kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Nisan 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Başbuğ, Kürt sorununun sınırlarını belirledi

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
19.04.2009
Kürt aydın ve siyasetçi Altan Tan: "Genelkurmay Başkanı, siyasetin güzergâhını belirledi. Kürt sorununda hükümetin attığı bireysel haklarla ilgili adımlara 'yeterli' ama 'bundan ötesi yok' dedi"..
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un geçen hafta Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmanın yankıları büyük oldu. Özellikle de Kürt sorunuyla ilgili bölümde kullandığı "Türkiye halkı" tabiri konuşmasını dinleyen köşe yazarları ve aydınlar tarafından "Büyük açılım" olarak değerlendirildi. Birkaç entelektüel isim hariç... Başbuğ'un kendisi de düzeltme yapmak zorunda kaldı. Peki, gerçekten açılım mıydı? Yoksa içinde tek bir yeni unsur yok muydu? Hatta ve hatta emekli generallerin bile Kürt sorununda "hata yaptık" dediği asimilasyon gibi konularda bugüne kadar alışılagelmiş tezleri savunmadı mı? En önemlisi seçimden önce çözüme yönelik oluşan olumlu hava Başbuğ'un konuşmasıyla yok olmadı mı? Kimse Kürt sorununda bundan sonra böyle bir adım atılabilir diyebiliyor mu şimdi? Belirsizlik havası oluşmadı mı? İşte tüm bunları Kürt aydınlarının önde gelen isimlerinden Altan Tan ile konuştuk. Kürt sorununun çözümü için çaba sarf eden Tan, terör ve şiddete karşı tavrıyla da biliniyor. Refah Partisi'nden siyasete atılan Tan, bir dönem HADEP, öncesinde de Cem Boyner'in Yeni Demokrasi Hareketi'nde yer aldı.

GÜZERGÂHI ÇİZDİ
* Size göre de Başbuğ'un değerlendirmeleri açılım mıydı?
Genelkurmay Başkanı, siyasetin yerel seçimlerden sonraki takip edeceği güzergâhı, kırmızı çizgilerini ve çerçevesini belirledi. Başbuğ, Türkiye'nin şu anda tartışmakta olduğu en önemli sorunları hakkında görüşlerini ortaya koydu.

* Ya Kürt sorunuyla ilgili görüşleri?
Konuşmasının yarısını bu sorun teşkil etti. Birçokları bu konuşmayı bir açılım olarak niteledi. En çok da "Türkiye halkı" tabirine atıfta bulunuldu. Burada bir yenilik yok. "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti" denir sözü zaten Atatürk'ün. Maalesef Türkiye'de birçok aydın ve siyasetçi konuşulanı anlamıyor. Yazılı metinleri kavrayamıyor. Bu söz Cumhuriyet'in kuruluş gününden bugüne kadarki resmi söylemin kendisi zaten. Bizim itirazımız da buna.

RESMİ TEZİ SAVUNDU
* Ama devamında bunun etnik bir tanım olmadığını da ekledi...
Türkiye Cumhuriyeti, etnik milliyetçilik yapmadı, doğrudur. "Gel senin kafatasını ölçeyim, Orta Asya'dan mı geldin" demedi. Ama Türkiye'nin içinde bulunan Türk, Kürt, Arap, Çerkez ne kadar halk varsa bunlara "Türk milleti denir" denildi ve hepsi tek bir kalıba sokmak istenildi. Tek dil, tek millet...

* Zaten Genelkurmay sonra bu kavramla ilgili düzeltme yaptı...
Başbuğ, söylediklerinin yanlış anlaşıldığını biraz da sert bir üslupla ifade etti. Aslında Genelkurmay Başkanı kendini doğru ifade etti. Ama söylediği yanlıştı. Çünkü şu anda Cumhuriyet'in itiraz edilen paradigması da bu. Başbuğ "Tek millet ve tek anlayış doğruydu ve halen de doğrudur" diyor.

* Asimilasyon vurgusuna ne diyorsunuz?
"Bugüne kadar biz asimilasyon yapmadık. Olan yanlışlıklar ya münferittir veya dışarıdan Türkiye'yi bölme hareketidir. Veya ekonomik geri kalmışlıktan ortaya çıkan sorunlardır" şeklinde açıklama yaptı. Bütün bunlar resmi tezin devamıdır. Halbuki 1925'teki Şark Islahat Planı, İskân Kanunu, İsmet İnönü'nün 1935'teki raporu ve 1936'daki Abidin Özmen'in raporu asimilasyonun parçalarıdır. Onlarca, yüzlerce belge var bu konuda. Bu devletin kuruluşundan itibaren bir asimilasyon politikası uygulandı. Başbuğ, burada da 'Durduğumuz yerdeyiz' diyor.

* Bireysel haklara özel bir vurgu mu söz konusuydu?
Birey hakkı olarak kimlikler ifade edilebileceğini söyledi. Bunun anlamı şudur; Kürtçe konuşabilirsiniz, şarkı, türkü de söyleyebilirsiniz, kendi dilinizi öğrenebilirsiniz, devlet Kürtçe kanal da açabilir ama grup hakkı olarak bir şey yapmazsınız.

* Yapılamayacak olanlar ne?
Kürtçe ana dilde eğitim yapamazsınız. Dilinizi kamusal alanda kullanamazsınız.

* Başbuğ, neden şimdi böylesine bir açıklama yaptı?
Şu ana kadar gelinen sınırları çizmiş ve "Bu sınırların ötesinde başka bir şey olamaz, bundan ötesi yok" dedi.