kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Mayıs 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
İstiklal Caddesi'ne asılan reklam panoları, afi?lerde aşırıya kaçılmış durumda.

Belediyeler bu kadar zevksiz olmak zorunda mı?

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
23.04.2009
Beyoğlu'nu eleştirirken, arka sokaklarına da değinmiştim.
Hürriyet'in 'Beyoğlu kuşu' Onur Baştürk de aynı sokakları eleştirdi, hem de lafını hiç sakınmadan "İğrenç," diyerek! Bu gözde semtle içli dışlı geçirdiğim 15 günden sonra, yazacak öyle çok şey var ki...
Örneğin yine İstiklal Caddesi. Hatta Taksim'i aşıp Dolmabahçe'ye dek inen Gümüşsuyu Caddesi. Bu ana arterlerde, ışıklandırma tümüyle Turkcell'e teslim edilmiş gibi. O şirketi temsil eden çifte boynuzlu yaratıklar, caddeler boyu size gülümsüyor.
Üstelik (geçen haftaki gibi) ışıklar yanmadığında bile... Bu bir şaka mı? Daha genel biçimde, İstiklal Caddesi'nde asılı duran şeylerin haddi hesabı yok. Bir dönemde, bu caddede süs açısından sanki sıkı yönetim uygulandı. Öyle ki, yola taşan tüm reklam, hatta isim panoları söküldü. Taksim'deki Yapı Kredi binasının tepesinde, yıllardır gelip geçenlere saati bildiren o ışıklı saate bile yol gözüktü. Tarlabaşı girişindeki Sofa Otel'in tepesindeki ışıklı tanıtımı ancak Hıncal (Uluç) kurtarabildi. O yapılan bir hataydı, bir aşırılıktı. Kentte modernliğin ayrılmaz parçası olan ışıklı reklamlar tümüyle yasaklanır mı? Ama şimdiki bir başka aşırılık.
Sanki herkes eline geçeni tepeye asıyor! Biten festivali, Güneşi Gördüm filmini ya da bilmem ne gecelerini haberleyen bez panolar ibadullah... Yeni-eski meydanlara, kavşaklara tek bir çağdaş plastik sanat eseri, güzel bir heykel veya sanatçı büstü koymayan, bir modern enstalasyon filan düşünmeyen belediyeler, reklamın her türlüsüne ve biçimine "Eyvallah!" diyorlar. Ve etraf, eski bir deyimle çıfıt çarşısına dönüyor. Ne ayıp!