kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Nisan 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Tüneldeki soluk ışık

İşsizliğin uykuları kaçıracak rakamlara tırmandığı bir sırada Kaf Dağı'nın ardındaki parlak günlerden söz etmeye kalkmak kolay değil.
Böyle bir uğraşın sonuçları, çöldeki bir yolcunun koştuğu gölün serap olduğunu anlayınca iliklerine kadar hissettiği düşkırıklığı ve ölüm korkusu kadar yıkıcı da olabilir.
Ancak yine de denemeye, göze almaya değer. Çünkü kötümserlik pompalamak toplumun moralini daha da bozmaktan başka bir işe yaramaz. Böyle bir psikoloji ise insanları olumlu gelişmelerde bile tepkisiz, duyarsız kalacak kadar gerçeklerden koparır.
Hem sonra sahiden iyi işaretler var. Evet, uzun, çok uzun bir tüneldeyiz. Ve bu tünelin henüz yarısında olduğumuz kanısı da hayli yaygın. Ancak önümüzdeki uzun, karanlık yolun ucunda sanki soluk bir ışık yanıp sönmeye başladı.
Zaten hem küresel ekonominin aktörlerinin, hem de Türkiye'de piyasanın nabzını tutanların alabildiğine karamsarlıktan, yavaş yavaş ölçülü, son derece ihtiyatlı bir iyimserliğe doğru yönelmeye başlamaları, uzaklardaki bu soluk ışığın sadece bize göz kırpmadığını da gösteriyor.
Örneğin ABD Merkez Bankası Başkanı (FED) Ben Bernanke, "Ekonomide iyileşmeye ilişkin belli belirsiz işaretler olduğunu" bildirdi. Bernanke'nin bu tespitleri FED'in eyaletlerden derlediği verilere dayanarak hazırladığı raporda da doğrulandı: "Ekonomi daralmaya devam ediyor ama bazı istikrar belirtileri var." Hatırlayacaksınız; geçenlerde Başkan Barack Obama da krizin tahribatını sürdürdüğünü ama küçük de olsa bazı iyi sinyallerin gelmeye başladığını söylemişti.

İhtiyatı elden bırakmadan
Gelelim Türkiye'ye...
Dün TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) üyeleriyle yıllık geleneksel (9'uncusunu düzenledik) öğle yemeğinde bir araya geldik. Sohbetlerden edindiğimiz izlenim şöyle: Turizmciler bu yıldan epeyce umutlu. En azından diğer sektörlerdeki karamsarlıktan bir hayli uzaklar. İhracatın daralması nedeniyle stratejik önemi daha da artan bu sektör, bazı ufak-tefek teşviklerle, daha doğrusu yasal düzenlemelerle, en kötü sonuçla geçen yılın performansını (26.5 milyon turist, 22 milyar dolar döviz girdisi) yakalayabilecek. Sektörün temsilcileri hükümetin de gelişmeleri çok yakından izlediğini ve hızlı müdahalelerle önlerini açmaya kararlı olduğunu belirttiler. Güzel bir şey.
Dün ayrıca inşaat sektörünün en büyük gruplarından MESA'nın 40'ıncı kuruluş yıldönümünde, Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu da ihtiyatlı bir iyimserlik sergiledi: "Krizden çıkışın zamanlamasını tespit etmek çok mümkün değil. Sene başında 2010'un ortasını bulur diye düşünüyordum ama şimdi sanki daha hızlı düzelecekmiş gibi geliyor."
Tüm bunlar bir yana, kişisel gözlemlerimiz de piyasada hafiften bir kıpırdanmanın başladığı yönünde. Daha önce biriki kez yazdık, biz Bahçeşehir'de oturuyoruz. Beldemiz Avrupa'ya uzanan otoyolun kıyısında. O yol Türkiye'nin en önemli dış ticaret arteri. O yol ayrıca İstanbul'un yeni büyüme bölgesini de kat ediyor. Yani TIR'dan, inşaat malzemesi taşıyan kamyondan geçilmiyor... du!
Krizin derinleşmesiyle arı kovanı gibi işleyen o yola ürpertici bir sessizlik, hatta ıssızlık çöküverdi.
Ama son bir-iki haftadır trafik yeniden yoğunlaşmaya başladı: Halkalı Gümrüğü'ne giden güzergâhta uzun TIR kuyrukları oluşuyor. Ambarlı limanına gidip-gelen TIR'lar, konteyner taşıyıcıları da öyle. Aynı şekilde Edirne üstünden Avrupa'ya giden ihraç malı yüklü TIR'larla Türkiye'ye mal getiren yabancı plakalı TIR'lar da. Ve nihayet inşaat malzemesi kamyonları yeniden ortaya çıktı. Yenileri başlamasa bile, hiç değilse yarım kalmış inşaatların şantiyeleri tekrar canlandı.
Bu gözlemlerimizi geçenlerde büyük bir bankanın üst yönetimiyle yaptığımız sohbette anlattık. Gözlemlerimize katıldılar, "Biz ekonomiyi 9 kriterle ölçüyoruz, en azından 2-3'ünde iyiye doğru gidiş başladı" diye eklediler.
Diyeceğimiz o ki; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin bazı sivil toplum örgütlerinin desteğiyle ekonomiye ivme, topluma moral aşılamak için hazırladığı projenin düğmesine basmanın şimdi tam zamanı.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın