kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mayıs 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cumartesi SABAH  
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Çocuğum için hangi okul daha uygun?

Yılın bu zamanlarında en sık karşılaştığım ve yanıtı en zor olan soru budur: Çocuğum için hangi okul uygun? Zor olmasının nedeni, kesin yanıtı bilmememden kaynaklanıyor. Her çocuğa ve ailenin beklentilerine göre yanıtı değişebilir. Sadece ailelere bakmaları, önem vermeleri gereken noktalar konusunda bir şeyler söyleyebilirim ki, ben de öyle yapacağım.
Fiziksel, zihinsel, nörolojik ve ruhsal gelişim olarak hazır olmayan bir çocuğu okula başlatmak, onu kazanamayacağı bir yarışa geriden sokmak ve okul yaşamının en başından başarısızlığa mahkum etmek demektir. Anaokulu ya da kreşten uyarı geldiyse ya da ailenin dikkatini çeken; kalem tutmakta zorluk, yaşından daha küçük çocuk davranışları gösterme gibi durumlar varsa, okula başlama kararını bir uzmana danışmakta yarar var demektir. Çocuğumuzun kapasitesini ve yeteneklerini iyi değerlendirmek, kendi hırs ve beklentilerimizi bir kenara bırakabilmek çocuğumuzun doğru zamanda, ona en uygun doğru okula gitmesini sağlayarak iyi bir eğitim almasının yanı sıra mutlu bir çocuk olmasına da yardımcı oluruz. Bu nedenle çocuğun yapısı, özellikleri, yetenekleri göz önüne alınmalıdır. Bazı çocuklar için disiplinin daha sıkı olduğu okullar gerekli olabilirken, bazıları için farklı bir eğitim sistemi uygun olabilir. Aynı şekilde bazı çocukların öğretim olarak daha yoğun olan okullara gönderilmeleri gelişimlerini olumlu etkilerken, bazılarında tersi olabilir.
Okullardan ailelerin beklentileri seçimde önemlidir. Her aile çocuğu için çok şey ister. Ama bu istekler mantıklı ve olanaklar içinde olmalıdır. Bu nedenle okul seçerken bu istekleri karşılayacak, istediği eğitim, ödev, disiplin sistemini ve öğretmen yaklaşımını göz önüne almaları gerekir.

ÖĞRETMEN TATLI-SERT OLMALI
İlköğretime yeni başlayacak bir çocuk için en önemli noktalardan biri öğretmendir. Ancak özellikle özel okullarda öğretmenlerin sık sık değiştiği bir gerçektir. Bu nedenle benzer özellikleri arayan okul gerekir. Çocuk, hem sınıf içi düzeni bozmayacak ve anlatılanları dinleyecek kadar öğretmenine saygı duymalı hem de bir sıkıntısı olduğunda yanına gidecek kadar sevmeli. Yani tatlı-sert ve donanımlı. Öğretmenin kararlı, tutarlı ve güvenilir olması gerekir. Çocuklar onun tereddüt ettiğini, aralarında ayrım yaptığını, dinlemeden karar verdiğini gördüklerinde bocalarlar. Unutulmaması gereken öğretmenin, sadece öğretimden değil, eğitimden de sorumlu olduğudur. Bu nedenle öğretmen, her öğrencisini yakından tanımalıdır. Özelliklerini, becerilerini, zayıflıklarını, ailesel özelliklerini, sorunlarını bilmelidir. Öğrenim güçlüğü olan çocuğu anlayabilmesi, ona nasıl yaklaşacağını bilmesi, onu sistemin dışına bırakmak yerine, içinde tutmayı başarabilmesi önemlidir. Ayrıca sınıf düzenini koruması ve bunu yaparken öfke, bağırma ve fiziksel ceza gibi uygun olmayan yöntemleri kullanmaya gerek duymaması gerekir.
Rehberlik hizmetlerine önem veren, sadece sorunu olan değil, tüm çocukları yakından takip edecek, eğitim ve öğretimlerini etkileyecek riskleri belirleyip, sorun çıkmadan tedbir alacak sistem, doğru rehberlik sistemidir. İdare ise bu sistemi kuracak, rehberliğin önemini anlayacak, okuldan çok tek tek çocukların başarısına odaklanacak, sorun olanı sistem dışına çıkarmak yerine, sistemin içinde tutarak kazanmayı amaçlayacak bir idare olmalıdır. Kısaca, çocuğumuzun yeteneklerine uygun, bizi zorlamayacak, gereksinimlerini karşılayabilecek öğretmenin olduğu, onun eğitim ve öğretim alma yanında kendini mutlu hissettiği okul en iyi okuldur. Hangi okula giderse gitsin, okul başladığında hatta başlamadan önce çocuğumuzun olan ve olabilecek sorunlarını zamanında saptamak ve ona yardımcı olmak gerekir. Ayrıca gerektiğinde çözemediğimiz durumlarda uzmanlardan yardım almak, bizim ya da çevrenin hırsları doğrultusunda değil, onların kapasiteleri doğrultusunda beklentilere sahip olmayı başarmak iyi yapılmış anne-babalık görevidir.
Bu arada son iki haftadır destek gereği olan okullar ve çocuk istismarı konularında yazdığım yazılar için hiç mail gelmedi. Oysa kendiniz ve çocuklarınızla ilgili konularda günde neredeyse 30'a yakın mail ve soru yolluyorsunuz. Bizi ilgilendirmediğini düşündüğümüz toplumsal yaralara ilgi göstermeyen büyükler, kurumlar, yöneticiler olduğumuz sürece hangi okulu seçersek seçelim, bizim gibi örneklerle çocuklarımızdan neler bekleyebileceğimizi düşünelim..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın