Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Şubat 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Aydın Çubukçu (Bizim 68 kitabının yazarı, eski DEV-GENÇ Yönetim Kurulu Üyesi):
* 1968 olaylarının aynı dönemde dünyanın farklı yerlerinde, farklı şekillerde tezahür etmesinin anlamı, ortak ve daha güzel dünya özlemidir. Savaşın üzerinden 20 yıl geçmiş ve savaş sonrası kuşağı, umutlarının yavaş yavaş tükendiğini fark etmişti. Gençliğin öne çıkmasını, onların yalnızca genç olduğunu söyleyerek açıklamak olayları basitleştirmek olur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) umut vermediği savaş sonrasında ABD'nin vaat ettiği ideallerinden saptığı görüldü. Aslında bu umut kırımı Kennedy'ye düzenlenen suikastla ortaya çıktı.

* Kapitalizmin belirli bir doygunluğa erişi, kitlelerin beklentisini karşılayamaması bütün dünyada huzursuzluğu tetikledi. Olaylar Fransa'da başladı ama başlangıçta Fransız Komünist Partisi desteklemedi. İşçi ve köylü hareketinden başlangıçta yeterince destek gelmemesi ve hareketin entelektüel çevrelerden destek alması, karakterini şekillendirdi.

İLK EYLEM İLAHİYAT'TAN
* Türkiye'de ilk eylem Ankara İlahiyat Fakültesi'nde 1967'de başladı. Bu nokta üzerinde durulmaz çünkü 68 deyince akla devrimci öğrenciler geliyor. İlahiyat Fakültesi'ndeki olaylardan sonra Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde boykot başladı ve olaylar İstanbul'a sıçradı. Üniversitelerde bir reform ihtiyacı vardı ve bu ihtiyaç Cumhurbaşkanı da dahil, birçok kesim tarafından da destek görüyordu. Vietnam Savaşı, toprak işgalleri, işçi sınıfının sendikal hak mücadelesi derken muhalefet kendi arasında doğal bir ilişki kurdu. Bizim aslında 68 hareketi dediğimiz şey, 1966'da başlayıp 12 Mart muhtırasıyla sona eren dönemdir.

* SSCB'nin Çekoslovakya'yı işgali de aslında umut kırımının başka yüzünü gösterdi. Fransa'daki hareket Marksizme yatkındı ama belki de bu umut kırımıyla birlikte Marksizmin farklı yorumlarına yöneldi. Mesela o dönem Fransa'da çokça atılan bir slogan vardı: Çin Yakındır. Bu slogan, hem Maoculuğa bir göndermeydi hem de bir devrim beklentisinin işaretiydi ve de SSCB'den bekleniyi de sonlandırıyordu. Batı'daki ve bizdeki 68 hareketlerinin temel farkı Türkiye'nin sosyal- ekonomik tarihine ilişkin farklardan kaynaklanıyor. 1960'larda madenlerin ulusallaştırılması ve aydınların sosyal hareketlere yakınlığı farklı bir süreci doğurdu.

* Yalçın Küçük'ten Nihat Erim'e kadar birçok kişi fikir kulüplerinde toplanıyordu. Düşünün 22 yaşındaki bir çocuk (Deniz Gezmiş) sosyal mücadelelerin simgesi olabiliyorsa, Türkiye'deki 68 gençlik hareketinin ne kadar sosyal hayata nüfuz ettiğini de anlarsınız. O dönem asıl sloganımız Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye'ydi. Bülent Ecevit'in sahiplendiği Toprak İşleyenin Su Kullananın sloganı da toprak işgalleri, köylü ve işçilerin hareketliliğinin göstergesiydi.

RUS KLASİĞİ VE RUHİ SU

* Ben o dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu'nda öğrenciydim ve önce Dev-Genç Yönetim Kurulu'na girdim, ardından da Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) içinde yer aldım. Bizim yaptığımız İzmir- Denizli arasındaki bir banka arabası soygunu en büyük siyasi soygundur. 4-5 milyon lira almıştık. O yıllarda ben İtalyan popüler müziğini ve Fransız Chanson'larını dinlerdim. Birçok akranım gibi Rus klasiklerinin hepsini okudum. Hemen her evde Varlık'ın küçük kitaplarından vardı, Ruhi Su dinlenirdi, daha da önemlisi hepimiz evde kitap okuyan ailelerin çocuklarıydık.