kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Mayıs 2009, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Tarcan’ın hazin cenaze töreni sanatçı arkadaşları ve yakınlarının yoğun ilgisi ile Teşvikiye Camisi’nde yapıldı. Tarcan’ın ablası Tuba (gazeteci Cengiz Çandar’ın eşi) ve talihsiz oyuncu Yaman Tarcan’ın acılı eşi Nurdan Tarcan birbirlerine sarılarak gözyaşı döktü.

Tarık Akan: Yazık ki Yaman'ı biz öldürdük

SAVAŞ AY
05.05.2009
'Onuruna düşkün bir sanatçıya zor gününde, elden borç verirsen gücüne gider. Sanatçının arkasında meslek örgütü olacak. Örgütün de arkasında devlet'..
Kadıköy'deki evinde önceki gün babadan kalma tabancasıyla yaşamına son veren sinema ve dizi oyuncusu Yaman Tarcan'ın (50) cenazesi dün öğlen namazı ertesinde Teşvikiye Camisi'nde kılınan cenaze namazından sonra Kulaksız Mezarlığı'nda toprağa verildi. Yaşamının son aylarını ıssız ve içine kapanık geçirse de sanatçı dostları onu ebedi yolculuğuna uğurlanırken yalnız bırakmamıştı. Kalabalıklar arasında dolaştım bir süre. En ağır konuşan Rutkay Aziz'di. Hem de en ağır biçimde "kendilerini" suçlayarak. Dedi ki "Örgütlenmenin gücünü oluşturamadık. Bu gücü yaptırımlara, sosyal güvenceye dönüştüremedik. Suçlular masasına bizi de yatırmaları gerek."

GÜCÜNE GİDERDİ
Geçen perşembe günü Tarık Akan zorla Balıklı Rum Hastanesi'ne götürmüş onu. Doktorlarla konuşmuş. Tam imza atılacakken kaçmış oradan Yaman. Üzüntüsü yüzüne mıh gibi ilişmişti Tarık ağabeyin. Yanaştım, usulca; "Hissedemediniz mi abi bu akıbeti?" dedim. "Aslında hisseder gibi olduk ama 'akıllı adamdır yapmaz böyle bir şey' dedik hep. Sonra daha da çarpıcı, tokat gibi bir cümle daha geldi Tarık Akan'dan:
- Savaş onu biz öldürdük aslında.
- !!!!!
- Onuruna düşkün, dürüst, namuslu, duygusal bir sanatçıya terso düştüğü anda kişisel yardım yaparsan, elden borç harç verirsen ne olur, gücüne gider. Maddi ihtiyacına pansuman olabilirsin ama yüreğinde kapanmaz yaralar açarsın böylelikle.
- Nasıl olmalı peki abi?
- Sanatçının arkasında kim olacak? En başta meslek örgütü olacak. Örgütün de arkasında devlet olacak. Çağdaş ülkelerde bir oyuncu diyelim 8 film 10 film yaparsa hemen meslek örgütüne alırlar onu. İşsiz de kalsa, kriz de çıksa o süre içinde güvencededir sanatçı.
Bazı genç meslektaşların sanatçılara sorduğu sorulara kulak kabartıyorum. Diyorlar ki: "Alkol sorunu yüzünden setlere geç gelirmiş. Randımanlı çalışmazmış. Bu yüzden yapımcılar aforoz etmiş, iş vermiyorlarmış ona doğru mu?" Az ötemde Hale Soygazi duruyor. Onunla "Sil Baştan" adlı dizide oynadıklarını anımsıyor bu durumu soruyorum Hale'ye. Tavrı kesin: "Saçmalamış onu söyleyen. En ufak bir disiplin sorunu yaşamadı. Aksine herkesten önce gelip geç giderdi. 3 günlük figürana bile ölçülü, saygılı davranırdı. İçmeyen sanatçı mı var? Yabancı filmlerin setlerinde oyuncuların karavanına içkiyi yapımcı bizzat koyar. Parasızlığa, işsizliğe gelince. 365 gün çalışan hangi sanatçıymış. Bu olayın ardında derin bir depresyon var belli ki. Bunun nedeni de para, borç filan olamaz. Timsah gözyaşı dökenler bir an önce telif yasasını çıkarsın."

ESKİ VEKİL SİTEMİ
Türk Sineması'nın duayenlerinden Tanju Gürsu giriyor lafa:
- Çeteleşme kurbanıdır Yaman. Sinemada ve dizilerde çeteleşme var. O onun adamı o şu partiden bu cemiyetten falan. Zaten dizi yapımcılarının çoğu eski reklamcı. Tiyatrodan sinemaya televizyona geçenler ve yeni yetme oyuncular ise yıllarca Yeşilçam'ın karşısında ezik kalmanın bedelini ödetiyorlar. Dizide abuk sabuk iş yapıyor 50-60 milyar götürüyor. Yılların oyuncuları çay parası bulamıyor. Hadi bee!..
Berhan Şimşek de hükümete sitemli: "Milletvekilliğim döneminde sinema alanında çok çalışma yaptım. Sanatçıların vergi borçlarının affedilmesi gerekirdi. Mevcut telif hakları yasası etkin olarak kullanılmıyor."