kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

'Sempati demeçleriyle bu gidiş önlenemez'

ANKARA
19.04.2009
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasına yönelik tepkilerin her kesime yayıldığını belirterek, "Geçmişte destekleyenler 'bu kadar da olmaz' demeye başladılar. 'Bu kadar da olmaz' değil, hiç olmaz. Ta başından beri yapılan yanlış. Çiçek göndererek, sempati mesajlarıyla bu gidiş önlenemez. Artık, bu gidişi önleyecek tek güç halkın iradesidir, milletin kendisidir" dedi. Baykal, Ankara'da toplanan partisinin il ve belediye başkanlarına seslendi. CHP lideri, konuşmasına başlarken sunucunun kürsüye davet ederken "Arz ederim" ifadesine, "Bundan sonra kimseyi kürsüye 'arz etmeyelim', kürsüye çağıralım. Bu 12 Eylül alışkanlığını bırakalım" uyarısında bulundu. Ankara'da toplanan partisinin il ve belediye başkanlarına seslenen Baykal, şunları söyledi:

* Bu seçimler bir yerel seçimin ötesinde Türkiye'nin geleceğiyle ilgili yeni dinamiklerin devreye girdiğini göstermektedir. Ekonomik gerçekler 2007'den sonra daha iyi kavranmaya başladı. Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, ciddi yanlışlıklar yapıldığını, temel sorunların çözülmediğini üstü örtülemez, gözden kaçırılamaz şekilde ortaya koydu.

ADALET NEREDE?
*
Bu hükümet 2002'de aldığı olumlu tabloyu giderek kötüleştirdi. Türkiye, dünyanın 2. en yüksek işsizlik oranını yaşayan ülke haline geldi. 3 bakan çıkıyor, 'Yüzde 4 büyüme hayaldir, 3.6 küçülmeyi hedefliyoruz' diyor. Orada tutmayı temenni ediyorlar. Her gün 3 bin 500 kişi işsiz kalmaktadır. Bu, ağır bir tablodur.

* İşbaşındaki iktidarın adı Adalet ve Kalkınma Partisi. Kalkınma nerede? Adalet kavramının da bu iktidar döneminde ayaklar altına alındığı, içinin boşaltıldığı ortadadır. Planlanan değişiklikler gerçekleştiğinde yargının siyasetin denetimine sokulacağı açıktır.

* Sadece bir kentimizde 25 tane hakim ve savcımız dinlenmektedir. Niye dinlenir. 25 tane hakim, savcı bir kentte şaibeli konumdadır birilerinin gözünde. Dinleme kararını kim aldırmıştır? Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu. Onlara kim talimat verme yetkisine sahiptir: Adalet Bakanı. Adalet Bakanı hakimlerin dinlenme düğmesine basma yetkisine sahip kişidir. Ne oldu kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı.

* Bu davanın etrafında toplumun en saygıdeğer insanları büyük acıları çekmek üzere gözaltına alınıyor. Türkiye de bunu seyrediyor. İnsanlar yavaş yavaş, 'bu kadar da olmaz' demeye başladı. Bu kadar da değil, hiç olmaz, hiç. Falan kişi alındı diye yanlış değil, ta başından beri yanlış.

* Sayın Sami Selçuk tekrar çıkmış 'bu dava a'dan z'ye siyasallaştı' diyor. Dürüst, ciddi hukukçular söylüyor. Ceza kanunu hazırlayan prof. (YÖK Başkanvekili Prof.Dr. İzzet Özgenç). Başbakanın belediye başkanlığı döneminde hukuk danışmanlığı yapan kişi 'ben olsam, böyle yapmam' diyor. TÜSİAD bile mahçup mahcup şikâyetçi olma noktasına gelmiş. TBMM Başkanı, 'bu yanlış' diyor.

* Bütün bunlar deniyor da ne oluyor? O insanlar orada. Mehmet Haberal can derdinde. Namuslu profesörler cezaevlerinde acı çekiyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor. Ne çiçek göndererek, ne sempati demeçleri vererek bu gidişi önlemek mümkündür. Artık bu gidişi önleyecek tek güç milletin iradesi, milletin kendisidir.