PORTO
Portekiz'e yenilmeden gelen Almanya için otoriteler "İkinci sınıf bir takım" yakıştırması yapıyordu. Yıldızlar topluluğu Hollanda ise bir lejyonerler ordusuydu. Almanlar'ın Ballack dışında vitrine çıkaracağı yıldızı yoktu. "Avrupa'nın derbisi" olarak adlandırılan ve erken final gözüyle bakılan dev maçın kağıt üzerinde favorisi Hollanda'ydı. Ancak Almanların, turnuva takımı olduğunu unutmamak gerekirdi. 4-1-4-1 düzenindeki Almanlar, Hollanda'nın tempoyu yükseltmemesi için sakin oynuyorlardı. Hollanda sadece kanatları kullanıyordu çünkü Almanlar orta alanı savunmasına yakın ve kalabalık tutuyordu. Hollanda'nın pas organizatörü Davids, çok sık geriye gelip top almaya çalışınca, Almanya sahaya akıllıca yayılıyor, orta alanı iyi kontrol ediyor ve ilk toplara zamanında basıyordu. 23'te Kuranyi'nin köşeye giden şutunu kaleci zorlukla çıkardı. Saat gibi çalışan Almanya 30'da öne geçti. Almanya'da duran topların patronu Frings soldan kesti; top üç Alman'ın arasından ağlarla buluştu. İkinci yarı Hollanda, Sneijder ve Overmars ile başlayınca ataklarını sola kaydırdı. Almanlar akıllı savunma yapıyor ve kontratakla çıkıyordu. Hollanda'nın baskıları şuursuzdu ama Advocaat'ın aklı başına 72'de geldi. Oyuna Van Hooijdonk'un girmesiyle Hollanda, adeta bir hava köprüsü kurarak Alman savunmasının konsantresini bozdu. Rudi Völler'in Frings'i oyundan çıkarması Almanya'ya üç puanı kaybettirdi. Van Hooijdonk'un her yüksek topu alması da Van Nistelrooy'u rahatlattı. Bu oyuncu Van Der Meyde'nin sıfırdan ön direğe kestiği topu yarım voleyle Kahn'ın tersine gönderdi ve maçın skorunu belirledi.