sesini biraz arttıralım lütfen. Hah! tamam.) Selçuğun neden hızları okumamızı engellediğini hatırlıyormusunuz? Cep telefonuyla konuşmanında aynı konsantrasyon eksikliğine sebep olabileceğini bilmem söylemeye gerek varmı?

Birisi: "DİKKAT! KAÇIYOR TEKNE ÖBÜR TARAFA", o sırada Uğur: "siz şimdi o ilacı kullanmaya devam edinfalan", KAVANÇA GELİYO DİKKAAAĞİİİLL SSSİFFFF!!! (bumba başımızın üzerinden son hızla geçti) ÇOTAAAA!!! (öbür tarafta sert bir şekilde durdu) Direk hala yerinde duruyor, kırılmamış. Hayret! Ana yelkeni gören balon durur mu? Oda atıyor kendini öbür tarafa büyük bir gürültüyle. Ters taraftan patlarcasına şişiyor. Yırtılmadı, ona da hayret! Pupa giderken bizimle beraber geldiğinden gücünü pek hissetmediğimiz rüzgar şimdi şamar atıyor. Tekneyi yatırmakta hiç gecikmemiş. Yatmaktan kastım öyle böyle değil, sanki bizimkisinin uykusu gelmiş, dalgalarıda yumuşak bulup uzanıvermiş. Direğin başı suya girip çıkıyor. Buna karşın silyon feneri yanmakta ısrar ediyor. Bunu Beneteau ya bildirmeliyiz. Aferin. Teknenin yarısı olmasa bile üçte biri suyun altında. Benim ayaklarım, Uğurun telefonlu eli de öyle. Karşı taraf en son ne duydu acaba? Diğer elemanlar daha rakımı yüksek yerleri tercih etmişler. Durumları biraz annesine yapışmış maymun yavrularını andırıyor. Hiç böylesini yaşamamıştık.

Gariptir, ilk anlarda hiç endişe hissetmiyorum. Fakat ayaklarımdaki suyun soğukluğu, geçen saniyelerin ikili hanelere çıkması ve teknenin hala o pozisyonda duruyor olması insanın hızla endişe, korku, can korkusu duygularına geçiş yapmasını sağlıyor. Ne tarafa yüzsek acaba? Ada mı yakın yoksa kara mı? Off, Chart Plotter da burdan iyi gözükmüyor. Yoksa bir çıpıda karar verirdim. Adanın bu tarafı kayalık ama. Sakat olur kıyıya çıkmak.

Balonun hala şişik vaziyette olduğunu farkedip elimdeki iskotayı gevşetiyorum. Hiçbir değişiklik yok. Doğru hareket bu değil.

Saniye cinsinden uzunca bir süre geçti. Ben diyim otuz siz deyin kırk. Bizim tekneye denize uzanmak rahat geldi, kalkmıyor bir türlü. Bu sırada kamaranın kapısından Erkan beliriyor. Ohh, denize düşmemiş demekki. Ben de bir eksik var diyordum. Erkan hızla durumu analiz edip fırçayı basıyor: "Guy ı neden boşlamıyorsunuz kardeşim!". Bir yandan da boşluyor hızla. Tabii ya. Bütün sistem tersine döndü. Normalde böyle durumlarda iskotayı boşlayınca tekne düzelir. Şimdi diğer tarafta balon gönderini sabit tutan guy iskota oldu. Boşlarsın olur biter. Bu kadar basit. Tabi bunu düşünmek ilk defa başımıza gelen bir olayın şokuyla bir yerlere yapışmış bekleşen bizlere düşmez. İçerde uykusunu almış, sakin kafayla olayı görür görmez analiz edebilen Erkana düşer. Tekne hemen düzeliyor tabii.

Şimdi hemen olay tazeyken kendi ağızlarından ekibin geri kalanından olay anını anlatmalarını rica edelim.
- "Acı varmıydı efendim acı?"

Uğur - "No Comment, Daalın bakiim!"

Erkan - "Beş dakka uyutmuyor bu adamlar insanı.Ne var yani 9 saattir dümen tutmaktayım biraz uyuyabilseydim, ama olur mu hiç... Neyse 15-20 dakika kadar olmuştu içeri gireli, birden kıç kamarada devrilerek uyandım. Sanki dünyam alt üst olmuştu. Anladım ki knock-down olmuşuz.Yukardaki ekibi düşününce meraklanmaya gerek yok şimdi düzeltirler diye umarak beklemeye koyuluyorum ama vakit geçmek bilmiyor bir türlü. 10, 20, 30 derken dakikaya yaklaştık ama bir düzelme yok teknede ve içeri bir şekilde su girmeye başladı.Can havli ile kendimi dışarı attım ama dışarısı kudurmuş köpeklerin kargaşasında... Alelacele kelle saymaya başlıyorum, vardaveladakiler ve dümende Uğur ile beraber tam 5 kelle tamam, derin bir nefes alıp sorunun ne olduğunu çözmeye çalışıyorum.Knock-down olmuşuz. Ana yelken, balon, mast hepsi suda ve bizimkilerin katatoniye girmiş hallerinde gözlerde hep hadi birisi birşey yapsın artık mesajı. Tam o arada yanımızdan denizcilerin (Deniz Harp Okulu) bata çıka geçtiğini görüyorum, ama bize yardım etmekten çok uzakta kendi başlarının çaresine bakma telaşındalar , belki sadece bize şans dilemişlerdir. Derken göndere bağlı guy ı boşluyorum ve tekne hoooop en keyifli olduğu pozisyona geri dönüyor ve derin bir soluk alan ekibin ecel terleri döken dakikaları sona eriyor.Çok zorlandığımız anlardan biri.Yeniden balon açmaya kimsenin moodu uygun değil ve biz başlıyoruz yarı süratte genoa ile gitmeye. Hadi hayırlısı , böyle bu yol bitmez ama ekip çok demoralize ve zamana ihtiyacı var. Bir süre sonra bir koku duymaya başladım ve baktığımızda teybin kısa devre yapmış olduğunu anlıyoruz ve devreye teknenin teknik işlerden sorumlu elektronik mühendisi Selçuk giriyor.
Hemen elektronik devrelerin bordunu sökerek sanki daha önce oraya onları kendisi monte etmiş edasıyla hızla problemi çözüyor.İyi ki varsın Selçuk diyorum içimden.Saat gece yarısına yaklaşıyor ve gerginliğimiz biraz olsun azalmış durumda ama Poseydon henüz deniz için böyle bir öngörüde değil.Biraz heyecanım yatıştığında 2 yıl önce hemen hemen aynı noktada daha ilk uzun yarışımda benzer şeyleri yaşadığımı hatırladım ve sonra herşeyin yolunda gitmiş olması beni çok rahatlattı."

Selçuk - "İskele vinçlerinden birine sarılmış düşmemeye çalışırken bir yandan da ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Nuran bana sarılma ileri git diyor ??? Direğin ucu suda, tekne 90 dereceden fazla yatmış, bu arada kendimi bir ara yukarı (yani kenara) çekince üzerimize doğru gelen askerlerin (DHO) teknesini gördüm. İşte şimdi .oku yedik diye düşünürken yanımızdan geçip gittiler. Bu arada Erkan tekneyi düzeltti. Hasar tespiti yaptık, fazla bir kayıp yok. Sanırım sancak guy ile ıskota yoktu (yalış hatılıyor olabilirim, o kadar çok guy bıraktık ki suya). Neyse Uğur hadi balon basalım dedi :-), Tabiki basmadık."

Ali - "Vinçte uzun süre çalıştıktan sonra, sabahki kavançalı boğaz geçişini düşünüp, hazır bowmanlik iş yokken dinleneyim diye içeri geçip sancak tarafa uzanmıştım. Yarı uyuklama vaziyetinde devam ediyorum. Arada broş falan yiyoruz. Normal sayılır. Sonra dalmışım. Bir broşla daha uyandım. Pek düzelemiyoruz bu sefer. Ulan bi uyutmadılar be. Bir dakka ya! sancak kontra gidiyorduk, ee sancağa yatmışız! Demek ki broş değil kavança yemişiz, hadiii! Hemen kalkıyorum, bakıyorum ketchlerden su sızıyor, sıkıyorum. Dışarıya baktığımda akvaryum gibi. Durum fena. O sırada Erkan duruma el koyuyor. Ben de kafa fenerini takıp güverteye çıkıyorum. Halatları toplamaya başlıyorum, gurcatanın tepesinden ıskotamı toplanır yahu? Eksikleri belirleyip, içerde yedek halatlara şakıl takıp yeni guy ve ıskota yapıyorum, balonu elliyorum. 15 dakika sonra balon basılmaya hazır. Hazır ama psikolojik olarak biz hazır mıyız? Ekibin gözlerinden "Sen o balonu hele bir aşağı indir, sonra bakarız" okunuyor. Öyle yapıyorum, hele bir toparlayalım."

Nuran - "Eveet,Selçuğun bana can simidi gibi gelen, birazcık kalın beline sarıldım.Şimdi ne olacak diye düşünüyorum, birde ona sanki yolcu gemisindeymişiz gibi "biraz kayda ayağımın tekinide koyayım" diyorum. Ama nafile, Selçuk kardeşim bana kuzu kuzu bakıyor sadece.Bu arada rakamsal olarak kısa görülse de zaman insanın çok şeyleri düşünmesi için uzun geliyor.Eşin,çocuğun, hepsi bir anda gözünün önünde..."

Denizciliğe uzak olanların şimdi "Ay ne tehlikeli spormuş bu böyle" dediklerini duyar gibiyim. Evet, biz de bazen fazlaca adrenalin salgılayabiliyoruz. Fakat dağcılık veya yamaç paraşütü kadar değil herhalde.

Olayın şokunu atlattıktan sonra içimizi iyi giden bir yarışta yavaşlamak zorunda kalmanın üzüntüsü kaplıyor. Balon basıp yarışa tekrar dahil olma düşüncelerimi benden önce Uğur dile getiriyor. Kimse gönüllü değil. Cenoa ile devam. Hızımızın düştüğü yetmiyormuş gibi rüzgara daha yakın bir açı ile gitmek zorunda olduğumuzdan rotadan da uzaklaşıyoruz. Önce Karabiga ya doğru inip, sonra Şarköye doğru yükselerek büyük zig zaglar çizmeye başlıyoruz. Yatağında sıkıntılı bir şekilde sabahı bekleyen hastalar gibiyiz. Çanakkale boğazına girmeye başladığımızda nihayet gün ağarmaya başlıyor. Günışığı büyük moral kaynağı. Keyifler yavaş yavaş yerine geliyor. Espriler tekrar dozunu arttırıyor. Alinin basılmaya hazır balonunu biz de basmaya hazırız artık. Sabahın sessizliğinde "FLOP!" diye bir ses yankılanıyor boğazın kıyılarında. Üzerinde TUR 1332 yazan beyaz bir kelebek ortaya çıkıyor aniden. İşte yine yarıştayız.

...devamı için tıklayınız!


DERLENEN HABERLER
Tanrım daha hafif bir ceza verebilirdin
Tanrım daha hafif bir ceza verebilirdin
Yerinde duran bir tekne, 39 derecelik bir hava ve rüzgar bekleyen beş şaşkın... "Üç aylık oğlumun askerdeki yemin törenine yetişebilir miyim?" diye endişelendim. Hep böyle olur zaten.devamı
Fırtınalı havada kıyasıya final
Fırtınalı havada kıyasıya final
SABAH Doğu Ege Yelken Haftası yarışları dün 'D Marin Kupası' ile sona erdi. 26 teknenin katıldığı yarışta tekneler 4 metreyi bulan dalgalar arasında mücadele etti. SABAH...devamı
Rüzgâr bir türlü esmedi
Rüzgâr bir türlü esmedi
SABAH Doğu Ege Yelken Haftası kapsamındaki ilk yarış olan SABAH Çakabey 923 için önceki gün Çeşme'den start verildi. Rüzgâr istikrarsız olduğu için zor anlar geçiren 53 yelkenli, Bodrum...devamı
Bodrum'a doğru yelken açtılar
Bodrum'a doğru yelken açtılar
SABAH gazetesi sponsorluğunda gerçekleştirilen SABAH Doğu Ege Yelken Haftası'ndaki yarış olan SABAH Çakabey 923 dün Çeşme'den start aldı. 53 yelkenli sabah saat 10.00'da başlayan yarışta...devamı
İşte 2004 yılının en başarılı yatçıları
İşte 2004 yılının en başarılı yatçıları
SABAH Deniz Kuvvetleri Kupası 2004'te dereceye girenler, ödüllerini Çeşme Sheraton Otel'de düzenlenen ödül töreninde aldılar. Kupada birbirleriyle kıyasıya mücedele eden yelkenciler,...devamı
Sancar Paşa'ya Teşekkür Plaketi
Sancar Paşa'ya Teşekkür Plaketi
Çeşme'deki törende SABAH Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ergun Babahan, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Lütfü Sancar'a ve TAYK Komodoru Ergin İmre'ye katkılarından dolayı birer teşekkür...devamı
Büyük yarışın galipleri mutlu
Büyük yarışın galipleri mutlu
İstanbul Beylerbeyi'den geçen cuma start alan SABAH Deniz Kuvvetleri Kupası 2004 yarışları dün Bozcaada Çeşme etabının tamamlanmasıyla sona erdi. 270 millik gerçek bir açık deniz...devamı
Diğer Kategorilerde Yarış Sonuçları
Diğer Kategorilerde Yarış Sonuçları
IRC Yarış Sınıfı
1) Ergin İmre'ye ait Provezza adlı tekne
2) Nazlı İmre'ye ait Idefix adlı tekne
3) Bülent Ertuyun'a ait...devamı
Yeni heyecan başlıyor
Yeni heyecan başlıyor
SABAH Doğu Ege Yelken Haftası kapsamındaki ilk yarış ise bugün saat 10.00'da Çeşme'den start alacak. SABAH Çakabey 923 Yat Yarışı adı altında düzenlenen yarış, akşam saatlerinde...devamı


DOSYAYLA İLGİLİ DİĞER HABERLER
 Büyük yarışta ikinci start
 Yelkenler fora
 Startı komutan verdi
 Büyük yarış başlıyor
 Büyük yarış başlıyor
 Bahriyeliler yarışa hazır
 Biz hem yarışacağız hem de eğleneceğiz
 Ece hedef büyüttü
 Denizlerin 'Narin'i bu yıl da iddialı
 Bu sene biz birinciyiz
 Kalkavan dünyaya yelken açtı
 Büyük yarışa 7 gün kaldı
 Şampiyon yelkenciyi kalbi engelleyemedi
 Büyük yarış için geri sayım başladı
 'Oruç' için ikincilik sürpriz olacak
 Durmay kardeşlerin 12 kişilik ekibi var
Sabah Deniz Kuvvetleri Kupası'nın ardından
Yaklaşık on gündür deniz ve yelkenle iç...
Su, su, suuuu diye inliyoruz
Forutan Paşa'nın Seyir Defteri -...
İtelim bi'şey yapalım ya!
Aşk Gemisi'ni izlemiş olmanın getirdiği...
Deniz, yelken ve güzel günler
Denizciler için pek keyifli bir yaz...
Yüzümüzü denize çevirdik
Denizci bir millet değiliz. Ama denizci...
Denizler bu hafta şenleniyor
Sabah Deniz Kuvvetleri Kupası ile...
En büyük yat yarışı bu yıl rekora koşuyor
Sabah Deniz Kuvvetleri Kupası'na bu yıl...
Goblin
Ece
Equinox
Calypso- 2
Uzma
Kalista
Oruç
Team Spirit
XL
Narin
Blue Wind
Balthazar
X-Mayis
Blue Dragon
Orkestra
Equinox ekibinin 2003 SABAH Deniz Kuvvetleri Kupası'nda başından geçen...
 
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
         
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.