Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mayıs 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Ekonominin gözlükleriyle Doğu'ya bakış

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
10.04.2009
Çok farklı bir Türk filmi. Ülkenin Doğu kesimine, özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı yöreye yakın tarihin içinden (1994 yılından) ve alabildiğine hınzır biçimde bakan değişik bir yapım.
Değişiklik, bakışın niteliğinden kaynaklanıyor. Bu, temelde ekonomiyi konu edinen bir yaklaşım. Yani doğu denince akla gelen kadın sömürüsü, namus cinayetleri, ırksal çelişkiler, toprak kavgası, devlet baskısı, PKK terörü gibi şeylerin hiçbiri yok. Onların yerini, ekonomi çerçevesinden görülmüş bir yaşam biçimi ve insan ilişkileri manzumesi alıyor. Kahramanımız Mihram, tam anlamıyla bir tatlı serseridir: Bir Şark kurnazı, bir çarıklı erkan-ı harp... Başlıca bildiği, Ali'nin külahını Veli'ye giydirerek aradan kazanç elde etmektir. Kasabanın kaşar üçkâğıtçısı, genç adama kancayı takmıştır, onun becerisinden ve deyim yerindeyse 'ticari dehasından' istifade etmek umuduyla... Öte yandan, hastanede çalışan kadın doktor, ondan çocukları tedavi etmede kullanılan ve civarda bulunmayan önemli bir ilacı ne yapıp edip bulmasını ister. Hanım doktor bunun için ilaç parasından gayri hiçbir ödeme yapamadığı halde, Mihram kabul eder. Sınırı geçip Azerbeycan'a ulaşan bu yolculukta, kendince beklediği başka çıkarlar vardır.
Filmin başarısı, bu 'ekonomik hikâye'yi hınzır bir mizahla ve sürekli bir iyimserlikle anlatmadaki ustalığı. İngiliz yazar-yönetmen Ben Hopkins'i Antalya'da fırlayıp ödülünü alırken görmesek, aslında bu ismin ardında saklanan bir Türk olduğuna yemin edebiliriz. Hopkins bizi ve özellikle Doğu'yu, Doğu insanını ne kadar iyi tanımış. O sanki Aziz Nesin de okumuş bir yarı Türk. Ama doğrudur; kimi zaman yabancılar bir ülkeyi, bir halkı orada yaşayanlardan daha iyi görebilir. Ayrıca zaten sinema git gide sınırları silen bir evrensellik kazanmıyor mu?
Böylece film birçok dayanılmaz sahne içeriyor; telefon hatları döşemeye çalışan memurları sopasıyla döven köylü kadından pazar yerinde geçirilen geceye, Azeri gümrüğünden geçişten kasabadaki kumar sahnesine... Ama özellikle o devlet hastanesindeki ecza deposunda geçen sahne müthiş. Burada olay kişileri aşıp paranın ve rüşvetin baştan çıkarıcı gücü üzerine görkemli bir parabola dönüşüyor. Film de belli bir dönemi ve coğrafyayı aşıp, zaman ve mekân ötesi bir evrensellik kazanıyor.
Oyuncu kadrosu çok iyi. Başroldeki Tayanç Ayaydın tüm ödüllerini hak etmiş. Genco Erkal muhteşem, tüm öbürleri de çok iyiler. Bu güzel filmin son Antalya'da hepsi de başyapıt düzeyindeki Üç Maymun, Pandora'nın Kutusu, Hayat Var gibi filmleri aşıp Altın Portakal'a uzanması belki asıl talihsizliği. Ama bunu artık fazla sözkonusu etmenin gereği yok! Çünkü arada, bu güzel filme yazık oluyor.

PAZAR-BİR TİCARET MASALI * * *
Yönetim ve senaryo:
Ben Hopkins/ Görüntü: Konstantin Krönig/ Müzik: Cihan Sezer/ Oyuncular: Tayanç Ayaydın, Genco Erkal, Şenay Aydın, Hakan Şahin, Rojin, Sertel Uğur, Eren Karakuş/ Türk-Alman-İngiliz-Kazak ortak-yapımı.