kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Nisan 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Keşke ne geçmiş darbeler ne de Ergenekon davası olsaydı...

Keşke yakın tarihimizde hiç askeri darbe yaşamamış olsaydık. Keşke topraklarımızda işlenmiş faili meçhul cinayetler hiç olmasaydı.
Keşke Ergenekon adı verilen ve dalga dalga sanık ve zanlı sayısı artan dava gündemimizde hiç bulunmasaydı.
Olmuşlar için " Keşke olmasalardı" diye yakınmanın tabii ki pek anlamı yok.
Belki şiirlerde böyle hayaller kurulabilir.
Örneğin Orhan Veli'nin "Rahat" şiirindeki gibi...
"Şu kavga bir bitse dersin,
Acıkmasam dersin,
Yorulmasam dersin;
Çişim gelmese dersin,
Uykum gelmese dersin;
Ölsem desene..."
Bilmediklerinizin bildiklerinizden fazla olduğu durumlarda yapmanız gereken şeyler bellidir.
Eğer konu yargıya aktarılmışsa, iddianameleri ve savunmaları dikkatle okursunuz.
Sonra da kendi mantık yapınız ve siyasal konumunuz gereği vardığınız yargı ile yargının vardığı kararı karşılaştırırsınız.

Kararlar ve adalet
Bazen sizin kararınız yargının kararından hem daha adil hem de hukuka daha uyarlı olabilir.
Bunun dünya yakın tarihindeki örneği "Dreyfus Davası" değil midir?
Şu anda 12'nci dalga gözaltıları dün yapılan "Ergenekon Davası" nı da bu çizgide izlemek durumundayız.
Adalet mekanizmasından beklentilerimiz bellidir.
Demokrasiye kastetmiş, hukuk tanımayan ve devleti darbe ya da kargaşa yoluyla ele geçirmeyi amaçlayan bir örgütlenmiş eylem girişimi varsa ve bunun varlığı kanıtlanırsa, failler mutlaka cezalandırılmalıdır.
Ancak kovuşturma ve yargı sürecinde, gerek esas gerekse usul açısından yazılı hukuka harfiyen uyulmalı, insanların savunma hakkı daima kutsanmalıdır.
Suçları kanıtlanıp mahkûm olmadan insanları "Suçlu" ilan etmek, Ortaçağ'da kalmıştır. Bunu özellikle medyanın gözetmesi çağdaş uygarlığın da, mesleki ahlakın da gereğidir.
Bu davayı mutlulukla veya üzülerek izleyen "Taraflar" ın, olayı son FenerGalatasaray derbisine benzetmekten kaçınmaları aklın gereğidir.

Darbe sözcüğü
Bu dava belirli bir partinin veya bir ideolojinin yargılanması anlamına gelmiyor.
Bu dava eğer sonuna kadar hukuk kurallarına uyularak götürülebilirse, demokrasiyi hedef alacak bundan sonraki kalkışmaları tasarlayacaklara uyarı niteliği de taşıyacaktır.
Keşke Amerika gibi, İngiltere gibi, İsveç gibi yerleşik ve çoğulcu bir sivil demokrasiyi, hiç ara vermeden yıllardır sağlıklı biçimde sürdürmekte olsaydık.
Keşke "Darbe" sözcüğü sadece sözlüklerde bulunabilen bir kavram olsaydı.
Keşke adaletin tarafsızlığına ve yargı kararlarının objektifliğine duyulması gereken güven tartışmaların üzerinde bulunsaydı.
Ve keşke bu çeşit davaları belirli kamplar birbirlerine "Gördün mü"
veya "Şimdi sıra senin" demek için kullanmasalardı.
Ama galiba tarih ve coğrafya bu bölge toplumlarının siyasi kaderine darbeleri de, bu çeşit davaları da mütemmim cüz olarak yapıştırmış.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın