Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Türkiye'de bebek ölümleri

Melike KAN - SABAH İNTERNET
Türkiye'de son günlerde yaşanan bebek ölümleri gündeme damgasını vurdu. En büyük doğum hastanelerimizden biri olan Zekai Tahir Burak Hastanesi'nde gerçekleşen bu ölümlerin sebebi ciddi bir araştırma konusu haline geldi.
Son günlerde bebek ölümleriyle adını duyuran Türkiye'nin en büyük doğum hastanelerinden biri olan ve Başkent'te yılda 26 bin doğum gerçekleştirilen Zekai Tahir Burak Hastanesi'nde toplam 28 bebeğin ölmesi nedeniyle inceleme başlatıldı.

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES), 3 günde 27 bebeğin öldüğünü ve bunun hastane mikrobundan kaynaklandığını savunurken, başhekim ölümlerin hastane enfeksiyonundan değil prematüre doğumlardan ve bağırsak sorunları, doğumsal sakatlık, doğumsal kalp sorunu, hipertansiyon ve oksijen yetersizliği gibi nedenlerden kaynaklandığını açıkladı.

Bir günde 14 ölüm

Hastanenin doğum salonunda tadilata başlanınca doğumlar başka bir üniteye alındı. Ancak bir hafta içinde özellikle prematüre bebeklerde ölümler arttı. Sağlık Emekçileri Sendikası yöneticileri, "Doğumlar sterilize olmayan ortamda yapılıyor. Bir kuvözde iki üç çocuğun kalması, doğumda birden fazla annenin aynı yatakta yatması enfeksiyonun yoğun bakım ünitesine yayılmasına neden oldu. Geçen perşembe 14, cuma günü 5 ve cumartesi günü akşama kadar 8 olmak üzere toplam 27 bebek öldü" iddiasında bulundu.

Klinik şefi 'NORMAL' dedi

Yenidoğan Klinik Şefi Uğur Dilmen günde 2-3 bebek ölümü olduğunu, bunların hastane mikrobundan kaynaklanmadığını söyledi. Sendikanın ısrarı üzerine Başhekim Leyla Mollamahmutoğlu dün sabah, 15 günde "20 civarında" bebeğin öldüğünü, bunların çoğunun prematüre doğumdan kaynaklandığını söyledi. Başhekimin, "Ölümlerin yüzde 30'u enfeksiyon kaynaklı ama net değil" ifadesi kafa karıştırdı. Mollamahmutoğlu öğleden sonra yaptığı basın toplantısında ise 27 bebek ölümünü doğruladı. Dün akşam bir bebeğin daha öldüğünü anlatan Mollamahmutoğlu, enfeksiyon iddiasını ısrarla reddetti. Başhekim, ölümlerin nedeninin 48 saat içinde kültür sonuçlarıyla ortaya çıkacağını söylerken, Prof. Dr. Uğur Dilmen, kültür örnekleri sonuçlarının "hastane mikrobu olmadığını" gösterdiğini açıkladı ve "Bebek ölümlerinde anormal bir durum yok" dedi.

Bağımsız heyet baksın

Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu bağımsız bir heyet tarafından inceleme yapılmasını istedi. Bebek ölümleri üzerine prematüre yani 37 haftalık doğumların doğumhanedeki tadilat bitene kadar başka hastanelerde yapılması kararlaştırıldı. Sağlık Bakanlığı iddialar üzerine inceleme başlatacak.

SAĞLIK BAKANLIĞI: "BEBEK ÖLÜMLERİNDEKİ İLK BULGULAR HASTANE ENFEKSİYONU OLMADIĞI YÖNÜNDE"


Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Öner Odabaş, Dr. Zekai Tahir Burak Doğumevi'nde 15 günde 27 bebeğin ölümüne ilişkin olarak ANKA'ya yaptığı değerlendirmede, ilk bulgulara göre bebek ölümlerinin hastane enfeksiyonundan kaynaklanmadığını söyledi. Kesin sonucun Bakanlık tarafından yapılan incelemede ortaya çıkacağını ifade eden Doç. Dr. Odabaş, "Kesin sonuç bir takım kültür sonuçları ile belli olacak. Bazen de hastane enfeksiyonları daha geç olarak saptanabiliyor. Az bir ihtimal olsa da çıkabilir. Ama şu an öyle bir şüphe uyandıracak bir bulgumuz yok. Mevcut verilerimiz bunu desteklemiyor" diye konuştu.

"Her bebek kendi enfeksiyonu ile ölmüş"

15 günde 27 ölümün hastane yapısı göz önüne alındığında fazla olarak görülemeyeceğini bildiren Doç. Dr. Odabaş, "Zekai Tahir Burak gibi bir referans hastanesini göz önüne aldığımızda sayıya fazla değil diyebiliriz. Çünkü burada özellikle Temmuz ayında yatan bebek popülasyonu genellikle problemli bebekler. Yani çoğunlukla bin gramın altında olan bebekler" dedi. Bebeklerdeki enfeksiyonlara ilişkin olarak ise Doç. Dr. Odabaş şunları söyledi:

"Bir kısmında enfeksiyonu ajanlarına rastlanmış; ama hastane enfeksiyonu denilebilecek tek bir enfeksiyon ajanı değil bunlar. Tabi ki yeni doğanlarda enfeksiyonun olması gayet doğal. Bu hastane enfeksiyonu anlamına gelmiyor. Ama şu ana kadar saptadığımız her bebek kendi enfeksiyonu ile ölmüş. Yani başka bir bebekten bulaşan enfeksiyon saptanmadı. Şu anki bulgularımız onu gösteriyor. O nedenle ölüm sebeplerini şöyle sıralayabiliriz: Prematüre yani bin gramın altındaki bebeklerin büyük çoğunluğunda görülen ölümler. 16 bebek bu nedenle ölmüş. Yine prematüre ile ilişkili olarak bağırsak hastalığı var. Doğumsal kalp hastalığı, doğumsal sakatlıklar var. Doğum sırasında oksijen yetmezliği var. Bunların her biri ölümlerde rol oynayan faktörler. Sonuç olarak baktığımızda burası referans hastane ve prematüre eylemlerin ve gebelikle problem olan vakaların büyük bir çoğunluğu buraya yönlendiriliyor. Zekai Tahir en çok yatak sayısı ve gelişmiş yoğun bakım olarak bilindiği için özellikle gebeler buraya yönlendiriliyor. Belirttiğim gibi bunların çoğu problemli gebelikler. Prematüre olan gebelikler. O nedenle bu doğumlar burada yaptırılıp, burada takip edilmek zorunda kalınıyor. Dolayısıyla böyle bir oranı normal karşılamak gerekiyor. Çünkü sebep olabilecek bir hastane enfeksiyonu ortada yok. Çok farklı nedenlerde çocuklar ölmüşler."

"Temizliğe ve hijyene çok dikkat ediliyor"

Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Öner Odabaş, bebeklere verilen mamaların da enfeksiyona yol açtığı yönündeki iddialara ilişkin olarak "Bu konuda çok farklı spekülasyonlar yapılıyor. Orası çok iyi alt yapısı olan bir ünite. Her şey çok titizlikle hazırlanıyor. Temizliğe ve hijyene çok dikkat ediliyor" şeklinde yanıt verdi. Yeni doğan ünitesini gezdiklerini bildiren Odabaş, "Orası gerçekten Türkiye'nin, belki de dünyanın en modern ünitelerinden bir tanesi. Başındaki Uğur Dilmen hoca da bu işi çok iyi yapan ve bilen bir hoca. O nedenle Ankara'daki en büyük merkezimiz de Zekai Tahir Burak'taki merkezimizdir. Tabi ki bizim de bir takım eksiklik ve problemler varsa bunları ortaya koymamız lazım. Bu konuda hiçbir zaman böyle bir şey olmaz, yoktur, olamaz gibi kesin bir yargıda bulunmuyoruz. Ama biz orayı biliyoruz. Gidip gördük ve şu andaki bulgulara bakarak da iddia edildiği gibi bir problem olmadığını düşünüyoruz" dedi. Doç. Dr. Odabaş şunları söyledi:

"Ayakkabı ile girildiği yönünde bir takım iddialar var. Ayakkabı ile giriliyor tabi. Bilimsel olarak ispatlanmış bir yerden ya da ayaktan olabilecek, buradan bulaşabilecek bir enfeksiyon yok. Asıl burada dikkat edilmesi gereken nokta el hijyenidir. Bu ünitelere girerken herkes ellerini güzelce antiseptik solüsyonlarla yıkıyor ve öyle giriyor. Asıl bulaş elden olan bulaşlardır. Her yeni doğan salonunda en az dört tane lavabo var. Tam orta yere konmuş durumda. Kenarlarda kuvözler var, ortada ise lavabolar var. Herkesin kolay ulaşabileceği yerlerde. El hijyenine çok dikkat ediyorlar ki asıl bulaş kaynağı budur. Bazen de halkın gözüyle bilimsel olmayacak şeyleri söylemek doğru değil."

"Çok sıkışık zamanlarda iki bebek bir kuvöze alınıyor"


Doç. Dr. Odabaş, mecbur kalındığı durumlarda ikinci bir bebeği de aynı kuvöze koyma durumunun söz konusu olduğunu söyleyerek "Maalesef dönem dönem bu yaşanabiliyor. Biz kuvöz sayımızı çok arttırdık. Ama öyle bir zaman oluyor ki bazen birden bire çok aşırı miktarda bebek geliyor. O sırada açıkta kalmasın diye ikinci bir bebek alınabiliyor; ancak çok hızlı bir şekilde hemen boşalır boşalmaz başka kuvöze alınıyorlar" diye konuştu. Hastanede tadilat yapıldığı eleştirlerine ise Doç. Dr. Odabaş, "Tadilat yapılan yer ile çocukların kaldığı yerler ayrı ayrı yerler. Tadilat oda oda salon salon yapılıyor. Bir salonun diğeriyle hiçbir bağlantısı olmuyor" şeklinde cevap verdi.

"Oradaki aileleri de düşünmek, onları panik havasına sürüklememek lazım"

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Öner Odabaş, bir inceleme komisyonu oluşturduklarını ve olayın inceleneceğini söyledi. Doç. Dr. Odabaş, komisyonun verdiği kararın bilimsel olacağını ifade ederek "Gerçekten bir ihmal varsa biz bunu saptamış olacağız. Ama ilk bulgulara bakarak biz burada bir problem olmadığı kanaatindeyiz. Ama bilimsel bulguları bekleyeceğiz tabi ki" dedi. Doç. Dr. Odabaş sözlerini şöyle sürdürdü:

"İtidalli olmak lazım. Oradaki aileleri de düşünmek lazım. Onları panik havasına sürüklememek lazım. Belli bir yoğunluk yaşanıyor. Bu bir gerçek. Problemli olan gebelikler dolayısıyla da ölüm miktarında da bir miktar artış olduğu bir gerçek. Ama "Orada tehlikeli bir durum var. Enfeksiyon yayılıyor. Enfeksiyon çocuklara bulaşıyor' gibi bir algıya neden olmamalı. Sonuçta biz o incelemeyi de şu anda yaptırıyoruz. Hizmet devam ediyor. Hizmette herhangi bir aksama yok. Yeni doğan yoğun bakımları Bakanlığımızın son yıllarda çok yoğun bir şekilde üstünde çalıştığımız bir konu. Bin gramın altındaki bebekler eğer buralarda yaşatılmaya çalışılıyorsa Türkiye'nin geldiği iyi bir noktayı gösteriyor. Bu bebekler büyük bir özveriyle, yoğun gayretlerle yaşatılmaya çalışıyor."(ANKA)