Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Şubat 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Ömer Laçiner (Birikim dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve yazar):
* Türkiye'deki '68 hareketinin iki yönü vardır. Bunlardan birincisi, batıdaki 1968 hareketinden esinlenen yönüdür. Batıda olanlar, Türkiye'nin birtakım seçkin üniversitelerinde takip edilmiş ancak bundan ibaret kalmıştı. Bu bakımdan, 1968'in bu yanının genelleştiği çok söylenemez. Kültürel ve toplumsal bir devrim yapmak, tüketim toplumunun hiyerarşilerini reddetmek hem kapitalizme hem bürokratik sosyalizme karşı çıkmak, devletin kurulu yapısına karşı verilen mücadele... Bunlar sınırlı bir çevrede etkili olabildi. İsyancı bir gelenekten hareket eden asıl büyük kitle ise daha çok toprak, su gibi toplumsal sorunlara kaydı. Ve çok ciddi bir yükseliş yaşayan siyasal bir hareket haline geldi. Bu şekilde isyan eden Türkiye '68'i, kendine has bir akım oluşturdu

* Türkiye'de o dönemde ülkenin iyi liselerine devam edenler, edebi ve felsefi eserleri lise öğrencisi olmanın gereği olarak zaten okurlardı. Benim lise çağımda Jean-Paul Sartre, Albert Camus romanlarını ve bütün klasikleri okumak bizim için bir gereklilikti. "Kitap okumuyorum," demek bir aşağılanma sebebiydi. Oysa lise öğrencilerinin kültür ve edebiyatla ilgilenmemesini isteyen bir ortam da mevcuttu. Biz genel kültür edinme çabası içindeydik, "Sartre diye birisi var, Nobel kazanmış; Camus ve Dostoyevski diye adamlar var," derdik ve onları okurduk. O dönemde yasak olan, sosyalist kitaplardı. Bu kitaplara ulaşılamıyordu. Zihni olarak gelişkin insanlar, okullarda tekrar edilen antikomünist propagandanın yalan olduğunu zaten görebiliyorlardı.

* Biz anti-komünist propagandaya rağmen sol kitapları okumaya çalışıyorduk o dönemde. Bizi asıl kızdıran şey, o anti-komünist propagandayla bize yalanlar söylendiğini bilmemizdi. İlkel bir propagandayla sunulan bir antikomünizm vardı ve bu bizim merakımızı daha da artırıyordu. Ama bu, sonuç olarak bizim sosyalizmin ciddi hatalarını görmememizi sağladı. Sosyalizmin gerçek hatalarını da antikomünist propagandanın bir parçası zannettiğimiz oldu. Sosyalist toplumların gerçek eleştirisi ise ancak 70'li yılların sonunda yapıldı.

GAZETEDEN OKUDUK
* Paris'teki '68 olaylarını gazetede okuduk. Olup bitenleri oraya tatile gitmiş arkadaşlarımız ya da buraya gelen öğrenciler anlatıyordu. Gazetelere bakıyor, nadir olarak bulduğumuz dergileri karıştırıyorduk. Doğrusu çok istekli bir biçimde orada neler olduğunu öğrenmeye gayret ettiğimiz söylenemez. Daha çok radyolardan Fransız şarkılarını dinliyorduk ve bağlantımız sınırlıydı.

* 1968 deyince benim aklıma uzun saçlı, temiz yüzlü genç insanlar gelir. Fonda, Che Guevara'nın bir portresi vardır.