kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları

Hangi nedenle olursa olsun bir çocuk dövmüşsen, kendi çocuğun dahil bütün çocukları dövüyor, dövebiliyor, dövmüş ya da döveceksin demektir. Çocuk dövmenin hakkı, hukuku, gerekçesi ve milliyeti yoktur.
Nerede bozulduk biz, diye sorup dururuz... Tabii hemen apış arası veya para kasası gelir akla! Ardından siyasetçilere ve siyasete atıp tutulur! Ne yalandır, nasıl aldatıcıdır! Oysa çocuklara nefretle bakan, çocuklardan bile korkan, çocuklara dipçikle vuran bir toplum olduk. Çürümeye başladığımız yer orasıdır.
Aşkla sevgiyi birbirinden ayrı değerlendirmek gerekir. Bunu başlangıçta yapmazsak, hayat gün gelir, zorla yaptırır insana...
Aşkı tanımamak yoksulluk tur. Sevgiyi tanımamak yoksunluk!
Sevgi sosyaldir. Aşk asosyal.
Sevgi emektir. Çalışa çabalaya olur, o yüzden kolay kaybolmaz, gitmez... Aşk emanettir. Gökten zembille iner. Ve bir bakmışsın geldiği gibi gitmiş...
Sevgi dünyayı sever, aşk gizemleri.
Sevgi bilgiye dayanır, aşk " bilinmeyen "e...
Sevgi bilime, aşk dine yakındır. Bu yüzden hepimiz sevgimizden, sevdiğimizden kanıtlarla konuşur; sonunda emin oluruz. Ama aşk kapıya gelince herkes sorar: Aşka inanıyor musun?..
Zenginler ve yoksullar toplum bilimlerini sevmezler, kuşkuya kapılır, rahatsız olurlar. Onlar için dünya basittir. Zenginlere ve yoksullara göre sadece iki sınıf vardır: Onlar ve biz... Sosyoloji çoğu zaman orta sınıf eğlencesidir.
İskenderiye Dörtlüsü'nün Clea adlı bölümünde roman kahramanı der ya hani... "Bütün ruh hastalıkları ısmarlama yapılmıştır." Üstüne başka lafa gerek var mıdır?
Amsterdam Müzeler Parkı'nda arkadaşlarımdan ayrılıp salıncakların bulunduğu yere doğru yürüyorum. Sanki bir şey çekiyor, çağırıyor beni.. Çok geçmeden anlıyorum. Çocukların neşeli çığlıkları kaybolup gitmiş çocukluğumu düşündürüyor. Ben hiç öyle gülmedim; hiç öyle kendimi bırakıp çılgıncasına bir neşeyle sallanmadım salıncaklarda... O günleri dönüp bir daha yaşamak imkânsız! İnsanın içindeki çocukluk hüznünü çıkartıp atması da öyle, imkânsız! O melankoli hep benimle birlikte kalacak, benimle ölecek.
Gelinciklere az kaldı... Heyecanlanıyorum.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın