Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mayıs 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Birçok ünlü ismi bir araya getiren Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar?kadın-erkek ilişkileri üzerine odaklanmış.

Sanki 'kadınlara özel' bir film

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
24.04.2009
Kadın-erkek ilişkileri denen okyanustan esinlenmeye devam ediyor sinema, sanırım hep de edecek. Aslında bu alanı küçük görmek de anlamsız, çünkü aslına bakarsanız Shakespeare dramları veya Moliere komedileri de bu temaya dayanan oyunlardı, zamanlarının özel çerçevesinden bakılmış olarak... Demek ki asıl sorun bu alanın artık mızmızlaşmaya ve kalıplaşmaya başlamış hikâyeleri değil, onları ele alma ve bir sanat yapıtına dönüştürme tarzı. Bir başka deyişle biçimleri, üslupları, anlatım özellikleri... Bu filmin ortaya çıkış hikâyesi ilginç. Ünlü Sex and the City dizisinin 2003'te yayınlanmış bir bölümündeki bir diyalogda geçen He's just not that into you/ Sana ilgi duymuyordur sadece" sözünden esinlenen iki dizi yazarı, bundan yola çıkıp bir kitap yazmışlar. Bu 'ilişkiler kitabı' çok satıp adını duyurunca filme alınmış. Kameranın ardına da bir başka popüler dizinin, The Office'in yönetmeni Ken Kwapis geçmiş ve film ortaya çıkmış. 'İlişkilerin önemi' elbette yadsınamaz. Bu önem çağlara, ülkelere, toplumlara, egemen ahlak ve inanç kurumlarına göre değişir. Ama temelde, sonuç olarak insanlığın bekası'nı sağlayan kadın-erkek yakınlaşması söz konusu olduğuna göre, konunun doğa kadar kutsal kitapların da himayesi altında olduğu söylenebilir. Bu yüzden, ilişkinin tarzı, biçimi, ayrıntıları eleştirilebilir, ama bizatihi kendisine karşı çıkılamaz. Roman/film, demek ki son dönemde Sex and the City, Bridget Jones, Desperate Housewives gibi popüler kültür ikonları veya sayısız başka dizi/film/kitapla ele alınan bu ilişkiye biraz farklı bir açıdan yaklaşıyor. Ana bakış şu: İlişkilerde kadın hep bastırır, erkeği tavlamaya çabalar, evliliği, doğanın büyük emrine uyarak gerçekleştirmeye uğraşır. Erkek ise bu kutsal misyonunun farkında bile olmadan, temelini haz ve keyfin oluşturduğu egoist bir döngü içindedir. İlişkide hep kaçmak, bağlanmayı ayıp saymak, evliliği duymazdan gelmek, modern erkek için (aslında hep öyleymiş ya!) en tutarlı davranış biçimidir. Böylece, temel olarak sekiz genç insan tanıyoruz. Herkes mutluluk peşinde, her biri hayatına bir yön vermeye çalışıyor. Ama kolay mı? Yıllardır birlikte mutlu yaşayan bir çiftin dengesi, erkeğin evliliğin adını bile duymak istememesiyle sarsılıyor. Dışardan çok mutlu gözüken, ama ilişkilerinin cinsellik boyutu bitmiş bir çiftin erkeği, kışkırtıcı bir sarışına kapılıyor. Öte yandan, aynı fıstığın peşinde olan olan başarılı, ama yakışıklı olmayan bir emlakçı var. Delişmen bir genç kız, umutsuzscasına bir ilişki ararken hep kayalara çarpıyor, ama bunlardan en sertinin asıl beyaz atlı prens olduğu ortaya çıkıyor. Vs, vs. Anlaşıldığı üzere, film temelde yukarıda andığım popüler yapıtları izleyen veya bizde Sinan Akyüz veya Tuna Kiremitçi'nin kitaplarını okuyan bir kesim için. Yani, büyükkentli, genç beyaz Türkler, tercihen de kadınlar. Ama yönetmenin yumuşak bir üslupla tüm bu kişilere hayat verdiği ve genelde ilgimizi ayakta tuttuğu söylenebilir. Tüm oyuncular göz dolduruyor, ama kadınlar için en oyalayıcı olanı taze yakışıklı Bradley Cooper (Ben), erkekler içinse yuvarlak hatlarıyla Scarlett Johansson. Sinema sanatı açısından verdiğim HH, kadın seyirci için rahatlıkla HHH'a çıkabilir!

ERKEKLER NE SÖYLER, KADINLAR NE ANLAR? * *
( He's Just Not That into You)/ Yönetmen: Ken Kwapis/ Senaryo: Abby Kohn, Marc Silverstein/ Görüntü: John Bailey/ Müzik: Cliff Eidelman/ Oyuncular: Ben Affleck, Jennifer Aniston, Drew Barrymore, Jennifer Connelly, Kevin Connelly, Bradley Cooper, Ginnifer Goodwin, Scarlett Johansson, Kris Kristofferson, Justin Long/ Amerikan filmi.
Haberin fotoğrafları