Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Haziran 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
TÜRKEŞ PARAYI İSTEDİ... CIA raporlarına göre darbenin kudretli albayı Türkeş, ABD elçisinden parayı hemen istiyor.Türkeş, paranın seçim için gerekli olduğunu vurgulayıp, "Bu parayı başka yerden bulacağız" diyor.

ABD elçisi: Gürsel dar görüşlü bir taşralı

Nur BATUR
27 Mayıs darbesinden sonra ABD elçisinden para isteyen Cemal Gürsel için elçinin yazdığı ve iki satırı 47 yıl sonra hâlâ gizli tutulan yorumda şu sert ifadeler yer alıyor: İstediği parayı almak için bundan daha sert ve boyun eğmez, daha dar görüşlü bir taşralı olamazdı
27 Mayıs askeri darbesinden sonra kapalı kapılar ardında neler oldu? Washington'da darbe nasıl değerlendirildi? Ankara'da nasıl pazarlıklar yapıldı? Darbe sonrasında da açıklanan toplantı zabıtlarını ve mesajlarını tararken gözüme çarpan ilk belge 31 Mayıs 1960 tarihinde Ulusal Güvenlik Konseyi'nin toplantı zabıtlarıyla ilgiliydi. Bu belgeyle ilgili yine ilginç bir ayrıntıyı aktarayım. Konseyin 446'ncı toplantısının zabıtlarının da tümüyle açıklanmadığını gördüm. Yine de toplantının açıklanan bölümü bile oldukça ilginç bilgileri içeriyor. O gün konseye CIA'den Robert Amory brifing veriyor. Amory, askeri darbenin birkaç aydır İstanbul'daki Harp Akademileri'nde planlandığını ancak 21 Mayıs'a kadar hızlı hareket edilmediğini söylüyor. Amory, şöyle diyor : "Genç subayları, Menderes'e karşı duydukları düşmanlık, muhalefete yönelik baskı, İnönü'ye duyulan sempati ve Menderes hükümeti içindeki yolsuzluklara duyulan hoşnutsuzluk harekete geçirdi. İnönü aktif olarak darbe planları içinde yer almadı ama muhtemelen danışıldı."

KÜRTLER YARARLANABİLİR
CIA ajanının konuşmasından ilginç iki not daha aktarayım. Robert Amory, 31 Mayıs'ta Menderes ve bakanların yargılanacağını ancak muhtemelen Türkiye 'nin bir kan gölüne dönmeyeceğini söylüyor. Ayrıca, cunta hükümetine karşı önemli bir muhalefet olmadığını vurguluyor, "Ancak yaşanan kargaşadan Kürtler yararlanabilir" diyor. Bu da CIA'nın o gün için, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın asılmasını ihtimal dahilinde görmediğini gösteriyor. Belgeler, Yassıada'da süren yargılama sırasında hem Ankara hem de Washington'daki havanın değiştiğini hatta ABD Büyükelçisi'nin gelişmeleri adeta isyan ederek izlediğini de gözler önüne seriyor. Belgelerde kapalı kapılar ardında yapılan "Yardım" pazarlıklarıyla Türk ordusunun içine düştüğü durum da bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. Darbeden 2 ay sonra 24 Temmuz 1960'da saat 16.00'da ABD Büyükelçisi Warren'la Cemal Gürsel arasındaki görüşmeye ilişkin ilginç bir mesaj da buldum. Mesaj adeta " görüşme zabıtı " gibiydi. Warren, mesajında, Gürsel'le görüşmesine Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Kuneralp'le albay Alparslan Türkeş'in de girdiğini aktarıyor. Warren'ın elinde Washington'dan gelen yazılı talimat var.

'GÜRSEL ANLAYAMADI'
Warren önce elindeki belgeyi okumaya başlıyor. ABD Büyükelçisi'nin o anki izlenimlerini, 25 Temmuz 1960'da 14.00'de Washington'a gönderdiği 372 no'lu mesajından okuyalım: "Gürsel dikkatlice dinledi ama yüzünde Hitit heykelleri gibi bir ifade vardı. Hiç kesmedi. 'Etkin, mütevazı plan' bölümünü okuduktan sonra Gürsel'e 'Anladınız mı?' diye sordum. Gürsel başını öne eğerek onayladı ama sonra onaylamadığı anlaşıldı. Elimdeki belgeyi okumayı bitirince, bir soru ya da değerlendirme olup olmadığını sordum Gürsel birden bire söze girdi, 'Ben ABD hükümetinden 100 milyon YTL istedim. Parayı alacak mıyız, almayacak mıyız?' dedi." Belli ki Gürsel, ABD Büyükelçisi'nin okuduklarını anlayamamıştı. Aklında tek bir soru vardı: "ABD parayı verecek mi? Vermeyecek mi?" Görüşmede yaşananları yine Warren'ın mesajından aktarmaya devam edeyim. ABD Büyükelçisi yeniden elindeki belgenin "etkin ve mütevazi plan" hakkındaki yedinci paragrafını okudu. Birlikte bir kez daha planın üzerinde durdular. Tercümeyi Türkeş yapıyordu ama bir ara Kuneralp de tercümeye yardım etti. Bittiği zaman Warren "Şimdi anladı. Kuneralp ve Türkeş de ilk defa iyice kavradılar" diye düşündü. Planı ikinci defa okuduktan sonra bu kez Türkeş söze girdi:
Türkeş: Fakat acil olarak paraya ihtiyacımız var. Gelecek sene seçim var.
Warren : Bir yılımız var .
Gürsel: Benim yorumum yok
Warren: ABD yönetimi, önceki hükümete de elinden geldiği kadar yardım etti. Aynı şekilde bu hükümete de yardım etmek istiyor. Size aktardığım mesaj da bu isteği gösteriyor. Önceki görüşmemizde gündeme getirdiğiniz her noktaya değinildiğini görebilirsiniz. 100 milyon liralık talebinizi kabul edemiyoruz ama Washington mümkün olan metodu belirtiyor." Türkeş ise ısrarlıydı, "Durum acil! Sunulan program bir yıl içinde tamamlanabilir mi?" diye üsteledi.. Warren " Sürecin bir yıl içinde tamamlanabileceğini düşünüyorum. Zaten ABD yönetimi de durumun aciliyetini ve Türkiye'nin ihtiyaçlarını dikkate alır" diye yanıtladı. O ana kadar Warren'le Türkeş arasındaki diyaloğu sessizce dinleyen Gürsel birden eleştirel bir tonla konuşmaya katılıyor ve "Türkiye ABD'ye oldukça uzak, belki ABD hükümeti anlamıyor" diyordu. Warren, Gürsel'den gelen eleştiriyi ise şöyle yanıtlıyordu: "1960'da Türkiye, ABD'ye Meksika kadar yakın Amerikan Genelkurmayı'nın ve Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Türkiye'nin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarımız gibi dikkate aldığından eminim. Ayrıca, eminim ki ortak muhalifimiz Sovyetler Birliği de Türkiye'ye yönelik herhangi bir saldırının bütün müttefiklere yönelik olduğunu biliyor."

TÜRKEŞ: PARA ŞİMDİ LAZIM
Görüşmeyi Warren'ın mesajından okumaya devam edelim : "Gürsel, söylediğimin çok önemli olduğuna karar verdi ve Türkiye'nin kaybının Arap dünyasının da kaybı olacağını söyledi. Ben de bu görüşe katıldım. General Gürsel'e, görüşmede okuduğum belgenin tercüme edilmesini ve uzmanları tarafından incelenip Washington'a gönderebileceğim bir plan verilmesini önerdim. Hiçbir söz vermedi. Ona, "ABD'nin karşılayamayacağı toplu para istediniz ama yardımcı olabilecek bir plan sundular" dedim. Türkeş paranın şu anda lazım olduğunu vurgulayıp, "Bu parayı başka yerden bulacağız" dedi. Bunun üzerine daha önceki cevabımın çok acele bir cevap olduğunu söyledim. "İşleyebilecek bir plan için bir yılın çok kısa olduğunu düşünmüştüm ama belki yanıldım. General Gürsel'in vereceği planı ABD yönetimine iletince kesin karara varılır" dedim. Gürsel ne plan vereceklerini söyledi ne de reddetti. Planla ilgili daha fazla bana ihtiyaçları olursa haber vermesini istedim. Haber vereceğini söyledi. ABD Büyükelçisi, "İstediğiniz fonlar için bir yol bulalım" diyerek ayağa kalktığı zaman, Gürsel sadece gülümsüyordu.

GİZLİLİK SÜRÜYOR
Warren'ın mesajının sonunda ise Gürsel'le ilgili yorumu var. Yorumun çok sert olduğunu gördüm ama bana daha ilginç gelen Amerikan Büyükelçisi'nin 3 kısa paragraflık yorumundaki 2 satır üzerindeki gizliliğin kaldırılmamış oluşuydu. Zaten çok sert olan yorumunda Warren, daha fazla neler söylüyordu ki açıklanması sakıncalı bulundu. Bilemiyoruz ama herhalde aradan 47 yıl geçmiş olsa da açıklanmasının tepkilere yol açabileceğini düşünüyorlar. Açıklanan bölümü ise birlikte okuyalım: "Gürsel istediği parayı almak için bundan daha sert ve boyun eğmez, daha dar görüşlü bir taşralı olamazdı. (Ana mesajda iki yerde bir satırdan daha az 2 bölüm üzerindeki gizlilik kaldırılmadı) Tutumunda hiçbir esneklik ya da ABD'nin tutumunu anladığına ilişkin bir işaret göremedim. Milli Birlik Komitesi'nin planları doğrultusunda hareket edeceğini düşünüyorum. Bu yönde atacağı bir adım beni şaşırtmayacak. Dedikodulara göre, Milli Birlik Komitesi'nin en güçlü adamı olan ve bir gün Gürsel'in yerine geçeceği söylenen Türkeş'e gelince, o da Gürsel kadar duygusal davrandı ve onun kadar kararlı göründü. O da ABD'nin tutumunu ve taahhütlerini anlamaya yanaşmadı. Sadece Milli Birlik Komitesi'nin ihtiyaçlarını ve ABD'nin bunu karşılamadığını düşünüyor. Önereceği her türlü hareket sadece kendi kişisel değerlendirmeleri olacak. Warren, mesajında görüşme sırasında Kuneralp'in ise biraz utanmış göründüğünü yazıyor. Warren, "Kuneralp'in de Gürsel ve Türkeş'le başını derde sokacak bir adım atmayacağına eminim" diyor. ABD Büyükelçisi'nin, aynı gün, yine 25 Temmuz 1960'da ilk telgrafından 2 saat sonra Washington'a gönderdiği ikinci bir telgraf var. Warren, ikinci telgrafında Gürsel'e Bayar, Menderes ve diğer üyelerin asılacağı yolundaki yoğun söylentileri açtığını bildiriyor ve Gürsel'le Türkeş'e "sakın asmayın" diye adeta "ultimatom" veriyor.

WARREN: SAKIN ASMAYIN
Warren'in mesajından okuyalım: "Geçici Türk hükümeti, ABD yönetiminden 100 milyon TL'yi mecburi emeklilik planı için istedi. Başka talepler de olacak. (acil olarak 34.4 milyon dolara da ihtiyaçları var) Mevcut emeklilikle ilgili talepte olduğu gibi, her talep ayrı ayrı dikkatle incelenecek ve ABD hükümeti elinden geldiğince yardımcı olacak. Ama yönetimin yardımcı olabilmesi Kongre'den alacağı fonlara bağlı. Kongre Amerikan kamuoyuna dayanır. Kamuoyu ise genellikle Amerikan ve uluslararası basından etkilenir. Duruşmalar, Amerikan ve Avrupa basınında izleniyor. Herhangi bir talimat alarak konuşmuyorum ama Amerikan kamuoyunu bilen bir dostunuz olarak söylüyorum. Eğer önceki liderler idam edilirse, Batı dünyasında öylesine şiddetli tepki olur ki bu Türkiye'ye yapılacak yardımı etkiler." Warren, mesajında, Gürsel'in söylediklerini dikkatle dinledikten sonra önce Türkeş'e sonra da Kuneralp'e bakıp güldüğünü, ardından da İngilizce olarak "I thank you very much" (Size çok teşekkür ediyorum) dediğini yazıyor. ABD Büyükelçisi'nin mesajın sonundaki yorumu da oldukça ilginç: Şöyle yazıyor Fletcher Warren: "Gürsel'in gülümsemesinde bir anlam sezemedim. Bu görüşümü Dışişleri Bakanı Sarper'e de söyledim." Warren'ın mesajı ise o günlerde sadece ABD'nin değil, NATO ülkelerinden, İsrail'e, Pakistan'dan İsviçre'ye kadar bütün dünyanın "Sakın asmayın" diye Milli Birlik Komitesi'nin kapısını çaldığını gözler önüne seriyor. Peki acaba Cemal Gürsel, o gün "Sakın asmayın " diyen Amerikan Büyükelçisi'ni dinledikten sonra Türkeş'e ve Kuneralp'e bakıp neden güldü? Bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
ERGUN BABAHAN