kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Nisan 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Benim hayatta hiçbir şey için acelem yok

EYLEM BİLGİÇ / GÜNAYDIN
26.04.2009
İlk albümü 'Türbülans'ı 38 yaşında çıkaran Ebru Üstüntaş, acele etmeyi sevmediğini söylüyor: Benim bir numara olma kaygım yok! Yeni popçu da değilim! Hayatta her şeyin belli bir demlenme süreci olduğuna inanıyorum..
Ebru Üstüntaş, 10 parmağında on marifet olanlardan... Pippa Bacca için yazdığı şarkı ve bu şarkıya çektiği kliple gündeme gelen Üstüntaş, aslında tiyatrocu. Tiyatroda hem oyunculuk, hem yönetmenlik yapan başarılı sanatçı, müziğe olan kabiliyetini ise tesadüf sonucu keşfetmiş. Üstüntaş'la albümünü ve yaşadığı Ankara'da müzik yapmanın zorluklarını konuştuk...

* Siz aslında başarılı bir tiyatrocusunuz ve müzikle de uzun süredir uğraşıyorsunuz. Bu geç kalmış bir albüm mü?
Ben 10 yıldır müziğin içindeyim ve evet, aslında geç geldi albüm. Ama böyle olmasını ben tercih ettim. Bana göre olgunluk dönemini beklemek gerekiyor. "Sen çok geç kaldın" diyenler de var ama ben her şeyin yerinin ve zamanının olduğuna inanıyorum.

* Tiyatroya çok küçük yaşta başladınız değil mi?
Annem-babam tiyatrocuydu, yani kulislerde büyüdüm. O yüzden tiyatroya çok erken başladım. 12 yaşında bale eğitimi almak istedim, konservatuvarın bale bölümünde bir yıl okudum ama bazı nedenlerden dolayı devam edemedim. Daha sonra tiyatro okudum. Üniversiteye girdiğim ilk yıl da, ek bir gelirim olsun diye şarkı söylemeye başladım. Aslında sesimin güzel olduğunun da farkında değildim.

HİÇ DENEMEMİŞTİM
* Nasıl fark ettiniz peki?
Bir gün oturduğumuz masada, Ankara'da bir otelin barının işletmeciliğini yapan bir bey vardı. Ben söylenen şarkıya eşlik ediyordum. "Senin sesin çok güzelmiş, gel bizim barda şarkı söyle" dedi. Ben de kabul ettim. Aslında daha önce hiç şarkı söylemeyi denememiştim. Ertesi akşam gittim, sahneye çıktım ve o günden sonra yedi yıl boyunca sahneyi hiç bırakmadım.

* Tiyatroya hâlâ devam ediyor musunuz?
Evet, Ankara'da Çankaya Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda hem oyunculuk, hem yönetmenlik, hem de eğitmenlik yapıyorum. Bu sezon sahnelenen 'Kanlı Düğün' adlı oyunun yönetmenliğini yaptım, aynı zamanda da oyunda oynadım.

* 10 parmağında 10 marifet olanlardansınız siz...
Biraz öyle galiba. Dans, müzik ve tiyatro hep birarada yürüdü benim hayatımda. Ülkemizde çok yapılmıyor ama müzikaller için çok uygun olduğumu düşünüyorum.

* Ankara tiyatro dünyası için doğru bir adres olabilir ama müzik dünyasının kalbi İstanbul'da atıyor...
Ben albümün tamamını Ankara'da yaptım ama maalesef dediğiniz gibi dağıtım aşaması, albümün tanıtımı gibi her şey İstanbul'da dönüyor. Yani aslında Ankara'da müzik yapabilirsiniz, çok iyi müzisyenler var ama ne yazık ki her şey İstanbul'da cereyan ediyor. Yine de ben albümü Ankara'da bir stüdyoda yapmış olmaktan çok mutluyum.

TAŞINACAĞIM...
* Peki müzikle uğraşıp da Ankara'da yaşamanın başka dezavantajları var mı?
Evet, var. Örneğin yaptığınız işi çok fazla insana duyuramıyorsunuz. Nedense İstanbul'da olup bitenler daha çok haber oluyor. Bunun sancısıyla zaten ben de İstanbul'a taşınmaya karar verdim. Aslında bir tarafım Ankara'yı çok seviyor ama bir tarafım da 'her şey İstanbul'da' diyor. Her hafta gidip gelmekten yoruldum artık, sonunda İstanbul'a taşınacağım galiba... Aslında bakarsanız bütün iyi romancılar, gazeteciler, müzisyenler Ankara'dan gelmiş.

* Yani Ankara'da pişiyor, İstanbul'a düşüyor diyorsunuz...
Biraz öyle oluyor galiba (gülüyor). Aslında her şey Ankara'da da olabilse keşke; Ankara'da da klipler çekilebilse, orada da müzik sektörü oluşabilse...

* Peki siz birçok altyapıyı orada oluşturup sonra İstanbul'a gelmeyi Ankara'ya bir çeşit ihanet gibi görmüyor musunuz?
İhanet ama Ankara'nın biraz dönüp kendisine bakması lazım. Oradan çok iyi şeylerin çıkmasının nedeni, aslında orada yaşanan karamsarlık. Ama Ankara bu anlamda dönüp, 'Ben neden olamıyorum?' demeli aslında. Ankara'yı renklendirmek için daha çok festivaller, tiyatro şenlikleri düzenlenmeli. Bunlarla insanlar Ankara'ya çekilmeli.

* Albümde, Sezen Aksu'nın 'Sızı' şarkısı dışındaki tüm şarkıların sözleri size ait. 'Kendi şarkılarımı kendim yazarım' mı diyorsunuz?
Aslında sözlerin hepsi albüm yapım aşamasında çıktı, yani önceden vardı da sonradan ben albüme koydum diye bir şey yok. Albüm yapım aşaması benim için çok heyecanlıydı çünkü bütün müzisyenler biraraya geldik, stüdyoya kapandık ve sözler de, müzikler de orada ortaya çıktı.
Haberin fotoğrafları