kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

"Terörist de insandır!.."

Eğer, bu ülkede binlerce insanın şehit olması, ya da etkisiz hale getirilmesi bitecekse, bu ülkenin kalkınmasını, gelişmesini, insanlarının çok daha iyi koşullarda yaşamasını sağlayacak milyarlar, trilyonlar bundan böyle silaha ve cephaneye harcanmaz olacaksa, özetle, eğer PKK sorunu sona erecekse, sonun başlangıcı işte bu minnacık cümle olacaktır. 1 saat 55 dakikalık çok uzun bir konuşmanın içine yerleştirilen 2 kelime..
"Terörist de insandır.."
Bu ifadeyi bugüne dek başkaları da, başka şekilde ifade etmiş olabilirler.. Onlar önemli değildi.
Bu defakini önemli kılan, söyleyen ve söylendiği yerdir.
Söyleyen.. PKK'ya karşı yıllardan beri savaşan, yığınla evladını şehit veren Türk Silahlı Kuvvetlerinin Komutanı..
Söylendiği yer.. Birinci Ordu Karargâhı içinde bulunan Harp Akademileri Kumandanlığı.. Salonda Ordu'nun tüm komutanları ve medyanın tüm temsilcileri varken.. Konuşmayı pek çok televizyon canlı yayınla, ülkeye ve dünyaya yayarken..
Bu ülkede pek çok sivilin aklına gelmişti mutlak, teröristin de insan olduğu.. Ama gene pek çoğu telaffuza cesaret edememişti..
Bu defa söyleyen asker.. Savaşı, şehitleri, gazileri veren asker..
O zaman artık siviller sorunu çok daha rahat, çok daha gerçekçi ve çok daha çözümcü tartışabilirler..
Asker o minik cümlenin açılımını da yaptı, ayni konuşmada..
"Biz savaşırız. Sonuna dek savaşırız.. Ama eğer, savaşın sonunu almak istiyorsak, dağa çıkışları önlemek, dağdakilerin inmesini sağlamak zorundayız.."
Savaşmak askerin görevi.. Dağa çıkışı önlemek, çıkanları indirecek koşulları hazırlamak ise tamamen sivillere düşüyor.
Sivillerin bu işi bu güne dek doğru ve etkili yaptıklarını söyleyebilir misiniz?.
Güneşi Gördüm filmini hatırlayın.. Orada yaylada yaşayan aileyi hatırlayın.. Bir oğul askerde.. Bir oğul dağda..
Ayni ortamda, ayni ailede yetişmiş iki genç bunlar.. Niye biri orda, biri burada bir düşünün bakalım..
Kürt genci bir bıçağın sırtında yürüyor.. İki yana da düşebilir, çok ince farklar, çok minik adımlarla..
Yaşadığı yerlerdeki geri kalmışlığı görüyor.. Doğduğu andan itibaren kulağına "Ezildiği" fısıldanıyor.. Buna bir son vermek gerek.. Annesi babası, kendisi ve çocukları için mücadele etmeli.. Etmeli ki, bu kötü koşullarda yaşam sona ersin..
Bu mücadele nasıl yapılacak peki?..
Siyasal yöntemlerle mi, yoksa elde silah isyan ederek mi?..
İsyanın sonunda göze alınması gereken ölüm var..
Siyasal yöntemlerin başarılı olacağına inanan genç, ölümü göze alıp elde silah dağa çıkar, isyan eder mi?.
Peki, siviller, Doğu insanına bugüne dek bu inancı verdiler mi?.. Verebildik mi?.
Siyasal çözüm için kurulan partileri düşman gibi görürsen, durmadan kapatırsan, yaşayabilenlerin de yolunu çeşitli baskılar, seçim yasaları ile kesersen, onları her fırsatta köşeye sıkıştırırsan, Kürt gencini siyasal ve barışçıl çözüme inandırman mümkün olur mu?.
O zaman o gencin aklını çelen, kafasını karıştıran ve dağa çıkmak için kandıranların ekmeğine yağ sürmüş olmaz mısın?..
Bütün yazdıklarım tartışmaya çok açık şeyler.. Ama tartışmalıyız.. Asker, sınır içinde ve dışında şehitler vererek operasyonlarını sürdürürken, kesin çözüme ulaşmak için, biz siviller tartışmalıyız..
Tartışma için önce düşüncenin başlaması gerekir..
Askerin "Terörist de insandır" cümlesi, düşüncenin başlangıcıdır!..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın