Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Mayıs 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Telefon dinleme ve çifte standart

Geçen günkü sahaf turunda, eski gazetecilerden, Ulus yazarı Şinasi Nahit Berker'in ' Matbuat Hazretleri' adlı kitabını aldım. 1966'da basılan kitapta, Berker'in 25 yıllık meslek hayatındaki ilginç anılar yer alıyor.
Bunlardan biri, Bolu'da görülen Neşet Naci davası: Mesele eski Ankara Valisi Nevzat Tandoğan ile yakından ilgili. Gazeteciler dava sırasında olup bitenleri İstanbul'a ve Ankara'ya telefonla geçiyorlar.
En önemli bölüm Tandoğan ile ilgili olanı. Telefonda okunan haberin Tandoğan kısmı bitip de tam başka birine geçilecekken, Berker'in tabiriyle "telefonun içinden tirfilli bir ses" geliyor:
'Celal devreyi kapat!'
Bu ses, dönemin Ankara Emniyet Müdürü Şinasi Turga'ya aittir. "Celal" ise Emniyet'in santralinde çalışan memurdur.
Şinasi Berker hiçbir yorum yapmadan ve vaziyetten hiç yakınmadan bu bölümü bitirmiş. Belli ki Emniyet'in telefonları dinlemesini olağan karşılamış.

Devlet kurumları telefonları yakın zamana dek fütursuzca dinlemiştir.
Bugün de bilhassa Ergenekon soruşturması sırasında telefonu dinlenenler ve ortam dinlemesine takılanlar hakkında tartışıyoruz.
Eskiden kanunsuz dinlemeyi en çok solcular ve az sayıdaki insan hakları savunucuları, demokratlar ve liberaller eleştirirdi.
Şimdi ise eleştiri bayrağını Ergenekon dostları, hükümet muhalifi gazeteciler, bilmeden darbecilerle arkadaşlık yapanlar devraldı.
Ancak ' milletin tıyneti' kolay değişmiyor. Tanıdık çifte standart yine yürürlükte: Ergenekon savcılarının telefon dinlemesine laf edenler, mesela Jandarma'nın yaptığı dinlemeler hakkında gıkını çıkarmıyor.
Halbuki, Ergenekon savcıları; darbe şebekesinin çalışmalarını, silahları, patlayıcıları, işkenceleri, suikast planlarını ve yargısız infazları soruşturuyor.
Yani o dinlemeleri niye yaptıkları belli. Ortaya dökülen birçok Jandarma dinlemesinin ise suç soruşturmasıyla alakası bulunmuyor.
"Gün gelir, gerekir" denerek dinlenmiş birçok kişi. Allah bilir, kurumdaki ' çürük elmalar' başka niyetlerle de kullanmışlardır o kayıtlarını.

Bu bağlamda bir Ergenekon dostunu nasıl tanırsınız? Sorunun cevabı basit:
Ergenekon şebekesinin üst düzey komutanlar ve yakınları dahil birçok kişiyi dinlediği, izlediği ve fişlediği biliniyor.
Her gün yani bir olay medyaya yansıyor. Mesele son olarak eski GK Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın eşini hedef aldıkları ortaya çıktı.
Kuaföründen saatçisine, Filiz Büyükanıt'ın çevresindeki herkesi istisnasız fişlemişler.
Ergenekon dostları işte bunu görmezden gelir. Önemsemez. Onun yerine savcıların dinlemelerini diline dolar.
( Not: Yaşar Büyükanıt'ın ' Kurumlar birbirine güvenmiyor, mesela Emniyet beni araştırdı' demesi, bir yandan önemli bir sorunun altını çizerken, diğer yandan, görev yaparken çevresine sızmış Ergenekoncuların gözden kaçmasına yol açıyor. Keşke Büyükanıt da Hilmi Özkök misali konuşsa da, eşini dahi fişleyenlerin kimler olduğunu öğrensek.)
Yine de ben dinlemelere ilişkin duyarlılığı, tüm çifte standartlara rağmen, olumlu karşılıyorum.
' Hukuk devleti' ve ' demokrasi' ilkeleri, ancak bu sorunları yaşayıp tartıştıkça, ' bugün sana, yarın bana' anlayışı zihinlere kazındıkça yerine oturacak.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın