kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Nisan 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Hande kendini ortaya attı

İtiraf ediyorum, ben de önyargılı davrandım. Hande Yener'in 2006'dan itibaren yaşadığı değişimi ben de 'uçuk-kaçık' olarak gördüm. İçeriğe değil, şekle puan verdim. Sonra birkaç ay önce bir akşam yemeğinde buluştuk; uzun uzun konuştuk. Söyledikleri öyle doğruydu ki... Nasıl mutlu olacaksa öyle davranmaya, öyle yaşamaya karar vermişti. Kendi doğrularının peşinden gidiyordu.

KOYUN OLMADI
Ne kadar önemli değil mi? İnsanın dayatmalardan uzakta, kendi istediklerini yapması, yaptığı işe ruhunu katması... İşte o zaman fark yaratabiliyorsunuz. Diğer türlü, sürünün içinde bir koyundan farkınız olmuyor. Hande Yener bu değişimi yaşamasaydı büyük ihtimal mutsuz olacaktı ve tekrarlardan kendini kurtaramayacaktı. Bu açıdan kuralların karşısında durması, 'ben bunu yapmak istiyorum' demesi ve yapması şahane bir şey. İnsana müthiş bir özgürlük kazandırıyor. Hande cumartesi gecesi Cine 5'te yeni başlayan, Ali Eyüboğlu ile birlikte hazırladığımız 'Her Şeyi Konuşalım' adlı programımızın konuğu oldu. Müzik sektörüne yönelik çok ciddi şeyler söyledi. Bir anlamda kendini ortaya attı. Söylediklerinden dolayı çok eleştiri alabilir ama en azından "Ben kendimi kurtardım. Başkaları beni ilgilendirmez" demedi. Yani cesur davrandı. "Eskiden kasaplar vardı. Müzikle ilgili olmayan insanlar bu sektöre ve şarkıcılara yön verdi" sözleri ilk anda 'yeni bir polemik' gibi algılanabilir ama ortada bir gerçek varsa birilerinin de bunları konuşması gerekiyor. Şahin Özer ile Hakan Peker, Hande'nin 'kasap' benzetmesine eleştiri getirdiler. "Boyunu aşan laflar etmesin" gibi açıklamalar yaptılar. Bu tavır da yanlış. Neyin boyu? Bir insan gözüyle gördüğü gerçekleri söylüyorsa, onu susturmaya çalışmak niye... Bu tartışma içinde Mustafa Topaloğlu da söz almış ve konuşmuş. 'Uzaylı' falan diyoruz ama bence en doğru yaklaşımı o göstermiş. Diyor ki; "Bizim ülkemizde yapımcıların kültür ve eğitim seviyesi bu işe yeterli değil. İnsanı bir yere taşıyamazlar. Eğitimsiz bir müzik prodüktörlüğü var. Sadece bu şarkı iyi, bu şarkıcı güzel mantığıyla yaklaştıkları için bu işe zarar verdiler." Doğruya doğru... Bu sözlerden yarası olan gocunsun. Müzik sektörünün bu noktaya gelmesi, çoğunluğun "Battık, bittik" diye ağlaması hep bu bakış açısıyla olmadı mı? Onun için herkesin şapkasını önüne koyup iyice düşünmesi gerekiyor, biz nerede hata yaptık diye.

TACİZİ ANLATIYOR
Devir değişti. Müziğin bir endüstri olduğunun farkına varanlar, dünyadaki gelişmeleri izleyenler işini gayet güzel yapıyor. Yeniden Hande'ye dönersek... Bence bugüne kadar halının altına süpürülenleri ortaya çıkarmaya çalışıyor. Özellikle bu işe yeni başlayanları uyarıyor. Sözleşmeler imzalatılıp albüm yapılmayan gençlerin, sözleşmeler imzalatılıp köle gibi çalıştırılan ve para kazandırılmayan gençlerin sözcülüğüne soyunuyor. Hatta daha fazlasını da yapıyor. Tacize uğrayanları bile anlatıyor. Prodüktörlerin şarkıcıyla beraber olma çabalarından söz ediyor. Onun için bu sözlere bir magazin polemiği gibi bakmamak gerek. Evet, biri ortaya çıktı, elini taşın altına koydu ve can yakan gerçekleri anlatmaya başladı. O zaman dinlemek gerek.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın